11 Mayıs 2010 | Salı

Türk basını Fenerli

* Futbolun karanlık yüzünün en büyük sorumlusu Türk spor basını. Türk spor basını F.Bahçeli. Her şey F.Bahçe'ye göre kuruluyor
* F.Bahçe'nin, G.Saray dahil her maçında akla hayale gelmez goller yeniyor kimsenin gıkı çıkmıyor. Zalad, Türkiye'ye giremeyecek hale gelmişti
* A.Gücü kalecisi ile ilgili iddialar bana da geldi. Hem de 'İş bitti' diye. İşin bu hale gelmesi tatsız tabii ki. Ligin marka değeri sürekli düşüyor

_Fenerbahçe, Ankaragücü'nü 3-0 gibi net bir skorla mağlup ederek son haftaya lider girdi.
Ben maçı seyretmedim, pazar günü de yazdım. Maça değil, "9. Senfoni'yi seyretmeye gideceğim" dedim ve de ne kadar doğru bir karar verdiğimi maç gösterdi.

_Maç öncesi iddialar havada uçuştu. Melih Gökçek, Broggi'ye telefon eden bir kişinin 200 bin euro teklif ettiğini, kaleci Serkan'ın da aynı şekilde arandığını söyledi. Siz de son görüşmemizde "Karanlık bir maç" ifadesini kullanmıştınız. Bu yaşananlar Türk futbolu için pek de hoş olmadı aslında.
Kaleci ile ilgili iddialar bana salı günü geldi. 'Teklif edildi' diye değil, neredeyse 'İş bitti' diye!.. İşin bu hale gelmesi tatsız tabii ki... Bunlar kanıtlanması çok zor olan iddialar. Kanıtlanmadığı zaman da konuşmak, işi daha da çirkinleştirir ama atalarımızın bir lafı da var: "Şüyuu vukuundan beter" derler. Bugün bu haldeyiz. "Ligin marka değeri" deniyor. İşte marka değeri böyle düşer.
Ben maçı seyretmedim ama televizyonlarda özet görüntülerini izledim. Serkan'ın yediği goller ortada.
Bir kaleci kötü gol yiyebilir ama Fenerbahçe'nin Galatasaray maçından bu yana şampiyonluk yolunda oynadığı kritik maçlara şöyle bir bakacak olursak; Leo Franco talihsiz
Ftalihsiz bir gol yiyor, Murat Şahin talihsiz gol yiyor, İvesa talihsiz goller yiyor, Serkan talihsiz goller yiyor. Bütün bu talihsiz gollerin hepsi de Fener maçlarına rastlıyor. Bursa'nın maçında talihsiz gol yiyen kaleci yok; nedense!.. Tatsız.

_Fenerbahçe 28 yıldır Türkiye Kupası'nı alamıyor ama ligdeki kadar hırslı değildi Trabzon karşısında. Kupayı riske etmesi doğru bir karar mıydı?
Normaldi. Ankara'ya deplasmana gidecek bir de Ankaragücü, Fenerbahçe'nin şampiyonluk yolundaki Bursa'nın kardeş takımı, bunlar tek renkte neredeyse birleşmiş. Bursa'nın kritik maçlarına Ankaragücülüler gidiyorlar, Bursa'nın kritik maçlarına Ankaralılar geliyorlar.

KUPANIN DEĞERİ YOK
Böyle bir Ankara'ya karşı maça giderken, 28 yıl değil, 280 sene kupayı kazanmasa ne olur? Türkiye Kupası'nın kıymeti harbiyesi yok. Bitmiş, sıfıra inmiş. Böyle bir kupayı 'Biz 27 yıldır almadık, bu yıl alalım' diye çok daha prestijli Türkiye şampiyonluğunu riske eder mi Fenerbahçe!.. 'Çıkarsınız alırsınız, alırsınız, almazsınız almazsınız.' Ben Fenerbahçe'nin teknik direktörü olsam, ben Fenerbahçe'nin başkanı olsam çıkar futbolculara böyle söylerim: 'Sakın ha... Bu maçta ceza alanı, kırmızı kart göreni, bu maçta sakatlananı yakarım.'

_Öteki taraftan 'Trabzon'un da gönlü alınmış oldu!.. Kupa kaybetmiş bir Trabzon riskli olabilirdi' yorumları da yapıldı.
Bu dedikodular her zaman yapılır. Türkiye'ye has bir şey değil. İki rakip karşı karşıya geliyorsa ligin son haftalarında, birinin kupada, birinin ligde iddiası varsa ve o iki rakip karşı karşıya gelecekse, 'Bunlar paylaşacak' der herkes. Ama futbol tarihi, bunun aksi şekilde sonuçlanmış tonla örnekle dolu. Tabii elin ağzı torba değil, büzemiyorsun. Üstelik de zaten ipliği pazara çıkmış, marka değerinin yarısını yitirmiş bir ortamda bunlar çok daha kolay söyleniyor.

_Trabzon Başkanı Şener "Süper Kupa finalinde de karşılaşacağız" diyerek biraz çanak tuttu aslında.
Herkes çanak tutuyor. Kulüpler çanak tutuyor, başkanlar, yöneticiler çanak tutuyor. Ankaragücü asbaşkanının iki hafta evvel başlayan, durduk yerde ortalığı geren, kıyametler kopmasına sebep olan açıklamaları da bunlardan... Sonunda kendisi de özür dilemek zorunda kaldı. Ne öyle konuş, ne de kalk özür dile. Şimdi onca laftan sonra Ankaragücü'nün bu futbolu ne!.. Hadi bakalım şimdi bunları bağdaştır.

_Futbolun bu çirkin yüzünü kabul etmek mi gerekiyor?
Ben baştan beri söylüyorum; futbolun bu karanlık yüzünün en büyük sorumlusu Türk spor basını. Türk spor basını tarafsız değil. Çok kötü taraflı ve Fenerbahçeli. Ben Türk spor basınını 1955'ten beri muntazaman okumaya başladım. Her şey Fenerbahçe'ye göre kuruluyor.

TERS KÖŞEYE YATTI
Zavallı Zalad neredeyse Türkiye'ye giremeyecek durumda!.. Adamı o kadar aşağıladılar. Şimdi arka arkaya Fenerbahçe'nin şampiyonluğa doğru giden her maçında Galatasaray kalecisi dahil akla hayale gelmez goller yeniyor, kimsenin gıkı çıkmıyor. Bu şimdi tarafsız basın mı?
Bütün sezon boyunca tonla frikik golü atmış Cevad Prekazi, Zalad'a golü attığı zaman tasvir ettiler konuşmayı neredeyse, teybe almış gibi!.. 'Frikik olduğu zaman, ben onu kalenin şu tarafına atacağım. Sen öbür tarafa doğru hamle yap' demiş Cevad, anlaşmışlar.
Paralar ödenmiş!
Bu senenin başından beri bir tane frikik golü olmayan Alex, frikik golü atıyor, İvesa aynen Zalad gibi ters tarafa gidiyor, bu gol normal. Şimdi bu medya tarafsız olabilir mi?
Medyası böyle olunca, futbolu da böyle olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor