Kârhanede Romantizm
Üstat Tanıl Bora "Futbol federasyonundan beklenen, Türkiye'deki mevcut futbol rejimi aynen edecek mi, bunun kararını vermesiydi." dediği yazısını "11 yıldır bu sütunlarda yazdığım haftalık lig değerlendirmelerini artık sürdürmeyeceğimi borsaya bildiririm... Futbol hevesi benim için, lige verilmiş uzun bir aradadır artık" şeklinde bitiriyordu.
Tertemiz bir futbolsever, bir Gençlerbirliği taraftarı olan Bora'nın, "Hepimiz aynıyız" gibi tuhaf bir kulüpler birliği açıklaması yapan Cavcav'a taban tabana zıt bu asil yaklaşımına şapka çıkarmamak elde değil.
Bundan sonra Tanıl Bora denince yine Gençlerbirliği, ama İlhan Cavcav denince Kulüpler Birliği gelecek herhalde akıllara.
Erman Toroğlu "Temizlenene kadar maçlara gitmeyeceğim" diyor. Bu köşenin yazarı da, hakkaniyetli bir düzen kuruluncaya kadar TFF'nin organize ettiği hiçbir müsabakayı yazmayacak, televizyondan bile izlemeyecek.
Öve öve bitiremedikleri Süper Lig'leri de, "4 büyük kulüp ihya olacak" diye parlatıp pazarlamaya çalıştıkları play-off'ları da kendilerinin olsun.
Delikanlı futbol ümidi
Yahu kardeşim, sanki biz futbolu daha çok parayla oynansın diye sevdik çocuk yaşımızda. Onun için oynadık, izledik, yazdık. Sanki her takım daha çok para kazanmak için uğraşıyor bu ligde.
Evet, çocuk yaşta sevdik futbolu ama artık çocuk değiliz. Kimi kandırmaya çalışıyorsunuz? Süper Lig'de şaibe yoksa, şike yapılmıyorsa, neden uğraşıyor ki hazretler play-off ihdas etmek için? Dünyanın hangi uygar, saygın ülkesinin en üst düzey liginde var o play-off'unuz?
İngiltere'de mi, Almanya'da mı, Fransa'da mı, İtalya'da mı, İspanya'da mı? Onların aklı yok mu? Bakın, değil play-off, dünyanın en eksantrik sistemini getirseniz artık sizin liginiz yok bizim için.
Sizin gibiler ve şikeciler için taşıdığımız hisler öyle olumsuzdu ki, çocuklarımız o duyguları tatmadan büyüsün diye bu ligi izletmedik bile onlara, bazılarımız.
Çocuklarımız için yeni ve temiz bir lig, tertemiz, delikanlı gibi futbol ümidimizi kararttınız siz geçen pazartesi.
Elleri daha güçlendi
Bu ülkenin futbolu, bazılarının güç ve paraya tapma huyu nedeniyle koca bir karhaneydi, öyle de kalacak gibi görünüyor. Tanıl Bora, üçüncü futbol kitabım için düşündüğüm ismi transfer etmişti bir öğle yemeği karşılığında kendi kitabına: Kârhanede Romantizm... Kendi safiyane futbol aşkımızı yine kendimizin tiye aldığı bir ifadeydi o. Kârhanede sevgi, aşk olur muydu, ey biz safçanalar!
Orası işyeriydi; biri işini yapacak, diğeri işini görecek, herkes keyfine bakacaktı.
İlginçtir, bu soruşturma başladığında, biz futbolumuz temizlenecek, diye sevinirken, bazıları "Bu Aziz Yıldırım'a karşı yapılmış bir operasyondur", "Bazı ihaleler nedeniyle hesaplaşmadır" gibi teoriler atmıştı ortaya.
TFF'nin aldığı karardan sonra ellerinin daha güçlendiğini düşünüp "Delil denen telefon kayıtları da montajdır" dediler.
Hatta karşı cephedeki Toroğlu'nun temizlik ümitlerini "Mahkemede de aklanırlar" yazacak kadar kırabildiler.
Aydınlar'ın geldiği yer
Amaaa... Gel de şimdi o cepheye "Haksızsınız" de. Soruşturmanın başında "Durum vahim" diyen TFF başkanının geldiği yere bakın. Elindeki yasal yetkiyi kullanmayıp yasalara ve insan haklarına en saygılı vatandaş pozlarında yaptığı açıklamalara bakın. Olayı sadece Aziz Yıldırım'ın tasfiyesine bağlamak isteyenlerin değirmenine su taşımıyor mu bu gelişmeler?
Ben o noktada değilim. Kendimizi yeni bir "Karhanede Romantizm" hadisesinin içinde bulma endişesini de pek taşıyorum, şikecilerin er ya da geç cezalandırılacağına inanıyorum.
Ancak bir açık kapı bırakıp "Yine saflığımıza yanar mıyız acaba" diye şüpheleniyorum ve Şenol Güneş'in "Şüphe duyuyorum" açıklamasını izliyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.