Hangi vasıfla gitti?
* 'Bitti bitiyor' gözüyle bakılıyordu ama Fenerbahçe ile Eskişehirspor, Alper Potuk konusunda son anda anlaşamadılar. Yaşananlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bu konuda yine gazetelerimizin istihbarat noksanlığı var. Muhabirlik bitti Türkiye'de...
Ben 'Alper Potuk-Fenerbahçe anlaşmasının niye geri kaldığını' bilmiyorum. Her gazeteyi okuduğum halde bilmiyorum.
Çünkü 'Aykut Kocaman dört saat kayboldu, nereye gitti' diye bir Agatha Christie hikâyesi yaratıldı. Sonra öğrendik ki 'Aykut Kocaman meğer Alper Potuk'a gitmiş.' Sonraki gün gazetelerde okuyorum...
Hayır; Aykut Kocaman, Mehmet Ali Aydınlar ile görüşmeye gitmiş!
Takımı deplasmana giderken Mehmet Ali Aydınlar'a niye gidiyor Aykut Kocaman?
O deplasmandan daha önemli hangi merakı olabilir Fenerbahçe Teknik Direktörü'nün de federasyona gidiyor?
Hangi sıfatla Mehmet Ali Aydınlar, Aykut Kocaman ile görüşüyor? Acaba Fatih Terim ile de gizli bir görüşme yaptı da 'teknik direktörlerin akreditasyon kartı takmama' kararı ondan mı alındı? Bilemiyorum!..
RIDVAN DİLMEN DE ORADA
Böyle bir şey olur mu ya? Bunu merak edip yazan yok! Aykut Kocaman'ın gideceğini duyan Rıdvan Dilmen de gidiyor.
Federasyonda eski Fenerbahçe yöneticisi Mehmet Ali Aydınlar, Fenerbahçeli eski futbolcu Rıdvan Dilmen ve Fenerbahçe'nin şu anki teknik direktörü Aykut Kocaman oturup iki saat konuşuyorlar! Ne konuşuyorlar? Bunu merak eden gazeteci yok Türkiye'de!..
Hani Aykut Kocaman, Alper Potuk işini bitirmişti? Sen yazdın öyle! Ben bilmiyorum.
Eskişehirspor tatmin olmuş olabilir, Alper alacağı parayı yeterli bulmuş olabilir. 'Ya Fenerbahçe küme düşerse' demiştir birisi kulağına 'Vay ben seneye ikinci kümede oynarsam ölürüm.
Onun için ben gitmeyeyim. Bir sene daha Eskişehir'de kalayım, bekleyeyim.
Seneye Fenerbahçe kalırsa seneye giderim. Haziranda giderim' demiştir.
Bunların hepsi olabilir. Bunun hiçbiri olmayabilir, bambaşka bir şey de olabilir.
MEDYA MERAK ETMİYOR
Alper'in bir sevgilisi vardır 'Ben senin İstanbul'a gitmeni istemiyorum. Orada bir sürü kız var. Seni elimden alırlar' demiştir.
Böyle okumuyor muyuz? Bir sürü adam transfer ediyoruz. Eşleri 'Ben İstanbul'da yaşamam, ben Trabzon'da yaşamam, ben Kayseri'de yaşamam' diye Türkiye'ye gelmiyorlar. Her şey olabilir.
Ama her şeyin olabileceği bir ülkede ne olduğunu merak etmeyen bir medya var!
Kulaklarına ne gelirse haber diye yazıyorlar! 'Aykut, Alper Potuk için İstanbul'da kaldı' diyenlerin yüzleri kızarıyor mu şimdi? Alper ile hiç alakası yokmuş üstelik federasyon başkanıyla bir araya gelmişler. Peki, ne görüştünüz arkadaş!
Yani üç kişinin olduğu, iki kişi olsa hadi neyse, üç kişinin olduğu bir toplantıdan haber çıkaramıyorsan sen o zaman gazeteciliğin nerede kaldı? "Üç kişinin arasında olan şey sır değildir."
Tarihi laf ben söylemiyorum. Bin senedir söyleniyor. İki kişi olsa kimin sızdırdığını ikisi de bilir. Ama üç kişi olunca sızdıran bilinmez. Onun için üç kişi arasındaki sır rahatça söylenir. Rıdvan'ın, NTV'deki bir programında mı açıklanacak acaba?
KONUYU TAHMİN EDİYORUM
'Biz Aykut hocamla niye gittik beraber federasyon başkanına ne konuştuk?' Rıdvan'ı da tanıyorum. Nasıl konuştuğunu biliyorum televizyonda... Aykut'un görevini de biliyorum. Konuşmanın konusunu tahmin edebiliyorum kolaylıkla...
Ama tahmin başka gerçek başka...
OLİMPİYAT HAYAL OLUR
* Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, mart ayında Türkiye'de yapılacak ve birbirinden önemli yıldızlar İstanbul'a gelecek.
Salon ne durumda?
* Her sabah bakıyorum; henüz bitmiş değil ama yetiştirecekler gibi görünüyor.
Yetişmesi önemli değil, deneme yarışması yapmaları gerekiyor ki eksikleri görülsün. Yoksa evdeki hesap çarşıya uymaz. Bir denemek lazım. 20 bin tane testten geçtiği halde bir uçak sefere girmeden önce deneme uçuşları yapar. İçine 380 kişi koymadan evvel fabrika, deneme pilotlarıyla o uçağı uçurur. Ondan sonra ancak Türk Hava Yolları o uçağı alıp uçurabilir.
Dünya Şampiyonası yapıyorsun. Deneme yarışlarını ne zaman yapacağız?
Çünkü bu Dünya Şampiyonasını yapmak için aldığın salonu sen basketbola verdin. Türkiye'deki en büyük sorumsuzluk örneği... O muhteşem salonu, çok işlevli salonu Turgay Demirel'in birtakım adamları kandırmasıyla basketbol salonu yaptın. Hadi bakalım şimdi...
Bir yandan da 'Olimpiyatlara talibiz' diyorsun. Bu işi başaramazsan bir daha Olimpiyat hayal olur. Bu işi mükemmel yapmak zorundayız. İyi değil mükemmel... Çünkü Türkiye'ye Olimpiyatlarda rakip olacak her aday ülke bunu kafamıza kakacak. 'Salon atletizmini beceremeyen Türkiye mi Olimpiyat yapacak?' diye... * Ayrıca İstanbul, 2012 Spor Başkenti oldu. Bu da ilk organizasyonumuz.
O ayrı. Benim için olimpik. 'Olimpiyat' demek 'Atletizm' demek çünkü.
Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nı beceremeyen ülkeye Olimpiyat vermezler.
O OTOBÜS NİYE DEVRİLDİ ANLADIM
* Aslında üzücü bir haftayı geride bıraktık. Üst üste gelen trafik kazaları var. Keşanspor'dan iki futbolcu ve Trabzonsporlu dört taraftar hayatını kaybetti. Maalesef artık bir Türkiye gerçeği haline gelen trafik kazaları can almaya devam ediyor.
Keşanspor'un geçirdiği kaza, Korkuteli-Antalya yolunda... Sabahları kalkmak için radyoyu ayarlıyorum ve öyle uyanıyorum.
Bir parça çaldı ardından da "Şimdi karayollarında durum" dedi ve oradan öğrendim ki Korkuteli-
Antalya yolunda çalışma var. Yani kazanın olduğu yol...
Geçen hafta yine böyle karayollarının çalışmasının olduğu yolda feci bir kaza yaşandı ve bir aile yok oldu. O aile bir futbol takımı olmadığı için de unutuldu gitti.
Türkiye'nin Bayındırlık Bakanı bu meseleye el koymalı. Türkiye'de Karayolları, yol işaretlemeyi bilmiyor! Bir otobanın bir şeridini kapayıp, öbür şeritten git gel veriyorsan yolu, 'Cinayete yol açıyorsun' demektir.
Bunu bileceksin ve bu cinayeti önlemenin yollarını arayacaksın.
Öyle işaret koyacaksın ki oradan şoför değil kaz sürüsü geçse 'Haa burada bir şeyler varmış' demeli!..
Avrupa'da böyle... Otobanda böyle bir daralma olduğu zaman kilometrelerce evvelden, işaretler değil, ışıklı uyarı cihazları konuluyor ve 'Gece yarısı ne oluyor' diyorsun birden bire...
YARGI DA DEVLETTE
Uyuyorsan uyanırsın. Öyle uyarıyorlar. Neden; çünkü bir kaza anında bu işaretlerde bir milim eksiklik olsun, o devlet dairesinin ödeyeceği tazminatın haddi hesabı yoktur. Devlet tazminatı öder, ondan sonra da o hatayı kim yaptıysa onun hayatı kayar.
Adamlar bunu bildikleri için hiçbir ihtimali göz ardı etmezler.
Yol bakımı böyle yapılır. Biz de işaret bile koymuyorlar!.. Ancak kafa kafaya geldiğin zaman anlıyorsun ve '6 ölü var!'
* Mıcır dökülüyor, uyarı konulmadığı gibi günlerce yol üstünde kalıyor!
İşte benim kuzenim Ahmet Taner Kışlalı'nın eşi öyle vefat etti.
Türkiye'deki bütün trafik kazalarına bakın. Bütün trafik kazalarına ve bilirkişi raporlarına bakın... 'Karayolları'nda kabahat' diyen bir tane rapor bulamazsınız. Çünkü o raporu hazırlayan devlet!.. İç İşleri Bakanlığı... Biz de devlet devleti suçlamaz, devlet devleti mahkum etmez! Mahkemeye gitsen, kazanamazsın. Çünkü yargı da devlet. Onun için de böyle oluyor.
TFF'DE KEŞANLI YOK
Radyoda "Korkuteli-Antalya yolunda tamirat" deyince 'O otobüs niye devrildi' anladım. Sordular mı kimseye acaba!. Soruşturma yaptılar mı? Bir tane gazeteci gitti mi; orada ne var baktı mı?
Ailenin yok olduğu kaza, bir tarafı kapanan otoban kazası... Kafa kafaya geliyorlar.
Niye; çünkü işaretler yetersiz.
Biliyorum ben...
Defalarca gittim geldim o yollardan...
Biliyorum işaretlerin nasıl gayrı ciddi olduğunu... Hatta olmadığını...
* Maçlarda saygı duruşu yapılmamış olması eleştirildi. 'Hatta Sokrates'e var; niye Keşanlı oyunculara yok' şeklinde yorumlar yapıldı. Gerçi geç de olsa daha sonra bu hatadan dönüldü.
Türkiye'de ilke yok. Bu federasyona ait bir şey değil. Birisinin aklına geliyor, 'Yapalım' diye... 'Sokrates' olunca herkesin aklına geliyor da Keşanlı olunca kimsenin aklına gelmiyor! 'Keşanlı Ali' tiyatroda var, federasyonda yok. Bir Keşanlı Ali de İstinye'de olsa tamam... Bunun adını koymak lazım.
Editör BÜLENT CAN
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.