Negatif enerji!
Deplasman rekoru falan kırıyor ama ligde galibiyet ritmini kaybeden Fenerbahçe gerçeğinin öznesi; iki maçta 5 kayıp puan. Adana Demirspor karşısında ilk yarıda maçı koparacak bir Fenerbahçe gerçeği mevcuttu. Bunda en önemli etkenin isabetsiz vuruşlar kadar Adana'daki zemin olduğunu düşünüyorum. Ama ikinci yarıdaki Fenerbahçe'nin yorgunluğunu maçın öznesi yaparsak, takımlarımızı Avrupa seviyesindeki takımlarla nasıl kıyaslayacağız? "En tehlikeli yorgunluğun beyindeki yorgunluk olduğu" gerçeğine mahsuben!
Gördüğümüz kadarıyla Fenerbahçe'de orta alandaki "atölye ruhu" kayboldu. Fred'in yokluğu önemli olabilir ama eksikleri doldurmanın yeri birbirine omuz vermekten geçmiyor mu? Bazı futbolcular kendine geç kaldığının farkında değil. Tadic bir maç öne çıksın da maçı döndürmek adına parmak kaldırdığını görelim. O sihirli Szymanski'ye ne oldu da sıradanlığa dönüştü? Dzeko'nun iyi niyetinden kimsenin şüphesi yok. Ama sahada dikkat sorunu varsa değişikliğin daha önce yapılması gerekirdi. Bir futbolcunun kaçırdığı pozisyon sonrasından İsmail Kartal'dan gördüğü tepkiyle, bu tepkiye sahadan alınırken beden diliyle karşılık vermesi düşünülmesi gereken konudur. Bu takım elbette yoluna girer ama "iyi giden bir otomobili kaldırıma çıkarmanın ne alemi vardı?" diye sormanın da zararı yoktur.
Hatayspor karşısında Münih'teki Aslan'ın yelesi vardı sadece. Sezon başından beri ligde sadece kazanmaya odaklanan ama oyun olarak ortaya bir şey koyamayan Galatasaray bu maçta çok şey kaybetti. Fenerbahçe'nin kaybettiği 2 puanı kazanç sayarak Hatay'daki yenilgiyi ince hesaplarla ödeştirmek sadece hesap hatasıdır! Icardi'nin yüzündeki acının ayaklarına bulaşmaması mümkün değilse, her futbolcu kenara alınır gerçeğinin uygulanması zorunludur. Fiziksel ve ruhen düşüşteki bir adamı "oyundan almaya kıyamayanlar" uzun yolculukta ağır bedeller ödeyebilir. Ayrıca görüyoruz ki Abdülkerim'i yerinden oynatmak bu takıma bir yarar getirmiyor. Bazı resimlere de iyi bakmak gerekiyor. Ziyech'in yüzünden düşen parçaları toplasalar "benim burada ne işim var" tercümesi çıkar. Birileri araştırsın niye acaba?
Kıt kanaat mücadele eden Hatayspor'un galibiyetinde Volkan Demirel'in başarısını alkışlamak gerek. Sonuç ne olursa olsun saha kenarında efendice duran birinin her zaman öne çıkarılması gerekir. Adamlık bu topraklarda çok bulduğumuz bir şey değil çünkü. Her hafta aynı manzaraları izliyoruz. Bütün günahları hakemlerin üzerine yüklemek gibi bir niyetimiz yok ama vicdani pozisyonlarda bile adaletli davranmayanları nasıl savunalım! Kimilerine ince saz kimilerine yargısız infaz ama insaf biraz! Rakibin yüzüne dirsek atıp kan revan içinde bırakan bir adamı kartsız bırakan hakemin savunulacak yanını gösterin. Balotelli'nin Fenerbahçeli Mert Müldür'ün ayağını kırmak için bastığı pozisyona kırmızı kart çıkarmayan Halil Umut Meler'i ülkenin en kaliteli hakemi ilan edelim öyle mi? Müzisyenlerin çıkardığı ut ve kanun sesine duyduğum saygı haksız düdüklere yoktur.
Keşke eski güzelliklere özlem duyulsa. Eski terbiyeye ve asalete yani. Her şeye rağmen "yarın güzel olacak" derken negatif enerjiyi toprağa gömmek, vicdanların ayaklandığı sistemin herkese eşit davrandığı bir ülke görmek istiyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.