Sadakat ve talih
Fenerbahçe kopya galibiyetlere devam ediyor. Maçları son dakikalarda koparmanın doğru bir yanı varsa o da takımın kendine inancı. Her şeyden önemlisi yenilgiye başkaldırı! İki maçtır sahada "donuk adamı" oynayan Pedro'nun attığı gollere bakınca tek filmle meşhur olan yıldızlar geldi aklıma. Kendi kendime "derbederliğin usta bir yanı da varmış" dedim. Başakşehir maçındaki gururun önemli paydası ona ait... Valencia'dan sonra! Samet'in sebep olduğu gole bakınca; "galibiyet paçayı kurtarmasına yetmez" dedim. Savunmanın belkemiği Szalai'ye bir not gönderdim; "ekürine fazla güvenme!"
Herkes aynı şeyi soruyor, Fenerbahçe böyle bir anlayışla nereye kadar gider? Diyorum ki; "nereye kadarsa oraya kadar!" Önemli olan zora düştüğün maçlardan kayıpsız çıkmaksa, "son dakikalarda hayat ikmali" yapmanın ne sakıncası olabilir? Rakipler karşı duruş projesi üretmiyorsa, rakiplerin inancı ve oksijen sermayesi yeterli değilse "son dakika manzaraları" kaçınılmaz. Ayrıca sadakat ile talih kardeştir. Başakşehir'in direkten dönen topunu maçın kırılma noktalarından biri sayanlara verilecek cevabım; gidilecek yere varmak için mücadeleyi bırakmayanların talih de yanındadır.
Galatasaray'ın Alanya'daki farklı galibiyetinin bir açıklaması varsa, içine kapandığı zamanlarda bile yelpaze gibi açılmasının sihridir. O sihrin odak noktaları iki bekin bindirmeleri ve orta alandaki Torreira'nın kesintisiz mücadelesiydi. Adekugbe ilk maçlarda "sıradan" bir görüntü çizdi ama Alanya'da sahanın en özel ismiydi. Torreira'nın verdiği mücadelenin tercümesi; "ciğerlerim giydiğim formanın aşkına amade!" İcardi'nin attığı gole gelince; büyük adamlar bir pozisyonda bile resital yazar!
Futbol sahalarında en temiz yüzlerinden biri Galatasaraylı Gomis. Yüreğiyle gülümsüyor, gözleriyle "önce insan sonra futbolcuyum" diyor. İçinde insan sevgisi biriktirmiş, kin değil. Ama futbol sahalarında katil bakışlı futbolcular var. Böylelerini "yakın çekim" gösteren kameralar Gomis'in yüzündeki pırlanta gibi ifadeye yönelsinler. Güzel insanları saklamayalım. Ekranlardaki yorumcular biraz da böyle meseleleri özne yapsınlar. Mesele gol atanı konuşmak değil; mesele melek ruhlu insanları öne çıkarmak. Çünkü futbolun Gomis gibilerine ihtiyacı var, katil bakışlı jilet kramponlu zalimlere değil. Kimleri kastettiğimi merak eden varsa maçları dikkatli izlesinler. "Renk körü" değillerse kimin ne mal olduklarını görebilirler. H H H
Bugün bayram. Hala Yeşilçam filmlerini andıran mahallelerimiz vardır bizim. Ne kadar çaresiz olsalar da bayram onlara sefa gelir hoş gelir. Hayat her birine gününü gösterse de öyle güzel gülerler ki gözlerinden yaş gelir. Bizim için bayram; kapıları ardına kadar açıp, kaybettiğimiz güzellikleri geri çağırmaktır. Bizler yüzlerinden nur akan, çocuklara gözü gibi bakan o güzel insanları hiçbir zaman unutmadık. O yüzden çocukluğumuzdan beri hem gözlerimizde hem yüreklerimizde birikir özlediklerimiz. En çok da bayramlarda!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.