31 Mayıs 2011 | Salı

Soygun!

Barcelona-Manchester United finalini izledik. Bir kulüp kültürünün dışa vurumunu. Barcelona'da hangi futbolcu, attığı golden sonra formasının arkasını işaret etti?
Hiçbiri.
Hangisi öne çıkma sevdasına soyundu?
Hiçbiri.
Hepsi kaptan, hepsi işçi, hepsi santrfor.
Onlara "uzaylı" diyorlar ya...
Onların altyapıda da, üst yapıda da ait oldukları tek şey var. "Sevgi bağları..."

Bizim kompleksli futbolculara bakın.
İki maç top oynasalar, Messi'den daha havalı pozlar takınıyorlar.
Yılda 3 milyon euro para alıp,"neden sakatlandın?" sorgusunu bile karşı gösteriye dönüştürüyorlar?
Niye? Çünkü kendilerindeki cehaletin arkasında duran bir medya sistemi var.
Cehalet birbiriyle besleniyor. O yüzden ne futbol steril kalabiliyor, ne medya.

Türk futbolcusu"sorunsuz" olmakla "sorumsuz" olmak arasındaki tercihi yanlış yönde kullanmaktan sanıktır.
Bu çirkinliği disipline etmek görevini üstlenen yönetici de çok az.
Avrupa da bir kulüp, bünyesinde barındıracağı futbolcuyu seçerken, işe kişilik testinden başlar.
Bizim ülkemizde ahlaksızlık itibar görür.
Menajerle yöneticiler arasındaki ilişkiler transferi belirler.

Bazı menajerlerin, nelerle beslendiğini görüyorsunuz. Maç sonuçlarına pezevenklik yapanlar var.
İş bitirenler, futbolcu bağlayanlar.
O yüzden bilinendir kirlidir bu ülke.
Bilinmeyenden bin kere daha kirli.

Milli takıma seçilen futbolcuların hal ve gidişini kim sorguluyor? Hiç kimse.
Durum böyle olunca, seçenlerin ahlakını sorgulamak gerekiyor Ama herkes birbirini tamamlarken, böyle söylemlerin değeri bile olmuyor.

Gelelim diğer gerçeklere.
Bakın Barcelona'ya ve Manchester United'a... Hangisinde teknik direktör, takımın içindeki futbolcuya karşı sinsi planlar kuruyor?
Hangisinde kulüp başkanı, soyunma odasına giriyor da, falanca futbolcunun oynatılmasının talimatını veriyor?
Dünyanın hiçbir ülkesinde, başkanlık sistemi futbolun önüne geçemez.
Ülkemiz dışında.

Bizim ülkemizde olanlar, başka ülkelerde olmayanlardır zaten. Emre Belözoğlu'nun adının karıştığı mesaj meselesi var. Fenerbahçe şampiyon olamasaydı da... Trabzonsporlu bir futbolcu bu meseleye karışsaydı da… Siz o zaman görseydiniz bu medyayı… O zaman seyretseydiniz Aziz Yıldırım ve avukatlarını.
Kalleşliğin bütün hallerini sergileyen bir futbol medyasında, adaleti göremezsiniz.
Ama çirkin bir alışverişin tüm hallerini görebilirsiniz.

Transfer sezonu açıldı.
Sözcük anlamı ortada... Futbolcuyla parayı buluşturan gerçeğin adıdır transfer.
Forma aşkı veya adamlık sanatı değil.
Ligin namusuna soysuzluk yapan futbolcuya bile milyon eurolar ödeniyor.
Bunun adına da yönetici mahareti deniyor.

Topluma gelince... Taraftarların çoğu bu gerçeklerle barışık yaşıyor.
Onlar bu yanlışları koruyup kolladığı içindir ki, doğrular çıplak ve aciz kalıyor.

Hepsinin çocukları adalet ve zarafet soygunundan kalanlarla idare edecek.
Bu gurur da onların olsun.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
} SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor