Diyalog!

Hepimizin fazlasıyla yüklendiği hakemlerin de "savunulmaya" ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için böyle bir yazı yazdım. Çünkü hakemler kadar tehlikeli olan birileri varsa onlar da kulüplerdeki yöneticilerdir. Sistemden nemalanan ve koltuklarını güç olarak kullananlar! O koltuklara paranın oturttuğu adamlar!

Aşağıdaki diyaloglarda yöneticiler bir hakemle bir restoranda tesadüfen karşılaşmış olabilirler. Hakem tek başınadır yöneticiler kalabalık. Farklı kulüplerde birbirini yiyenlere bakmayın, onların masalarda yedikleri içtikleri ayrı gitmez! Farz edin ki ben de yan masadayım. Popüler bir yazar olamadığım için beni tanıma ihtimalleri yok. O yüzden rahatça konuşabilirler.

"Bizlere karşı neden bu kadar acımasızsınız?" diye sorar kendi halindeki hakem. Bir yönetici "bunları hak ediyorsunuz" der. Başka bir yönetici, "kendimizi korumak için sizden iyi kalkan olamadığı için" diye adilane bir cevap verir. Hakem gülümser. "Bizlerin de konuşma hakkı olabilseydi, önce ayaklarınızdaki kovboy çizmelerini çıkartırdık!" "Bu ne biçim cevap?" diye çıkışır bir yönetici. Hakemin kültürlüsü başkadır. "Kendinizi kasabanın şerifi zannetmeyin, adaletin çivisini bizler kadar sizler çıkardınız!"

Yöneticilerden biri alaycı bir tavır takınır. "Şimdi üzerinizi arasam sezon sonundaki puan cetvelinin krokisi çıkar. Kendinizi ne sanıyorsunuz?" Hakem bardağından bir yudum su alır. "Benim de susma sebeplerimi oluşturan meslektaşlarım var. Ne yazık ki onlar adına utanıyorum. Bazı teknik direktörlerin ağzının içine düştüler de aslında lağım çukuruna düştüler. Onların günahlarını hala ödüyoruz." Haklı çıktığını gören yönetici zafer işareti yapar. "Daha ne konuşuyorsunuz?"

Hakem gülümser. "Ben de sizin üzerinizi arasam kara para uzmanlarının adresleri çıkar. Belki silah çıkar. Sizlerin televizyonlarınız, taraftarlarınız ve sosyal medyanız var. Bizleri savunan insan o kadar az ki! Birbirinize yüklenirken kullandığınız dil silahtan beter." Açığı dışa vurulan yönetici heybetle ayağa kalkar. "Sizin savunulacak yanınız yok, ne konuşuyorsun lan sen?" Hakem kullanılan dile bakar ama üslubunu bozmadan gerçeklerin hakkını verir. "Evet, içimizde kötü niyetli olanlar çok. Gördüklerini inkar edenlerle görmediklerini imal edenler bizim mesleğimizi mahvetti!" "Ama" der "o hakemlerin yaptıkları sizlere kıyak hale dönüştüğü zaman neden sesinizi çıkarmadınız da sadece canınız yanınca haykırdınız?" Hakemde söylenecek söz çoktur. "Bizleri yerden yere vururken rakibinin bileğine zalimce basan, kasti dirsek atan kendi futbolcunuzu bir kez olsun ayıpladınız mı? Bizler kötüyüz de sizler melek misiniz?" Masada çatal bıçak sesi, yöneticilerde çıt yok.

Yürekli bir hakemin yöneticilere karşı takındığı tavrın öznesi de gecikmez. "Gücünüzü bizlerin üzerinde sınamakla kendinizi kınamak arasında bir şeyleriniz de olmalı. Mesele aynaların başı." "Yok devenin başı" der yöneticilerin biri. "Sen fazla ileri gittin hakem efendi!" Meselenin nereye gideceğini gören hakem hesabını öder ve çekip gider.
Yöneticiler de hesabı ister, garson "hesabınız ödendi efendim" diye karşılık verir. Bir yönetici çıkışır; "kim ödedi?" Garson fısıldar; "ismini açıklamak istemeyen gizli sponsorlarınızdan biri!"