04 Ekim 2011 | Salı

Yolculuk

İçimiz dışımız maç oldu da, hâlâ keyif yok.
Futbolun bu garip sezonunda ışık ararken yürüyüşe çıktım.
Aynı şebekeden karanlık adamlar çıktı karşıma. Her biri diğerinin kulu.
Gördüm ki...
Futbolun içi de dışı da, ahlaksızlık okulu.
* * *
Futbol zevkimize bir esrar perdesi çekilmiş sanki.
Bir yanda Play Off denen ganimet. Öte yanda futbolu ticarete yem eden zihniyet.
Baktım, adaletsizlik için yasalar çıkıyor.
Oysa şüphelerimiz hala ayakta. "Eğil ulan" dedim adaletsizliğe,"biraz da sen eğil." Gördüm ki, adaletin kendisinden başka kimsesi yok.
Gördüm ki, insan adaleti öğütüyor, adalet insanı değil.
* * *
Maçlara baktım da... Fenerbahçe taraftarı başka boyutta sanki.
Onlar kendilerine yapıldığına inandıkları yanlışlara ayaklanmış.
O yüzden saha içindeki yanlışların pek hükmü yok.
Ellerinde Aziz Yıldırım posterleri, dilleri tek yanlı suçlamalara kerpeten.
İstanbul Büyükşehir maçında elele nar çatlattılar.
Gecelerin aziz saatine hürmeten!
* * *
Galatasaray'a baktım.
Ankara'da kazanma yasalarını yürürlüğe koymuş bir takım izledim.
3 bininci golü atan futbolcuya müzede yer ayrılmıştı da, Ankaragücülü Rajnoch, tarihe geçmenin icabına baktı. Fatih Terim, Ankaragücü maçında siyahlar giyinmişti de...
Hala futboldaki en renkli adam.
Hala futboldaki en köklü çınar. "Kaç maçtır teskin edilmiş halini, sezon sonuna kadar görmek ümidiyle" dedim.
* * *
Arda Turan'ın gecikmiş suçlamalar koleksiyonundan bir demet sözcük bırakılmıştı yolun kenarına. "Bizlerin 50 bin dolar alacağımız ödenmezken, yabancı futbolcular satın alacak helikopter bakıyordu." Ülkedeki "yerli katliamına" seyirci kalanların, yabancı hayranlığının yüzüne bir bardak dolusu su fırlattım.
Bazen sudan sebeplerle bile neticeye gidilir diye.
* * *
Trabzonspor'a baktım.
Her şey Burak Yılmaz'ın üzerine yığılmış.
Sezon başından beri takımına paratonerlik yapan bir golcüyü ayakta alkışladım.
Böyle bir golcü karşısında, Eskişehirspor savunmasının da boynunun kıldan ince olmasını hiç yadırgamadım.
* * *
Baktım, iki maçın naklen yayını aynı saate gelmiş diye, yayıncılar isyan ediyor.
O kadar ahlaksızlık, o kadar soysuzluk olurken kabuğuna çekilenler, meselenin içine ticaret girdiği zaman ayağa kalkıyorsa. "Oturun oturduğunuz yerde" dedim.
* * *
Düdüklerle pozisyonlar yine fevri temastaydı. Kurallar hak getire.
Hakemlerin korkaklık ve adaletsizlik oranını ölçmek için bir alet aradım.
Gözlerimden başka bir şey bulamadım. "Cüneyt Çakır bu ülkenin en iyi hakemiyse. Vah benim hakemlerime ve ülkeme" dedim.
* * *
Yolun sonunda derin çukurlar açıyordu birileri.
Şikeyi yasallaştırmayı ve adaletin kelime anlamını gömüyorlardı üstelik.
Hepsi de aşama kaydeden istikrarlı puştlar.
İsimlerini her yere kaydettim.
Herkese gerekecek olan adaletin...
Kulüpler arasında önemseyen nefretin, bir gün onların başını yiyeceğine öyle emindim ki.
Yürüdüm gittim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor