Kim gitti? Kim kaldı?
Peş peşe sakatlıklar yaşıyoruz Londra'da. Madalya sayısındaki sıkıntının yanı sıra bir de bununla uğraşıyoruz. Sakat olanlar, sakat yarışanlar, daha ne olsun? Sporcular için fizyoterapistlerin önemi büyük.
Özellikle kas problemlerinin yaşanmaması için sporculara böyle bir hizmet sunulması gerekiyor.
Nitekim kadın basketbol ve voleybol milli takımlarımızda bu görevi yapan isimler mevcut.
Ya kalanlar? Kalanlar yani 94 kişi için sayıyla 1, yazıyla bir fizyoterapist görev yapıyor. Bu kime yeter? Aynı anda 2, 3, 4 sporcuya yetişmek mümkün mü?
Doktor değilim. Sakatlıkların bununla alakası var mı bilemem.
Kafilede 1 fizyoterapist
Eş-dost, o il müdürü-bu bilmemne müdürü kafilede yer işgal ederken sadece 1 fizyoterapiste yer ayrılması. Sayıyla 5, yazıyla beş fizyoterapist için yer açmak o kadar mı zor? Birilerine beleş seyahat sağlamak yerine sporcuları zor durumda bırakmasak ne olur? Belki de bazılarının beleş seyahatleri yüzünden bazı dallarda madalyayı kaçırdık.
Bunun olmadığını nasıl iddia edebiliriz. Bu beleşçiler nedeniyle kimi sporcunun antrenörünün İstanbul'dan taktik vermek zorunda kalmasına ne demeli?
Antrenörü akredite edilse Hüseyin Atıcı'nın finale, Pınar Saka'nın yarı finale çıkması mümkün olmaz mıydı?
Kendi ayağına kurşun sıkan kafilemizin ileri gelenleri acaba devlet büyüklerine hesap verirken bu durumdan bahsedecekler mi? Yoksa şanssızlıktan mı bahsedecekler?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.