İnsan biraz utanır
*F.Bahçe'nin son haftalarındaki maçlarına bakın ceza sınırındaki adamlar kart görmüyor, rakip kaleciler garip goller yiyor. Bunlar tesadüf olabilir
* Eskişehir'i bu kadar pasif ve ruhsuz oynarken seyrettiniz mi! Ama Eskişehir'i de itham etmiyorum. Türk medyasının iki yüzlülüğünü anlatıyorum
* Bu maçı G.Saray, Eskişehir oynasaydı, hiçbir gazete 'G.Saray, Eskişehir'i ezdi geçti' diye yazmaz, İvesa ve maçın hakemini konuşurlardı
Bu hafta kritik maçlar aynı saatte oynandı. Siz hangi maçı tercih ettiniz?
Mantıklı olan Fenerbahçe maçıydı. Çünkü Fenerbahçe puan kaybetmediği sürece diğerlerinin sonuçlarının hiçbir önemi yok.
-O zaman Fenerbahçe ile başlayalım. Eskişehir engelini de kayıpsız aştı ve şampiyonluğa doğru gidiyor. Eskişehir karşısında oynadığı futbol büyük beğeni topladı! Siz bir düzelme görüyor musunuz? İyi futbolun Eskişehir'in herhangi bir iddiasının olmaması ile ilgisi var mı?
Fenerbahçe medyasına hayranım! Bu maç Fenerbahçe-Eskişehir değil de Galatasaray-Eskişehir maçı olsaydı ki oldu, Cevad Prekazi'nin Zalad'a attığı frikik golü hâlâ konuşuluyor. Ama Alex'in İvesa'ya attığı frikik golü dillere destan oldu. Ayrıca Prekazi o yılın frikik kralıydı, Alex bu sene ilk defa frikikten gol atıyor. Bütün bir sezon frikikten gol atamayan, ayakları duran Alex frikikten gol atıyor. O frikiğin olduğu pozisyonda faul yok.
Resmen yaratılmış bir frikik ve ikinci gol, olacak bir gol değil. Öte yandan siz Eskişehir'i bu kadar pasif, ruhsuz oynarken seyrettiniz mi? Mike Tyson benim karşıma geçse, ellerini cebine koysa ve dursa, ben de adama pata küte vursam, sen de spor yazarı olarak karşısına geçip ertesi gün 'Hıncal Uluç, Tyson'u ezdi geçti' diye mi yazarsın!.. Ben Eskişehir'i itham etmiyorum. Ben Türk medyasının iki yüzlülüğünü anlatıyorum, ben Türk medyasının ayıbını anlatıyorum. Bu maç Galatasaray-Eskişehir maçı olsaydı, bu maçın kahramanı 'Galatasaray' değildi. Hiçbir gazete 'Galatasaray, Eskişehir'i ezdi' diye yazmazdı. Bütün gazeteler İvesa'yı ve maçın hakemini yazarlardı. Bütün mesele bu. Çok farklı bir şeyi konuşuyorum ben şu anda.
Hakemle ilgili bir örnek vereyim; 30. dakikada Koray'a bir sarı kart çıkardı. O pozisyonu yüz tane hakeme gösterin ve sorun 'sarı kart çıkarır mısın?' diye. Bülent Yıldırım'dan başka 'çıkarırım' diyen olursa ben özür dilerim. Bu kadar cömert çıkarılmış bir sarı kart... Üç dakika geçmedi Selçuk, ceza sınırındaki, bir sarı kart daha görse Ankaragücü deplasmanında oynamayacak olan Selçuk hatalı bir pas verdi. Bu hatalı pas ile tehlikeli bir Eskişehir kontratağı başladı ve Selçuk o kontratağı kesmek için koşarak geldi ve rakibine faul yaptı. Atak kesme faulleri sarı kart. Göstermedi. Düşünceye göstermedi.
ÇAMUR HALA DURUYOR
Nasıl yaptı faulü? Sağ ayağı ile daldı, çelme taktı. Çelme takmak sarı kart. Göstermedi.
Devam etti, sol ayağı ile de tekme attı. Tekme atmak da sarı kart.
Yani bir faulün içinde 3 sarı kartı var Selçuk'un...
3 dakika evvel Koray'a o cömert sarı kartı çıkaran Bülent Yıldırım, hemen ardından 'Bana sarı kart göster' diye arka arkaya hareketler yapan Selçuk'a ceza getirecek kartı göstermedi.
Şimdi bu Fenerbahçe'nin son haftalardaki maçlarına bakın; ceza sınırındaki adamlar kart görmüyorlar. Tesadüfen!..
Emre Belözoğlu iki kere kart görebilirdi.
En nihayet kendisini daha fazla kontrol edemeyeceğini anladı, kenara 'Beni alın' diye işaret etti. Emre anladı, hakemi de sıkıntıya soktuğunu anladı, 'Skor da nasıl olsa 2-0, beni de hakemi de üzmeyin. Beni kenara alın' diye işaret etti çocuk. Bu kaçıncı maç!..
Bu kaçıncı maçtır Fenerbahçe'ye puan getiren golleri rakip kaleciler akla hayale gelmez şekilde yiyorlar. Olmadık gollerle mağlup oluyor Fener'in rakiplerdi. Bunların da hepsi tesadüf olabilir.
Ama tekrar söylüyorum; bunların altı katiyen çizilmeden, açıyorum gazeteleri, "Fenerbahçe muhteşem top oynadı" diye yazıyorlar.
Adamda utanma olur.
Ben geçmişte 2-1 biten Galatasaray-Eskişehir maçını da seyrettim. Eskişehir de muhteşem oynadı, Galatasaray da muhteşem oynadı.
Harika bir maç seyrettik. O maça atılan çamur hâlâ sürüyor, bu maçın arkasından Fenerbahçe'ye destan yazılıyor. Türk futbolunun ayıbı, Türk futbol basınıdır.
-İspanya'da Real Madrid-Osasuna maçı vardı ve oldukça keyifliydi. Osasuna son dakikaya kadar mücadeleden düşmedi. Şampiyonluk adayı Real 89. dakikada gelen golle kazanabildi.
Haftanın utanç maçı Lazio-İnter karşılaşmasıydı. Lazio'nun küme düşme tehlikesi var.
Maç Roma'da Lazio'nun sahasında oynanıyor. Bütün tribünler Lazio'lu ve İnter gol attıkça, Lazio tribünleri alkışlarla havaya fırlıyor ve coşuyorlar. Çünkü İnter'in kazanması lazım. İnter kazanamazsa, Roma şampiyon olacak. Roma da Lazio'nun ezeli rakibi!..
ARJANTİN'İ TUTTULAR
Türkiye'de biz 'fanatik' falan filan diyoruz ama bizimkiler şaka gibi. Resmen kendi takımlarının küme düşmesini göze alıyorlar, yeter ki Roma şampiyon olmasın. O maçı Lazio, hasbelkader kazansaydı ne olurdu bilmiyorum!.. Bütün İtalyan gazeteleri 'Utanç' başlıklarıyla çıkmış. Ama ne olacak!.. 1990'da ben Napoli'de tribündeydim. İtalya ile Arjantin, Dünya Kupası'nda yarı final oynuyor. İtalya ev sahibi, herkesin favori gösterdiği takım, 82'nin şampiyonu. Ben kendimi Arjantin'de zannettim. Bütün tribünler Arjantin'i tutuyor. Niye? Çünkü Arjantin'in kaptanı Maradona o sırada Napoli'de oynuyordu ve Napoli 61 yıl sonra ilk defa şampiyon oldu. Maradona'ya o kadar hayran ki Napoli seyircisi, İtalyan olduğunu unutmuş, İtalya'ya karşı Arjantin'i destekliyor. "Roma'dan güneyi İtalya değildir" lafı bu maçtan sonra çıkmıştı. Napoli sokaklarını göreceksin, Arjantin, 'İtalya'yı elemiş' diye bayram, seyran.
Bize kimse fanatik falan demesin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.