Hayal arkadaşı
Hafta içinde bir akşam oturduğum mahallenin altındaki çardakta arkadaşım Taylan Şahin'le sohbetteydim.
Yağmur çiseliyordu da arada bir selamlaştığım bir baba, oğluyla birlikte çardağın altına geldi.
"Kimseye ayıp olmazsa bir sigara içebilir miyim?" dedi, "tabii ki" diye karşılık verdik.
Baba, sigaranın dumanı gelmesin diye bizden ve çocuğundan uzak tarafı seçti.
Sordum, çocuğun adı Mert 13 yaşında.
Baba da oğul da Fenerbahçeli.
H H H
Çardağın üzerinde yağmur damlaları birikiyordu da hafiften esen rüzgar çardağın altında yüzümüzde geziniyordu. Biz futbol muhabbetine koyulduk, o sırada bir yağmur kuşu geldi bizi dinlemeye koyuldu sanki.
Çocuk gizemli bir sarnıçtan kahramanını çıkardı. "Arda Güler benim hayal arkadaşım!" "Harikasın" diye karşılık verdim, "çok anlamlı bir arkadaş edinmişsin!" Bana yüzlerce şarkı yazdıran, beni bu meslekte hala ayakta tutan hayallerimdir.
Hayal satan bir dükkanım vardı eski okuyucularım bilir, sonrasında dükkanı kapattım. Hayallerin büyüsünde demlenen çocuklar her yıl biraz daha azalırken teknoloji karşısında yenik düştüm.
H H H
Babası dükkanımı hatırladı.
"Çocukları gökyüzüne götürdüğünüz bir hayal vardı, onu hiç unutmadım" dedi.
Çocukları mahalleden toplayıp gökyüzünde maç yapmaya götürmüştüm de maçın hakemi bir kaplumbağaydı. Kaplumbağanın sırtında mum vardı, gol olduğunda santraya koşuyordu. Gökyüzünde her şey ışık hızıyla olduğu için, kaplumbağanın santraya koşması yeryüzünde yıldız kayması görüntüsü oluşturuyordu.
Kayan yıldızlar da yeryüzündeki çocukların tuttuğu dileklerin gerçekleşmesi adınaydı.
H H H
Çocuklar masum duygularını bildiğim için, 13 yaşındaki Mert'e Arda Güler'le ilgili en özel hayalini sordum.
Arda'yla arasında yürüme mesafesi vardı sanki. "Şampiyonluk kupasını Arda Güler'in kaldırması ve adıma imzalanmış o posteri duvarıma asmak." Başka? "Okulda kantinde otururken yanıma gelip hatırımı sorması, bütün arkadaşlarımı hayrete düşürmek." H H H
Arda Güler onun sadece "hayal arkadaşı" değil, çocukluk kahramanıydı.
Arda Güler imzalı Fenerbahçe formasına duyduğu özlemi de gizlemedi.
"Peki" dedim, "Arda'nın Avrupa'da bir takımda futbol oynamasını ister misin?" "Hayır" dedi, "gönül verdiğim takıma bu kadar yakışan birinin bu kulüpte efsane olmasını isterim." Babası Lefter'i tanıtmıştı ona, Can Bartu'yu, Puşkaş Ergun'u, Mehmetçik Basri'yi.
Mert'e baktım da gözleri ışıl ışıldı.
Futbolun kara büyüsü büyükleri etkisi altına almışken, onun yüzündeki aydınlık görmek isteğim resimdi.
H H H
"Dilerim hayallerin gerçek olur" dedim ve fantastik bir gerçeği işaret ettim.
"Bak, yağmur kuşu hala bizi dinliyor.
Onlar uzakları yakınlaştırmakta ustadır.
Belki senden duyduklarını Arda Güler'in kulağına fısıldar. O da gelir seni bulur!" Çocuk heyecanla "gerçekten olur mu?" deyince, "Arda gibi çocuklar sadece futbolun sihirbazı değil iyilik perisidir. Senin gibi bir hayal arkadaşına da herkes ihtiyaç duyar." Ertesi günü sabah yürüyüşünde babayla karşılaştım da çocuk eve gidince Arda Güler'i ve yağmur kuşunu annesine anlata anlata bitirememiş.
Not: Dükkanımı kapattım ama hayal tamirciliğini hiç bırakmadım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.