Hakan Kulaçoğlu

Hakan Kulaçoğlu

18 Nisan 2012 | Çarşamba

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte…

Sayın Başbakan'ın şike konusundaki "Kişilerle kurumlar ayrılsın" açıklamasından beri bir grup medyada hummalı bir faaliyet varmış. Sağda solda "Başbakan değil küme düşme, puan silme cezası verilmesini bile istemiyor. Kupa da yerinde kalacak.
Zaten bu federasyon ve kurullar bunun için kuruldu" şeklinde söylentiler yayarak temiz futbol sevdalılarının inancını kırmaya, moralini bozmaya çalışıyorlarmış.
Oysa Futbol Federasyonu'nu tam özerk hale getiren yasa bu Başbakan zamanında ve bizzat onun iradesiyle çıkarıldı. Şikeciliğe hapis cezası getiren yasa da. Şimdi aynı Başbakan, federasyonun disiplin soruşturmasına kendi taraftarı olduğu takımın lehine müdahale edecek öyle mi?
Diyorlar ki "6222 nolu yasanın değişmesi konusunda iradesini kullandı ya." Olabilir, cezanın ağırlığı başka şeydir, suçun cezasız bırakılması tamamen başka şeydir.
Bu ülkede geçen sezon birilerinin şikenin, teşvikin ağababasını yaptığı konusunda kamuoyunun zerre kadar kuşkusu yok. Bazı fanatikler dışında bunu iddia eden de yok. Üstüne üstlük ortada, aralarında çok üst düzey akademisyenler olan bağımsız hukukçuların suçu sabit gördüğü Etik Kurulu raporu var.

Tutarsızlıklara rağmen...
Evet, futbol kamuoyu bir kereye mahsus düşme olmaması konusunda önemli ölçüde empati yaptı. Bu işin puan silme ve kupanın gerçek sahibine teslimi ile çözülmesinin daha doğru olacağını düşündü. Üstelik bu empatiyi, bir gün "Bizi küme düşürün" diye rest çekip ertesi gün "58 değişmezse çok kötü olur" diyen bazı kulüp yöneticilerinin tutarsızlıklarına rağmen başardı. Ancak görünen o ki, bu anlayış, bu olgunluk, bu yapıcı yaklaşım aksine bazılarını pervasızlaştırdı, güneşin 3 Temmuz'dan bu yana iki yüz kereden fazla doğup batmasına rağmen cezası verilmeyen şike ve teşvik hepten cezasız kalsın, düzeyine kadar indirdi.
Şimdi de kulis yapıp, medyadaki destekçilerini kullanıp "Başbakan böyle istiyor" şeklinde propagandaya başlamışlar, diye duyuyoruz. Akılları sıra güçlü bir toplumsal lider olan Sayın Başbakan'ın ismini kullanarak temiz futbol sevdalılarını korkutacaklar, sindirecekler.
İşte tam bu noktada bir çift söz söylemek lazım. Ben Sayın Başbakan'ın UEFA kuralları gereği uygulanması mümkün olmayan "Kişilerle kurumlar ayrılsın" şeklindeki ifadesine rağmen "Kupa yine de yerinde kalsın, asıl hak edene teslim edilmesin" diyebileceğine ihtimal vermiyorum.
Hak, hukuk, adalet diyen bir idarecinin federasyona böyle bir telkinde bulunabileceğini düşünemeyiz.
Zaten Başbakan'ın "Trabzonspor'un kupası verilmesin" gibi bir sözü ya da iması da olmadı 9 ay boyunca.
Bu ülkede her türlü derin ilişki sorgulanırken futbolun eskisi gibi kalması Sayın Başbakan'ın 9 yıllık emeğine terstir bir kere.

Korku değil, insanlık onuru
Diyeceğim o ki, kimse, Başbakan figürünü kullanarak temiz futbol bekleyenleri korkutmaya çalışmasın.
Ayıptır. Allah kâinatı korku salıcılar cirit atsın diye, insanları da birbirlerinden korksunlar diye yaratmadı.
Üstelik tarih ve sosyoloji bilgisi der ki "Korkutmaya çalışanlar asıl korkanlardır."
Ayrıca...
Bizim çocuğumuza bırakacağımız miras korku değil insanlık onurudur.
Her makamın memlekete ve adalete hizmet için olduğunu biliriz; Sayın Başbakan'a değil, çok daha yüksek bir makama, doğrudan Hazreti Allah'a bağlılık bildiririz.
Bir cümle de temiz futbolsevere: "Yarın çocuklarınıza, torunlarınıza temiz futbol ve insanlık onuru adına anlatacağınız bir hikâyeniz olmasını istiyorsanız gün bugündür. Gün adil ve dürüst insanlar için cesur olma günüdür. Bu ülkenin Başbakanı bir şiir okuduğu için hapis yatmış ama sonra halkın teveccühüne mazhar olmuş bir kişidir. Gelin sizin de bir şiiriniz olsun.
Temiz futbol topumuzun bu tümsekte kalmasına izin vermeyiniz.
Sonunda temiz futbol kazanır ya da kazanmaz; ama siz görevinizi yapmış olursunuz. Yoksa futbolumuz bir gün nasıl olsa temizlenecek. Konu, bu ülkeye o günü yaşatanların kimler olacağıdır.
Ne güzel demiş üstad bu günlere pek uyan şiirinde: "…Sevinin, başlar yüksekte / Ölsek de sevinin geri dönsek de / Sanma bu tekerlek kalır tümsekte / Yarın elbet bizim, elbet bizimdir / Gün doğmuş gün batmış / Ebed bizimdir…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor