Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

30 Mart 2011 | Çarşamba

Polat'ın bir sırrı var

_Sportif anlamda kötü bir sezon geçiren Galatasaray, mali kongrenin ardından yönetimsel bir krize de girdi. Polat'ın idari açıdan ibra edilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sizin için sürpriz bir sonuç muydu?

Kimse için sürpriz değil aslında... Hatta Adnan Polat'ın kendisi için dahi sürpriz değil. Kongre sabahına kadar, ibra edileceğini düşünmüş olabilir. Ama sabah 09.00'dan başlayıp, ibra saatine, akşamın altısına kadar olup bitenleri izleyen birisi, o salondan 'Hayır' cevabının çıkacağını çok rahat tahmin edebilirdi.
Buna rağmen Adnan bu 'hayır'ı, bile bile ladesi kabul etti. Bunu anlamak mümkün değil.
Bugüne kadar bu konuyu kaç defa konuştuysak, şunu söyledim: Adnan'ın çok yakın arkadaşıyım, çok sevdiğim arkadaşım, bu şekilde davranmasının sebeplerini çözemiyorum.
Bunlar onun kararı olamaz. Ortada bilmediğimiz bir sır var! Birisi kararlarını Adnan'a empoze ediyor ve o bu kararların dışına çıkamıyor. Neden bilemiyorum!.. Bugün hâlâ aynı kanaatteyim.
Adnan Polat'ın kendisine kalsaydı, kongrede son konuşmasında 'erken seçim kararı aldığını' açıklardı ve ibra olurdu. Bu iş de kapanırdı. Buna rağmen açıklamadı.
Ortada bilinmeyenbir şey var. Ne zamanbu sır açığa çıkar; bilemiyorum. Ama bir sır var.

BÖYLE GELENEK OLMAZ
_Polat "İbra olmak için seçim rüşveti vermeyeceğini" söyledi sık sık ve son dakikaya kadar bu düşüncesinin arkasında durdu. Bu da o sırrın getirdiği bir sonuç mudur; yoksa gerçekten böyle mi düşünüyor?
Yönetiminin yarısını harcama pahasına, kendisini felakete götüren Adnan Sezgin'i tutmakta ısrar etti. Birinci yanlışıydı. Tutamaz hale gelince Adnan Sezgin kenara çekildi. Ama söylenenler neydi: 'Adnan Sezgin, Polat Holding'de oturuyor, Galatasaray'ın yine işlerini Sezgin yönetiyor. Ama bu defa ortada değil. Transfer konuşmalarını dahi o yapıyor.' Bu tür haberler çıktı gazetelerde...
Adnan Sezgin'den kopamadı.
Adnan Polat'ın gözlerinin bu kadar kör olmasına imkan yok. Olsa zaten, gerek iş hayatında, gerek Galatasaray'da bu noktalara gelinmez.
Benim tanıdığım, Alp Yalman'a tavsiye ettiğim, muhakkak yönetimine al, "Cevher" dediğim Adnan Polat; hakikaten bir cevher. Ama ne var bilmiyorum.
Televizyondan seyrettim, "Hayır" kararı çıkınca yüreğimin gerçekten cız ettiğini hissettim. Adnan Polat'ı eleştirenlerin başında geldiğim halde... Çok sevdiğim arkadaşımın bu duruma düşmesine, fena halde üzüldüm.

_Galatasaray tarihinde ilk kez bir yönetim kurulu ibra edilmedi. Kulüp gelenekleri açısından baktığınızda, kongrenin aldığı kararı doğru buluyor musunuz?
Bu palavra... Galatasaray geleneği, göreneği, bilmem ne... Demokrasinin önüne hiçbir şey geçmez. Bir yerde eğer oylama yapılıyorsa, insanlara 'düşünceni söyle' deniyorsa o oy hiçbir baskı altında kalmaksızın verilmeli.
Oyu baskı altında tutuyorsan demokrasi yoktur, sahtekarlık vardır. 'Ben ibrayı oya açıyorum ama sakın hayır oyu kullanmayın. Çünkü böyle bir davranış, ahlaklı olmaz!' O zaman oylama yapma, 'ibra' maddesini gündemden kaldır. Hem bana 'Oyunu ver Hıncal ağabey' diyeceksin, hem de 'Sakın hayır oyu kullanma. Çok ayıp' diyeceksin!..
Kimse kimseyi kandırmasın. Daha önce yapılanlar, bu ülkede bugüne kadar devam etmiş bir sahtekarlıktı.
Galatasaray Kongresi'nde bu sahtekarlık ilk defa ortadan kalktı. İbra etmek mecburi değildir. İnanmıyorsan, etmezsin.
Ben kulübün kötü yönetildiğine inanacağım ama Galatasaray etiğine göre 'Hayır' denmez, 'Evet' diyeceğim!..
Öyle mi!.. Bundan daha büyük ayıp, bundan daha büyük bir ahlaksızlık olur mu? İnsanın düşüncesinin tam tersine oy kullanması kadar büyük bir ahlaksızlık teşvik edilebilir mi? Hem de ahlak adına!.. 'Eğer ahlaklıysan, inanmadığın oyu ver!..' Böyle bir laf olur mu?

_Mali olarak ibra olan bir kişinin idari olarak ibra olmaması bir tezat oluşturuyor mu? Zira ikisi birbirine çok yakın olgular... Artı Polat yönetimi harcamalar konusunda da oldukça eleştirildi...

MENFAAT SAĞLAMAMIŞ
Mali ibra şu; Hıncal Uluç'u 400 milyon liraya transfer ettin. Bu 400 milyon lirayı, Hıncal Uluç ve kulübüne verdiysen, senin herhangi bir sahtekarlığın yoktur. İbra olursun. Ama bu 400 milyonu, Hıncal ile anlaşırsan, 'Ben seni 400 milyona alacağım ama 100 milyonu benim' dersen, 100 milyonu cebine atarsan, bu sahtekarlıktır, dolandırıcılıktır.
Mali olarak ibra olmazsın. Galatasaray'da, Adnan Polat'ın yaptığı harcamaların, Polat ve etrafındakilere kişisel bir menfaat sağladığına kongre inanmadığı için ibra edilmesi yönünde oy kullanılmıştır. 'Bunlar kulübün paralarını zimmetine geçirmemiş.' Mali ibra budur...
Ama yine aynı örneği veriyorum: Ey Adnan Polat, Hıncal'a 400 milyon lira verdin ama Hıncal Uluç 400 milyon etmez. Hıncal Uluç etse etse 50 milyon eder. 50 milyon liralık bir adama 400 milyon lira verdin! Sen futbolu bilmiyorsun, kulübü kötü yönetiyorsun. Onun için seni idari olarak ibra etmiyorum. 'Verdiğin 400 milyon doğru ama yanlış kişiye verdin. Bu nedenle senin idareciliğini beğenmiyorum.' İşin mantığı bu...

ORGANİZE EDENE BRAVO
_Coşkulu bir kalabalık vardı. Zaman zaman tezahüratlarla inledi salon. Kongreye gelenlerin 'organize olduğu' yönünde yorumlar da çıktı.Böyle bir izlenim edindiniz mi?

Galatasaray'ın mali kongresine 'rekor' denilebilecek derecede bir katılım oluyorsa, bunu organize edenlere, helal olsun.
Galatasaray'ın kötü yönetildiğine inananlar, kongreye koştular.

_1984 kişi katıldı, 38 kişi konuştu ve görüşler bölümü 5.5 saat sürdü.
O kongre üyelerinin 20'ye yakını benim arkadaşım.
Hepsi de kongreye gitti. Hiçbirisi de organize değildi.
Böyle bir şey yok. Hepsi 'Hayır' demek için gitti. Kendi özgür iradeleriyle...

KONGREYİ KÖTÜ YÖNETTİ

_Adnan Polat ibra olmadığı için seçimde başkan olma adayı şansını da yitirdi. İki yönlü bir darbe söz konusu... Peki bundan sonra ne olacak ve tabii Polat sizce mahkemeye gitmeli mi?
Orada da yine anlamsız bir 'etik' sözcüğü var. Bu kongrenin, Adnan Polat'a 'Hayır' demek ne kadar hakkıysa Adnan Polat'ın da bu kongre aleyhine mahkemeye gitme hakkı o kadar kutsal. Bu kongrede kendisine haksızlık yapıldığını, bu kongrede bazı yanlışlar olduğunu düşünüyorsa mahkemeye gider. Hatta ben onun yerinde olsam giderim. Çünkü Türker Arslan o kadar kötü yönetti ki kongreyi...
Bir yığın hata yaptı. Orada hükümet komiseri de var. İyi bir avukat ile esastan değil, usulden bu kongreyi iptal ettirebilir.
Ama şu riski göze alması lazım. Bu kongre onu mali bakımdan ibra etti, idari bakımdan ibra etmedi.
Mahkeme diyelim, 'kongrenin yenilenmesine' karar verirse; yeni kongrede bu öfkeli kalabalık Polat'ı, mali bakımdan da ibra etmeyebilir.
Ama Adnan Polat kendi düşünecek ve kararını verecektir.
Yani mahkemeye vermemesi ne kadar doğruysa, vermesi de o kadar doğrudur ve hakkıdır. Hiç kimse bu konuda baskı yapamaz.

_Mahkemeyi bir kenara koyarsak bir seçim sürecine girdiğimiz de bir gerçek. Polat, Özgörkey, Helvacı gibi isimler aday olamıyor. Şu an Ünal Aysal tek aday olarak gözüküyor.
Ünal Aysal henüz aday değil. "Aday olabilirim" dedi sadece. Şimdi bunu iki türlü yorumlayabilirsin:
1- Geçen hafta, gerçek bir Galatasaraylı nezaketi içinde Ünal Aysal konuşma yaptığı zaman Galatasaray'ın bir başkanı vardı ve o başkanın Haziran 2012'ye kadar da görev süresi vardı. Alınmış bir kongre kararı yoktu.
Bir Galatasaraylı, kulübün yasal bir başkanı göreve devam ederken 'Ben başkanlığa adayım' demez. İşte etik bu... Onun için Ünal Aysal "Gerekirse olabilirim" dedi.
2- Ünal Aysal gerçekten kararsız. 'Ben başkan da olabilirim ama iyi bir başkan bulunursa ben onu dışarıdan da desteklerim.
Bunu daha çok tercih ederim' demiş de olabilir.
Benim tanıdığım Ünal Aysal bunların ikisini de diyebilecek bir adam. Ünal'ın Galatasaray'a hizmet etmesi için başkanlık iddiası yok. O bir Galatasaraylı, yürekten Galatasaraylı. Galatasaray'ın en sıkıştığı anlarda ona gidildi ve yardım etti.

_O konuda da eleştiriler var aslında. AIG hisselerinin satışından kendisine kar sağladığıyla ilgili... Palavra. Ben olayları başından sonuna biliyorum. Ünal Aysal Galatasaray'ı, hacizden kurtaran adamdır karşılıksız.

HERKES ADAY OLABİLİR
_Seçim tarihi henüz belli değil ama her şey konuşuluyor. 'Tek aday üzerinde konsensüs sağlanmalı' şeklinde yaygın bir görüş var. Katılıyor musunuz?
Bunlar da yanlış. Bana 'Gel, Galatasaray'ı kurtar Hıncal Uluç' diyorlar. Ama benim kendi ekibimikurmama izin vermiyorlar. 'Böyle bir ortak liste yapacağız. Bülent'i de al, Özge'yi de al, Ayşe'yi de al, Hasan'ı da al!' Sonra ben nasıl sorumlu olacağım yönetimden; sizin yanıma tayin ettiğiniz adamlarla? Her isteyen aday olur. Herkes kendi takımını belirler.
Kongreye giderler, oylar verilir. Sağlıklı sonuç böyle alınır.
Böyle milli birlik hükümeti falan gibi anti-demokratik hükümlerle Galatasaray yönetilmez.

_Daha önce de bu tür yönetimler iyi sonuçlar vermedi. Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta da örneklerini görmüştük
Bunların hepsi anti-demokratik. 'Demokratım' diyen bir insanın böyle bir teklifi düşünmemesi lazım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor