Özel bir gece
Bugünkü derbiye garantili maç sonucuyla bakanlar.
Derbiye uymayan yorumlar yapıyor demektir.
Onlarınki derbinin ruhunu es geçmektir. Tarihi küstürmek.
Maçtan önce Fenerbahçe'yi yere göğe sığdıramayanlar. Galatasaray'ı yerin dibine sokanlar. "Basketbol potası" koymaktan bahsettikleri maçlardan bile, tam tersi sonuçların çıktığını unutmasınlar.
Ve yine unutulmasın ki... Çok zaman küçümsenmek merhem olur büyüklüğe. HHH Çünkü derbi inattır, derbi aşktır.
Ne puan cetvelini tanır, ne güç dengesini. O yüzden derbinin şamatası olmaz.
Evet şu sıralar "Galatasaray takım değil." Ama Galatasaray bir kulüp.
Sonuçları ayaklandıran da kulüp ruhudur.
Ve bu gece kulüp ruhu, takım ruhuna egemen olacaktır.
İçine doğru yanan dağların patlaması kaçınılmazdır.
Kimsenin kuşkusu olmasın. Fenerbahçe'nin cehennem ustalığı çoktur ama Telekom Arena'nın özel konumu mutlaka hesaba katılmalıdır. Dia, Niang, Yobo Türkiye'de ilk kez çok ateşli bir ortama çıkacaklar.
Seyircinin sonucu belirleme gücüne sahip olduğu, gerçek bir deplasmana.
Büyük adamlar, böyle gecelerde daha da büyürler. Fenerbahçe kazanırsa, sakın ola sonuç küçümsenmesin. "Takım bile değil" denen Galatasaray'ı yenmek, her zaman büyük bir sonuçtur.
Bu gece özel bir gece.
Ezeli rekabeti şartlar onaylamaz.
Bu kadar çok kazanmış bir Fenerbahçe'nin karşısında...
Bu kadar çok yenilmiş bir Galatasaray'ın olması, garantili tahminlere gerekçe sayılamaz.
Kaybedecek bir şeyi kalmayan rakip kadar tehlikeli bir gerçek yoktur. Tarihin sayfaları bunun örnekleriyle doludur.
Güçlere saygı duyulmazsa.
Ezeli rekabet adamı rezil eder.
O yüzden maçtan önceki peşin hükümleri de çoğu zaman reddeder.
* * *
Sizlerin tercihi
Burnumuzda tüter çocukluk yıllarımız.
Yollar çamur, insanlar değil.
Yerde bulduğumuz gazetelerin spor sayfalarını çömelerek okurduk.
Gazetecilik toplum ahlakının da aynası.
Spor yazarları ceket ilikletiyor.
Nereden bilelim, bir gün gazeteciliğin bu hallere düşeceğini.
Ruh satmanın kitabını yazanların bile gazeteci olarak anılacağını.
* * *
Burnumuzda tüter ceplerimize kum dolan sahil çocukluğu.
Para düzenin tanrısı değil, en büyük servetimiz deniz gibi sevgi.
Yürekler, mavi nurdan bir ırmak, gölgede bir salıncak.
Gazete sayfalarında katıksız adalet var.
Su götürmez bir güven.
Nereden bilelim, gazeteciliğin kulüplerde çeteler kuracağını ve saatlerini ahlaksızlığa kuracağını.
* * *
Gidenler geri gelmez.
Gelenleri de sizler çağırdınız.
Ekrandaki irin kokan ağızlara ve kulüplerin himayesindeki beylere kul olmak sizin tercihinizdi.
O yüzden, bırakın bu adalet ayaklarını
* * *
Cehaletin ta kendisi
İbrahim Üzülmez diyor ki. "Yöneticiler beni 2 ay idare etmediler!" 2 dakika iradesine hakim olmayan birinin idareden bahsetmesi, nasıl cehalet kokuyor.
* * *
Sevgili beyler!
Kalemlerinizi şerefe kaldıracaksınız.
Bazı başkanların adını duyunca yelkenleri indireceğinize.
Yedi düveli yenen devdir adalet.
Ceketinin cebini başkanlara açmak değil!
* * *
Hikmet Karaman
Bu ülke insanlara gerçek değerini vermediği içindir ki.
Futbola gönül verenler de, kimliklerinin dışına çıkıyor..
Hayallerinin takımlarında görev almak için, kellelerini koltuklarının altında taşıyor. Hikmet Karaman böyle biri. "Beşiktaş'ı şampiyon yapamazsam kendimi asarım" diyen bir teknik adamı, futbolun oyun olduğu gerçeğinden sapmış, ölümün ticaretine soyunmuş biri gibi yargılamak elbette mümkün.
Ama kendisi gibilerini görmeyenleri işaret etmesi bakımından, bu tepkiye masumiyet katmak daha doğru olur. Özellikle yabancı hayranlığının hüküm sürdüğü bir memlekette.
* * *
Schuster'in gidişi
Schuster'in gidişi, Beşiktaş'a egemen olan çete ruhunun yansımasıdır. Schuster'in gidişi, rakiplerini küçümseyerek ayakta kalacağını zanneden bir teknik adamın kendi yanlışlarına yenilmesidir.
Schuster'in gidişiyle, Quaresma ve Guti'nin de gitmesinden bahsediliyor. Guti topla varsa, topsuz oyunda yoksa. Quaresma kendini inkar edip tribünlere oynuyorsa...
Ve futbol adına kavgaya soyunmuyorsa... Schuster'den kalan izleri temizlemek, yeni bir teknik adamla sözleşme yapmaktan çok daha önemlidir.
Enkaz ortada çünkü.
Beşiktaş'a egemen olması gereken de Kartal ruhudur.
Çete ruhu değil.
Ve Beşiktaş'ta hiçbir zaman telafisi mümkün olmayan bir gerçek varsa.
Çete ruhuna sahip çıkmaktır.
* * *
Saygısızlık duruşu
Ülkemizdeki deprem için bütün dünya ayağa kalktı.
Aynı saygıyı Japonya'daki deprem için de gösterdi.
Maçlara kolu bantlı çıktı.
Ama Japonya'daki deprem için bizim ülkemiz bir dakikalık saygı duruşuna bile kalkışmadı.
Durum böyle olunca... Her ülkenin kendine yakışan bir Futbol Federasyonu vardır dersek. Kimse alınmasın.
İnsanlığın kayıplarına bir dakikalık saygı duruşunu çok görenler de, bizim gözümüzde saygıyı hak etmez.
Saygısızlık duruşunu hak eder.
Birkaç dakikalık hem de...
* * *
Haftalık
Beşiktaş, Mustafa Denizli'yi düşünmüş.
Düşünsenize.
Markus Merk de yorumlarıyla arkasında durur.
O yüzden Denizli bu saatten sonra pahalıya mal olur.
* * *
Arda Turan'ın bu hallere gelmesinin bir sebebi de, yalan transfer uzmanı menajeri Ahmet Bulut'tur.
* * *
Derbi maçının hakemi Fırat Aydınus'u sadece Sezen Aksu heyecanlandırırmış. Bazı pozisyonlarda şarkı dinlediğine artık eminim.
* * *
Galatasaray'ın yokluğu, Adnan Polat'ın varlığına armağan oldu.
Haksız bir bonkörlük!
* * *
Barcelonalı Abidal'ın karaciğerinde tümör tespit edildi.
Yürekli bir futbolcu, o tümörü de ayaklarının altına alır.
* * *
Seksi giysilerle ekranda kadınlığını kullanmak akıl yerine geçiyor olabilir ama. Bizde geçmez. Delik para kadar bile.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.