Güzel insanlar
Hangi meslekte olursa olsun, oturulan koltuğun insanlara gösterdiği sadakati, insanlar da o koltuğa göstermek zorundadır.
Buna erdem deniyor, haysiyet deniyor, o yüzden hayat koltuklarla deniyor insanları.
Güzel insanlar; "futbol adına mücadele gençler için verilmedir" der, futbolun zorbaları "bunların modası geçti" diye karşılık verir.
Gençlerin direncini arttıracak ve futbola asalet katacak değerlerin güzel insanların verdiği emeklerle şekilleneceğini biliriz.
O yüzden bizler de "yeter artık futbolda yüzler de değişmeli sözler de" deriz.
H H H
Milli takımın Almanya'daki galibiyetinin ardından herkes 18 yaşındaki Kenan Yıldız'ı konuşuyor.
Gençleri oynatabilecek kadar cesur olmanın ayrıcalığı varsa, onların yeteneğini önceden keşfetmenin de gururu vardır.
O yüzden bu gençlerin aranıp bulunmasındaki sihirli adamları da konuşmak gerek.
Milli takımın altyapısında yıllardır görev yapan ve şu anda 19 yaş grubunun teknik direktörlüğünü sürdüren Soykan Başar, Kenan Yıldız'ın 12 yaşındaki beri hafiyesi.
14 yaşındayken, babası Engin Yıldız'la tanışan ve Alman Milli Takım forması giymesi için çaba gösterenlere karşı babasından söz alan Soykan Başar'ın bu yolculuktaki rolü yadsınamaz.
Sözünden dönmeyen böyle babalarla gurur duyalım. Soykan Başar gibi emekçi ve yaratıcı teknik adamlar futbolumuza yön verirken bizler böyle güzel insanlara el verelim.
H H H
Güzel insanlar kendini belli ediyor.
Kayserispor'un teknik direktörü Recep Uçar'ı geçen sezon Ümraniyespor'un başındayken de izlemiştik. Aynı zarafet aynı adamlık.
Ağzıyla kuş tutsa hak ettiği değerin verilmeyeceği bir ülkede teknik adamlık yaptığını biliyor ama yürüme şeklini de konuşma tarzını da değiştirmeyeceğini ben biliyorum.
Volkan Demirel'e bakıyorum. Dalların kuruduğu yerde umutları yeşerten adam. Saha kenarında maçı izlerken gösterdiği efendilik her dilde sanat yerine geçiyor.
Nuri Şahin'de eski zaman fotoğraflarının içinden çıkmış delikanlı duruş. Bilgisi ve becerisi de caba.
Popülerliğin değil, insani bir teknik direktörlüğün yolcusu olmak ona yetiyor.
Abdullah Avcı'yı anlatmama zaten gerek yok. Futboldaki umut köprüsü Önce kalbinin ve içindeki insanlığın kapısını açtı, sonra bilgi ve birikiminin.
Bugün Türk futbolunda öne çıkan teknik adamların gelişmesinde onun imzası var. Ama ondaki alçakgönüllü duruş herkeste yok.
H H H
Bir baba ile oğulun zaman tünelinin içindeki "ne var ne yok" konulu bir muhabbetiyle güzel insanlara ne çok özlem duyduğumuzu da aktaralım.
Oğul sorar; "sizde ne yoktu baba?" Baba olmayanları sıralamaya başlar.
'Bizde yalan yoktu ihtiras yoktu, kredi kartı, depresyon ilaçları, içine ne katıldığı belli olmayan hazır yemekler yoktu. Her şeyden önemlisi sizleri birbirine düşüren sosyal medya denen mezbahalar yoktu.' H H H
"Peki, sizde ne vardı baba?" 'Pencereden içeri giren sarmaşık gülleri, elle yazılmış mektupları koklamak vardı.
Mesleğinin gereklerini yerine getiremediği zaman istifa eden onurlu insanlar ve tribünlerde rakip takım taraftarlarıyla maçları birlikte izlemek vardı.' Baba çocuğuna sorar bu kez.
'Bizde olanları sizde olmayanlarla değiş tokuş yapmak ister miydin oğul?' "İstemez miyim" der oğul, gözleri dolu dolu. "Güzel insanların çoğaldığını ve bizlere yön verdiğini görmek istemez miyim."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.