Başlangıç!
Gerçeklere kestirme yoldan gitmek lazım. O yüzden lafı uzatmakla zaman kaybetmeye gerek yok. Fenerbahçe'nin Rize'de futbol oynamadan kazandığının altını çizerim. Ama Fenerbahçe'nin kazandığı penaltı için yangın çıkarmanın perdesini de aralarım. "Saldırı erken başladı!" Verilmeyen penaltı için parantez bile açmayanlar ikinci penaltı için ekranlarda altyazılı danışma hattı açtılar. "Fenerbahçe'nin kazandığı ikinci penaltı doğru mu?" Haksızlığa mümessil olmak için parmak kaldırmaya gerek yok, bir penaltıyla ortalığı ayağa kaldırmak yeterli. Bu demektir ki; "Fenerbahçe'ye saldırmak adına ne kadar proje varsa sezon başında yenilenir!" Birkaç gün önce yazmıştım, "ağalara uşaklık efendilere kalleşlik edenler de sezonu açtı" diye. Ve bu erken saldırı Fenerbahçe'nin lig yolculuğunda daha nelerle karşılaşacağının da anonsudur. O yüzden Erol Bulut'un gözünü ve gönlünü saha içindeki gerçeklere açması gerekiyor.
***
Rize karşısındaki Fenerbahçe'nin gol atma sevdasına saygı duyarız ama bu takım çok gol yer. Elbette gelenlerle takım değişecek ama elde kalanların çoğunun yedek olarak bile takımda yeri yok. Yetenekli Gustavo "sahte virtüözü" oynuyor, halı sahalardaki emekliler gibi hiç riske girmeden kaypak bir alış-verişte! Emre Belözoğlu'nun gözü bağlı halini Gustavo'ya tercih ederim. Thiam ve Frei'i toplayıp ikiyle çarpsalar asla Vedat Muriç etmez, o yüzden forvetteki açığın nasıl kapatılacağı soru işareti. Fenerbahçe'nin aşka gelmesi lazım ve takıma bir sistem lazım. "Bunun için zaman lazım" diyen varsa "sezonluk kurulan takımların acelesi vardır!" Takımdaki boş adamlarla yeterinden fazla zaman harcandı çünkü.
***
İlk haftanın futbol gerçeklerine gelince, en büyük şoku Trabzonspor yaşadı, hem de kötü oynayan bir Beşiktaş karşısında. Köprüler arasındaki bağlantıların koptuğu bir takımda Novak, Sosa ve her şeyden önemlisi Sörloth'un yokluğu fena halde hissedildi. Teknik direktör Eddie Newton "gelen penaltı ve kırmızı kart sonrasında oyundan düştük" diyeceğine, her türlü şartta ayakta durabilen takım yaratmakla yükümlü olduğunu öğrenmesi gerekiyor. Beşiktaş'a gelince; mutluluk için bir kapı aralansa ancak bu kadar olurdu!
***
Galatasaray pandemi dönemindeki takımın çok üzerindeydi. Transfer yapmamış olması Galatasaray'ın güçsüz olmasına gerekçe değildir. Falcao gerçek kimliğini bu sezon gösterecek diye düşünüyorum. Arda Turan'ın takıma katkısının birkaç hafta sonra net biçimde dışa vuracağına da şüphem yok.
***
Gördük ki; seyirci olmadan takımların futbolu sevdirmeleri zor! Çünkü tribündeki boşluğu dolduracak kalite sahanın içinde mevcut değil. Asıl mesele birkaç hafta sonra başlar, çünkü bu ülkede "emeğe hakkını vermeye gerek yok hikayesi" her zaman değer bulmuştur. Yol hikayelerinde de her zaman onurlu adamların emekleri talan olmuştur. Futbol; sezon başında hayal ettiklerini sezon sonunda gerçekleştireceklerini zannedenlere acı acı gülümsüyor ama parayı görünce ters takla atıyor. O yüzden bu ülkede hokkabazlar sihirbazlardan değerlidir!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.