Görkemli dönüş!
Fenerbahçe, Galatasaray'ın şampiyonluk hevesini kursağında bıraktı, umutlarını da son haftaya bıraktı. Pazar gecesi bedava bir kırmızı kartla neredeyse 80 dakika 10 kişi oynadılar ama gördük ki inanmak kadar güçlü bir duygu yoktur ve Fenerbahçe'de kazanmaya can atan yürekler olağanüstü mücadele ruhunu maçın başından sonuna kadar gösterdiler. Başka bir sonuç geceye haksızlık olurdu.
Fenerbahçe'nin şampiyonluk umutlarına görkemli dönüştür bu. Ama matematikle yüzleşmek için Saracoğlu'nda yok yere kaybedilen puanların sezon sonunda aslında kaç puan ettiğinin hesabını yapmak da var! Bu meseleden çıkan sonuç; istediklerinde çok olanların istemediklerinde neden yok olduklarının sorgusudur. Saracoğlu'ndaki Alanya, Samsun ve Trabzon maçları mesela. Ayrıca böyle bir futbol Saracoğlu'nda Galatasaray'a karşı oynansaydı bir safsatadan ibaret olan; "bizi şampiyon yapmayacaklar" söyleminin acizliğinden de kurtulunmuş olunurdu. Öyle ya sen böyle oynarsan senin büyük düşlerinle kim oynayabilir?
Hala şampiyonluğun en büyük favorisi konumundaki Galatasaray'a gelince, söylenecek sözümüz belli; "korkaklar kazanamaz!" Bırakın gol atmayı pozisyona girmeyi bile düşünemeyecek kadar aciz, rakibi güçlendirecek kadar ilkel futbol oynayan bir liderin kendi evinde ölü bulunması ruhen ve sistematik olarak ağır bir yenilgidir. Pençe atmayı beceremeyen Aslan'a gürlemeyi öğretin bari! Oysa "esneyen Aslan manzarası" gece boyunca seyredildi.
Fenerbahçe'nin savunma kurgusuna ve orta alandaki diriliğine karşı hiçbir şey üretemeyenler, sahada hayalet gibi gezinenler ve taraftarlığı köşe vuruşu kullanan Fenerbahçeli futbolcuların üzerine pet şişe yağdırmak zannedenler de bu yenilginin hissedarlarıdır. Taraftar kendi takımını desteklemek için vardır. Daha maç başlamadan piyon olarak ortaya sürülen Mert Hakan Yandaş gibi tahrik uzmanının oyununa gelmek için değil.
Futbol da Fenerbahçe ve Galatasaray'dan ibaret değil. Her ne kadar adına derbi dense de izlediğimiz çirkinliklerin çocuklar üzerindeki yan etkilerini de hesaba katmalıyız. Maçtan sonraki görüntülere baktığımız zaman tehlikenin hangi boyutlara çekilmek istendiğini ve yaratılmak istenen terörü de görebiliriz vahşeti de. Bu gururu da kimler üstlenirse göğüslerine rozet yapsın. Görüyoruz ki cenaze arabasıyla düğün alayının buluştuğu yeşil bir saha, çocuklarımızın ekmeğine kan doğrayan mezbahadır futbol.
Maçın hakemi Arda Kardeşler'e gelince, elbette her maça hakem lazım ama bazı hakemlerin Türk futbolundan elini eteğini çekmesi, düdüğünü de ömür boyu duvara asması lazım. Bu basiretsiz hakemin adam gibi yönettiği bir maç bile hatırlamıyorsam biri bana hatırlatsın! Sezon başından beri görüyoruz ki hakemlerin herkese yetecek kadar utancı var! Mesele utanacak yüzü bulmakta! O da mumla aransa bulunmuyor!
Ligin altında yangın var. Düşecek son takımın kim olacağı son maçlardan sonra belli olacak. Yiğitçe mücadelenin içinde küme düşen takımlara saygımız büyük. Ama film içinde film çevrilen bir ülkede yaşadığımızı unutmayalım. Çünkü futbolumuzda karanlık adam da çok çantalar dolusu kara para da!
Sezon sonu gösterileri bizde asla değişmez. Haybeden adamlık! Kazanan kara paradır, kazanan kirli aracılar. Kaybeden insanlık!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.