Galatasaray, Samsunspor karşısında 2-0 geriye düşmesine karşın maçı çevirmesini bildi. Siz neye bağlıyorsunuz?
Fatih Terim'in yerinde müdahalelerinin maçı çevirdiğini söyleyebilir miyiz?
Bizim medyamız madalyonun bir tarafını yazıyor. Hep böyle yapıyor; şaşırmıyorum!
Bir takım, özellikle de büyük takım, ilk yarıyı kötü bir sonuçla kapayıp, ikinci yarı kazandığında o takımın teknik direktörünün yaptığı hamleler, dahiyane, satranç hamleleri oluyor!
Kimse 'Bu usta satranççı, bu dahiyane hamleleri yapmak için niye takımın 2-0 geriye düşmesini bekledi' diye sormuyor. Maçın 60. dakikasını bekledi! Ya ondan sonra çeviremeseydi; ne olacaktı!
Hayır... Bayılıyoruz biz!.. 'Satranç hamlesi yaptı' yazmaya bayılıyoruz biz!.. Bu başlığı atanları araştırın, yoklayın; eğer bir tanesi satranç biliyorsa kafamı keserim.
Fil koyman yere piyon, piyon koyman yere at, vezir koyman yere şahla başlarsan oyunu kaybedersin. Fili, şahı, veziri, kaleyi doğru yerlere koyduğun zaman satranç ustalığın da varsa oyunu çevirmeyi başarırsın.
Ama niye kimse; Galatasaray'ın sahaya çıkacak doğru takımı; '60 dakika, iki değişiklik ve yenilen iki golden sonra bulduğunu' sormuyor!.. Galatasaray'ın doğru 11'i Servet oyuna girdikten sonra sahadaydı. O 11 niye sahaya öyle çıkmadı!
ASLANLARIN ÖNÜNE ATILDI
Niye zavallı Sabri kurbanlık koyun gibi aç aslanların önüne atıldı!..
Fatih Terim'in büyüklüğünün bir göstergesi var; maçtan sonra yaptığı konuşma... "Sabri'nin günahı yok kabahat benim" diye gerçeği itiraf etmesi...
Buna rağmen, hoca, kendisi, "Yanlışı ben yaptım" dediği halde satranç hamlesinden bahsediyorlar!
SEVİNMEK İÇİN ACELE ETME
Bizim evde maçı seyrediyoruz. Muzaffer Yıldırım, Mars Sinemaları'nın patronu olan arkadaşımız... Bizim içimizdeki en fanatik Fenerli o... 2-0 olunca, yerinden havalara fırladı. Geri kalan hemen hemen herkes Fenerli...
Üç tane Fenerli var. Birbirlerine sarıldılar.
Etraftaki Galatasaraylıları kızdırmak için... Muzaffer de yanımda oturuyor.
Tekrar yanıma oturunca, dizine dokundum. "Ben Fenerli olsaydım, sevinmek için çok acele etmezdim" dedim. "Nasıl yani Hıncal ağabey?" dedi. "Fatih Terim'in" dedim; "Yanlıştaki ısrarını ve inadını bu skor kırabilir.
Bu skorla Galatasaray doğruyu bulmaya mecbur kalabilir. O zaman da maç nereye gider bilinmez. Sevinmek için acele etme!"
Terim, benim sene başından beri söylediğim şeyi nihayet yaptı; Ujfalusi'yi sağ beke çekti. Stopere önce Melo'yu koydu ki yanlış... Melo iyi bir futbolcu değil. Fevkalade hırslı bir adam...
Aynen Sabri gibi...
Her takıma böyle hırslı bir adam lazım.
Arkadaşlarını da ateşleyecek, seyirciyi de ateşleyecek. Fenerbahçe'nin Tuncay'ı, Lugano'su gibi... En iyisini bulursan mesele yok.
Ama o gün Melo iyi değil. Zaten büyük futbolcu değil, o gün de iyi değil.
Hemen yapacağı iş; Servet'i almaktı.
Ama Melo'yu kafasından bir türlü çıkaramadığı için...
Samsun'un gollerindeki iki başaktörden biri Melo'yu bir şans daha vermek için stopere çekti. Olmadığını bir daha gördü. Ondan sonra ancak Servet'i oyuna aldı. Şimdi bu nasıl satranç hamlesi oluyor!
SABRİ'Yİ KIYIP ATAMAZ
Üstelik Ujfalusi sağ bekte oynadığı her maçta etkili bir performans çiziyor.
O Ujfalusi'nin önünde Kazım'ın değil de Eboue'nin oynadığını düşün.
Barcelona'nın sol kanadını zorlar. Ujfalusi ve Eboue arka arkaya oynasın, Barcelona'nın sol kanadını zorlarlar.
Ama çok kıymetli Kazım'ı 'yerinden oynamasın' diye; Eboue'yi de takımdan kesemiyor; Eboue sağ bek, Ujfalusi stoper! Bu inat gösterisi...
Samsun'un 2-0 öne geçmesi, Eboue'nin milli takıma gitmesi, Kazım'ın cezalı olması gerekti ki, Ujfalusi'yi mecburen, satranç hamlesi olarak değil, mecburen, çaresizlikten oraya koydu.
Ama tekrar söylüyorum, maçın sonunda "Bunun kabahati benim" dedi.
İşte Fatih'ten beklenen bu... Üzerinde durulacak yan bu... Alkış bu... Hatasının ne olduğunu nihayet görüyor, görmekle de kalmıyor, kamuoyuna da açıklıyor.
Çünkü Sabri, Galatasaray'ın kıyıp atacağı bir adam değil. Sabri her zaman önemli bir adam, yararlı bir adam... Takımın da kaptanı... Kim ne derse desin!
İKİNCİ LİG DÜZEYİNDE
Galatasaray maç içinde açıklarını kapatırken, 2-0 öne geçen Samsunspor ise ikinci yarı oyundan düştü.
Ligin kötü olduğunun en büyük delili şu dağılmış bitmiş, neredeyse kapanmış, A2 takımı ile oynayan Ankaragücü' nün aldığı sonuçlar... Sene başından beri aldığı sonuçlarla sürprizler yapan Mersin İdman Yurdu'nu, Mersin'de 2-1 yendi. Son zamanların efsanesi Carvalhal'in Beşiktaş'ına da gol pozisyonu vermedi.
Bunlar bırak transfer piyasasını, Ankaragücü'nün kadrosunda adı geçmeyen adamlar... Hayatlarında ilk defa Türkiye Süper Ligi'nde oynuyorlar.
Bunlar mucize adamlar değil; öbürlerinde bir şey yok.
Türkiye Süper Lig'i 100 üzerinden 20 civarında oynanıyor. 100 üzerinden 20 civarında oynandığı için bu genç Ankaragücü takımı, Mersin İdman Yurdu'nu Mersin'de 2-1 yenebiliyor, Beşiktaş ile berabere kalabiliyor ki kaçırdıkları akıl almaz goller de var. Biraz talihli olabilseler onu da atabilirlerdi. Neden?
Çünkü aslında bizim bugün 'Birinci lig' dediğimiz lig ikinci lig düzeyinde...
FARK ORTAYA ÇIKTI
Bu düzeydeki ligin içinde Samsunspor ligin başından beri seyrettiğim her maçta derli toplu oynuyor.
Ama Samsun'da garip bir talihsizlik var. Atamadı, yırtamadı. En olmadık maçları kaybediyor. Spor sayfası yönetsem en az beş kere 'Samsun oynadı, falanca kazandı' diye başlık atarım.
Galatasaray karşısında da öyle büyük bir hata yapmadılar. Önemli olan Galatasaray'ın yanlışlarından dönmesi, ikinci yarıda sahada Galatasaray gibi oynamaya başlaması...
Galatasaray, Galatasaray gibi oynamaya başlayınca da aradaki kuvvet farkı ortaya çıktı.
HAKAN'IN ONDA BiRi ETMEZ
Galatasaray, başlangıçlarda bir sıkıntı mı yaşıyor? Hafta içinde oynanan İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçına da attığı gole rağmen kötü başladı. Oyun 1-1'e geldi ve Webo'nun kırmızı kart görmesi ile karşılaşmanın seyri bir değişti.
Şimdi, orada Webo'nun gördüğü kırmızı kart maçın dönüm noktasıydı.
Webo tek başına Galatasaray'ın canına okuyordu. Hakem, Galatasaray için Belediye'nin en korkunç oyuncusunu oyundan attı. Ondan 3 dakika evvel Doka'yı oyundan atması gerekirken atamadı. Doka'yı atsa maçı bu kadar değiştirmezdi.
Webo, Galatasaray savunmasını öldürüyordu.
Perişan ediyordu. Bir türlü tutamıyorlardı.
Galatasaray'ın kazanma sebebi o maçta 10'a 11 kalma değil. Çünkü Galatasaray o maçın hiçbir dakikasında 10'a 11 olmadı. Galatasaray o maçı aslında 9'a 10 oynadı. Galatasaray'da Milan Baros ile Kazım top oynamıyor. Ama Fatih bu ikisinde ısrar ediyor, inat ediyor. Kazım'ı yuhalatana kadar oyunda tutuyor. En sonunda Kazım yuhalanarak terk etti sahayı.
Ben, Fenerbahçe'de sadece futbol yetersizliğinden değil, özel yaşamının yetersizliğinden kovulmuş adamı 'Niye aldılar Galatasaray'a?' diye düşünürken bir de takımın en direk adamı oldu! Fatih hocam, önce Kazım'ı koyuyor, ondan sonra yanına 10 kişi diziyor adeta... Sonunda yuhalandı Kazım. Çünkü yok, adam o kadar.
ŞAŞKIN ÖRDEK GİBİYDİ
Baros da öyle. İşte bir tane kafa golü attı. Ne olacak? 89 dakika yat, bir tane kafa vur. Yok efendim; böyle santrforu olmaz Galatasaray'ın. Oynayan ve oynatan santrfor lazım.
İkisiyle de çalıştı Fatih Terim. Söylesin bana Hakan'ın (Şükür) kaçta biri Milan Baros? 'Onda biri' derse şaşarım. 'Baros, Hakan Şükür'ün onda biri' derse çok şaşarım. Fatih hocanın, futbol bilgisinden de şüphe ederim.
Ama 'Baros oynayacak' diye Sercan gibi bir adam ziyan oldu. Sercan oyuna girdiğinde kendinde değildi. Şaşkın, korkak, ödü patlayarak, gözü kenarda oynuyor.
Pas mı verecek, bilmiyor. Çalım mı atacak, adam mı geçecek, bilmiyor.
Şut mu atacak, bilmiyor. Çünkü güvenmiyor.
Adamı oyuna sokup 5 dakika sonra çıkardı ya! Bunu yaşayan bir oyuncu güvenir mi bir daha? Ne kenara güvenir, ne kendine güvenir.
O zaman söyledim; Sercan'ın ara transferde satılması lazım ki çocuk kendisine gelsin. Şimdi bu attığı kafa golü Baros'u 10 hafta daha oynatır.
FENER'İN EMRİNDE DEĞİLLER
Anlayamıyorum. Hakikaten anlayamıyorum.
Bir adam bu kadar yaratıcı, bu kadar deha olacak ama inatlarına bu kadar mahkûm olacak!
Elinde imkan yoksa, mecbursan tamam.
Adama moral verirsin 'Arkandayım' dersin. Sezon sonuna kadar tahammül edersin. Ama elinde de var, bir de transfer sezonundayız. 'Kazım oynasın' diye Gökhan Zan gibi bir adam kadroya giremiyor. 18'e giremiyor, 11'e değil.
Milli takımın direk stoperiydi bu çocuk, unutuldu.
Niye? Çünkü Gökhan ve Servet olduğu zaman Ujfalusi'ye ortada gerek yok.
Ujfalusi'yi sağ bek oynattığın zaman Eboue nereye gidecek?
Eboue gittiği zaman Kazım nereye gidecek?
Onun için 'Önce Kazım'ı koyuyor, geri kalanları ona göre diziyor' diyorum.
Bana öyle geliyor. İşte şimdi Kazım'ın cezası bitti; Allah, Galatasaray'ı korusun.
Eboue de yok, Afrika Kupası'na gitti. 'Çarem yok. Mecburen oynatıyorum!' Kazım'a verdiği şansı, Mertan'a verseydi Türkiye bugün Emre Çolak'ın yanında bir de sağ açık kazanmıştı bana sorarsan. Ama Mertan'a o şans verilmiyor. Keita'nın transferi pişirilmişken 'İstemem.' Bunların hepsi Kazım'ın yerinde oynayacak isimler çünkü...
İKİ AĞIR YENİLGİ ALSAYDI
Galatasaray bu sonuçla ligde üst üste 8. galibiyetine imza attı. Futbol şansı da yanında görünüyor. Ayrıca son 5 maçta çıkan, 3 kırmızı kart var. Aykut Kocaman bu durumu, "Güç dengeleri değişti. İnce ince Yasemince budanıyoruz" diye değerlendirdi. Bir budama söz konusu mu?
1- Lig kötü bir lig. 2- Futbol şansı fevkalade yanında. 3- Hakemler artık Fenerbahçe'nin emrinde değiller sanki!..
Aykut ona kızıyor zaten 'Bunlar evvelden bize maç kazandırırlardı. Şimdi çok ayıp ediyorlar. Galatasaray'a maç kazandırıyorlar' diyor!
Bütün bunlar Galatasaray'ın lehinde olaylar değil. Sekiz maçlık seri olacağına, bu sekiz maçın ilk ikisinde Galatasaray iki ağır yenilgi alsaydı bugün muhteşem bir Galatasaray izlerdik.
Çünkü inat orada biterdi.
İnadın bitmesi için Kazım'ın cezalı, Eboue'nin Afrika'da olması, Sabri'nin sakatlığı gerekmezdi. Olmadığını görüyor çünkü Fatih. Ama tabela iyi olduğu sürece 'devam' diyor. Çünkü bizde hep o da vardır ya 'kazanan takım değiştirilmez' diye hocalara gaz verir medyamız.
Onu da arkasına almış. Ee rüzgar da esiyor, gidelim. Peki! İşte buraya kadar. '2-0 Samsun. Muzo erken sevinme. Galatasaray'ın lehine olur bu 2-0!'
Röportaj : Bülent CAN