Yağmurlarda...
Bir maç düşünün ki ilk yarım saat boyunca top gidip gelmiş. Arada ne olduğu belli olmayan 'top gezginliği'. Bıktırıcı alan kayıpları ve fiziki çarpışmalar... Bir takımı, takım yapan özellikleri oyuncuları taşıyormuş gerçekten. Arda'sız, Kewell'sız, Baros'suz... Ne bileyim tat alamıyorum ben. Maç boyunca gerçekten şu hissi taşıdım ben. Bu maç kazasız belasız bitsin ve çayrek finale yürüyelim. Şut atmanın bile akla gelmeyecek kadar uzak olduğu bir 'taktik yayılma' içindeydi Galatasaray. Neredeyse 50'lerde tehlike yaratacaktı ama Nonda ofsayttaydı. Serkan ve Ayhan'ın kenar çabaları da sonuç getirmeyince neredeyse yarısından çoğu defans oyuncularından kurulu Galatasaray gol bulamadı çeyrek final öncesi son maçta.
İyi futbol istiyorum
Ankaragücü topla oynamada daha mahir göründü ama onlara şunu sormak isterim; bu kadar top gezdirmenin yararı ne? Belki bunu 'yeni teknik adamlarına' sormalıyım. Ama hep derim; neden medet umuyorsanız biraz osunuz işte. Yeni kaleci yeni defans ve alışkın olduğumuz orta sahası ve artık yayvanlığına getiren Nonda ileri tekliğiyle oynadı sarı-kırmızılılar. Durumu kurtarmak ya da 'kazasız belasız' maç atlatmak düşüncesini eleştiriyorum ve iyi futbol istiyorum. Yağmurlarda-çamurlarda, evet. O nedenle bu yayvan ve genişledikçe insanı bıktıran futbol maçın sonunda Galatasaray için sadece çeyrek finali işaretliyordu, buz kestiğimiz gecede.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.