Film içinde film
Hazırlıksız yakalanmanın sahneleri vardır.
Filmdeki baş oyuncu "Siz kaçın" der, "Ben onları oyalarım!" Filmin ilk sahnesinde Emre Belözoğlu'nun Kağan'a telefon açtığı söylenir.
Bütün sezon ağzından dökülenleri hakemlere toplatan Emre Belözoğlu, bu kez kocakarı ilacını ortaya atar. "Bunlar montaj!"
İkinci sahnede adaletsiz sirkte buluruz kendimizi.
Geçen sezon sonu Rüştü'yü yediği gollerden sorumlu tutanlar, bu kez aynayı kendilerine tutar da yüzleri görünmez.
Asıl ayıp ise medyadadır.
Yıllarca mesleği siyasete pazarlamaktan kurs görmüş olanlar, böyle bir haberi görmezlikten gelirse, ağzından kan gelir adaletin. Elleri kanlı, ikinci derece delikanlı medyaya yakışan sahnelerdir bunlar.
Üçüncü sahnede sabıkalı televizyonlar vardır.
Onlarda adaletsizlik doğa kanununa dönüşmüştür.
Onların Fenerbahçe'nin şampiyonluğunun getirisiyle, Trabzonspor'un şampiyonluğunun götürüsü arasındaki sıkışmış halleri ortadadır.
Dilleri kirlidir ya, temiz ellere çağrı bile yapamazlar.
Reklam arası… Çöpleri karıştıran bir çocuk "Buldum buldum" diye bağırır. Emenike'nin çamura batmış resmini gösterirken birden yayın kesilir. "Emenike'nin transferi, Emre Belözoğlu'nun telefon mesajından daha anlamlı bir delildir" diye haykırır sokaktaki insanlar.
Filmin kahramanı, çocuğun elinden aldığı Emenike fotoğrafına bakıp konuşur. "Daha önce pazarlık etme şansımız olmuş mudur?" İzleyicilerin hepsi güler. Sportmenliğin ve adaletin ağlanacak haline güler. Ve perde kapanır.
Bunlar film içinde filmdir.
Bunların adı; her şeye hazırlıklı yakalanmaktır. O yüzden biz kaçalım. Onlar bizi oyalasın. Adalet; asla yakalanmayacak olan bir firaridir.
Yani bu demektir ki… Boşuna kendinizi yormayın!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.