Altın kafes!
Fenerbahçe'de başkanlık yarışında Aziz Yıldırım'ın açıklamalarına baktım. Tecrübe ve yürek farklı olunca söylemler de farklı oluyor. Ali Koç'un "ben başkan oldukça Fenerbahçe'yi şampiyon yapmazlar" sözüne değinirken, "bizi kim şampiyon yapmak istemiyor?" diyor. "Bizi şampiyon yapmazlar" cümlesinin altını çizmek lazım. Fenerbahçe şampiyon yapılması gereken bir takım değil, şampiyon olmayı başarması gereken takım. Fenerbahçe'nin şampiyon yapılması üzerine kurulan bir sisteme sığınmak kadar bu kulübü küçük düşüren bir eylem de söylem de olamaz!
Ali Koç'un Fenerbahçe'deki ilk sezonunda Kadıköy'de Beşiktaş'la oynanan ve berabere biten maçtan sonraki "gerekçeli" basın toplantısını hatırlıyorum. Altyapı hocaları maçtan önce futbolculara "bu maçı kazanamazsınız" demiş de Ali Koç'a göre futbolcuların moralini bozmuşlardı. O günkü iç güçler sonra dış güçlere dönüştü de o zamanlar yazmışım. "Sayın Ali Koç! Bir altyapı hocasının kıytırık sözüyle morali bozulan milyon dolarlık futbolculara Fenerbahçe tarihini öğretmenin fırsatını kaçırdınız!" Galatasaray maçları Kadıköy'de Fenerbahçe'nin batmayan güneşiydi, altyapı hocalarının moralini bozduğu beylerle 20 yıllık efsane kuşa çevrildi.
Ardından ertesi sezon "bizi şampiyon yapmayacaklar" konulu hicaz faslı ve 4 yıl önceki cümlelerim. "Fenerbahçe'nin tarihi nice zorlu şampiyonluklarla doluyken, büyük kulüpler göğüslemek istediği ipin boynuna dolanmasını göze almalı. Fenerbahçe dava takımıdır, 'bizi şampiyon yapmayacaklar' masalına sığınan acizler takımı değil." Eli uzun Comolli'ye bile laf söyletilmezken, gözyaşı kazanlarında duygular pişirilip pazarlandı. Şakşakçılar taçlandı eleştirenler suçlandı.
Evet, bu ülkede en büyük kumpas Fenerbahçe'ye kuruldu. Aziz Yıldırım o kumpasa karşı yüreğini koydu ve dimdik durdu. Fenerbahçe taraftarı tarihin en anlamlı sivil toplum örgütü olduğunu gösterdi. Ne yazık ki Aziz Yıldırım'dan sonra o değerlere gerçek anlamda arka çıkılmadı. Ne adamlar şimdi kulüpte söz sahibi! "Bu kapıdan giremez" denilenlerin bile sosyal medyanın gazıyla takımın başına geçirildiğini gördük. Tribünden atlayan başkan fotoğrafını gördük, eline megafon alanı da gördük ama yanlışlarını sorgulayanı hiç göremedik.
Bu sezon Galatasaray'ın hakemlerle kazandığı maçlar var kimse inkar edemez. Ama Fenerbahçe'nin de var. O hakem kıyakları cömertçe kabul edildi. Ganimeti reddetmeyenlerin adalet çığlıkları inandırıcı değildir. Kadıköy'de Alanyaspor'u, Samsunspor'u yenemezsen, Trabzonspor'a yenilirsen, şampiyonluktaki rakibin Galatasaray karşısında korkakça mücadele edersen, sana raylar döşeyip şampiyon mu yapacaklar? Sezon başındaki kadro ve futbol anlayışının devre arasındaki transferlerle tersyüz edilmesinin Fenerbahçe'yi şampiyon yapmak istemeyen güçlerle ilgisi nedir? Taraftara oynamakla, sahada yürekli mücadele etmek arasındaki tercihler yanlışsa, dış güçler masalıyla iç güçler gerçeği arasındaki farkı görmek zor mu?
Fenerbahçe 19 Mayıs gecesi Galatasaray'la önemli bir maça çıkıyor. Her ne kadar iş bitti gibi görülse de futbolda bazen olmayacak şeyler de olabiliyor. Olur ya futbolcuların moralinin bozulmadığı bir mucize de gerçekleşebilir. Fenerbahçe alıngan kuşlar değil Kanarya kulübüdür. Onlara doğarken uçmak öğretilmiştir 'altın kafeste' sızlanmak değil.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.