Öykü!

Hakkı Yalçın hakki.yalcin@fotomac.com.tr

Futbolda üzerine "tehlikeli oyunlar" oynanan bir ülke konumuna getirildik. Kin güden düşmanlık bir zamanlar el veren dostluğu yendi. Televizyonlar el verdi sosyal medya yol verdi. Ne acıdır ki yöneticiler ve futbolcular da izin verdi. Eğer "siz biz kavgasına" tutulduysak, bilinmelidir ki bize olanlar size de olacak! Size olanlar bize de! O yüzden sazlar da değişmeli sözler de!

Hayatla oynarken kaybettiklerimizin bedelini ödüyoruz da futbolun bizlerle oynarken aldıklarının bedelini çocuklarımıza ödetiyoruz. Bu ayıp da bize yeter! Mesele şampiyonluksa; şampiyonlar tüm sporseverlerin onayını almalı, sadece kendi taraftarlarının değil. Kaybeden de kazananın elini sıkmalı dişlerini değil.

Lig başlamadan futbolun adalet ve sportmenlik kokan yeni sezon öyküsünü yazmak istiyorum. Neresinden başlanırsa öykünün gücü ortaya çıkar? Öncelikle insani duygulardan! Her kulübün taraftarına saygılı olmak özne, adaletsizliğe ve zorbalığa karşı durmanın taraftarlığı olmak gizli özne. Ama futbolun zamane şartları her tarafa hükmederken gözden çıkarılmış değerleri savunmak zordur. Öykülerde bile.

Futbolun kalbidir çocuklar... O çocuklar zorba yöneticiler, birbirlerine nefretle bilenmiş taraftarlar ve saha içinde bitirimlik taslayan futbolcular tarafından ne kadar reddedilirse futbolumuz o kadar kirlenecek, insanlık o kadar zedelenecektir. O yüzden "kabalığın sabıka kaydına isimlerini yazdıranlar futbolda terörü azdıranlardır" dersek haksızlık etmiş olmayız. Ama onlara karşı ne kadar dik durursak çocuklarımıza olan borcumuzu da o kadar kolay öderiz.

Sosyal medyanın futbol toplumunu nasıl imha ettiğini görüyoruz, haksız neticeler elde etmek için yaratılan sebeplerden kimlerin nemalandığını da biliyoruz. Medyada oyun içinde oyun çeviren, ruhunu nakde çeviren, ahlaksızlığı adisyona eklenen adam değildir? Nedir? Paranın ve yöneticilerin uşağı? Para yemek ayakta kalmayı sağlıyorsa, manevi açıdan ayaklar altında olmanın vebali ne olacak? Tetikçiliğin saygın bir meslek haline geldiği ve paraya boğulduğu sosyal medyaya karşı çıkmayanın adaletten ve çocuk sevgisinden söz etmeye hakları yoktur. O yüzden bu sezon ertelenmiş doğruların sahneye konmasını bekliyoruz yeni cinayetlerin değil.

Geçen sezon ortalığı yangın yerine çeviren ve sistemin maşası olan hakemlere gelince. Takımına göre; bir taşa üç incir verenlerin meslek hayatları zincirlendi. Çünkü adaleti olmayanın ahlakı da yoktur onuru da. Benim yazdığım öyküde hakemlik mesleğinin erdemini hisseden insanlara yer VAR, gördüklerini inkar eden ve meslek onurunu YOK edenlere değil.

Umutsuzluğun ayaklandığı zamanlarda, hiçbir şeyi hafife almamak gerektiğini düşünüyor ve "bir martı uçak düşürür" derken ödenecek ağır bedelleri işaret ediyorum. Sonra sevginin anayurdu sayılan topraklarda, içimdeki onarım mühendisleri beni dürtüyor. "Su içmekle kurumaz ırmak!" Her ihtimale karşı yöneticilerden karanfilli cümleler, futbolculardan adamlık bekliyorum.

Mavi hala umudum. Çocuklara borcumuz varken, bizimki yazdığımız öyküyü şişeyle denize atmak gibi... Olsun. Vardır elbet yazdıklarımızdan anlayan ve bizim gibi düşünen birileri. Metin Oktay, Baba Hakkı, Sihirbaz Lefter'in öykülerini unutmamış olanlar. Vicdanlarındaki sessiz bildiriyi susturmayanlar.

ETİKETLER: sosyal
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.