Karlar düşer
İlk yarım saat biterken on kişi kalan Gaziantep karşısında o saate kadar şöyle oynuyordu Galatasaray: Defans kontrollü çıkartıyor topu, Elano ya da Hakan Caner'i görüyor, bu üçlünün ilerideki adamı Arda topu Caner'den alıyor ve Antep ceza alanının sağ tarafından akıyor. Yapılacak son hareket de şu olacak: Nonda'nın, Barış'ın veya başka bir arkadaşının penaltı ya da aut çizgisi üzerinde bitmesi, ayak içiyle yapacağı düzgün bir vuruşla gol atması... Antrenman gözümün önüne geliyor, basit ama önemli oynamak istiyor Galatasaray. Bunda kısmen de başarılı oldu. İlk on geçilirken Arda, Anteplilerin sağ tarafından aut çizgisine kadar aktı fakat iyi kesemedi topu. Bu arada soğuk iliklerimizi yokluyordu ve tribünler hiç susmuyordu. 34. dakikada rakip eksilince aynı oyun sistemini daha bir rahat uygulamaya koyuldu sarı-kırmızılılar.
Sarp'tan şık dokunuş
Fakat şut yok. O zeminde uzun erimli şutların ne kadar 'tehlikeli olabileceğini!' biliyoruz. Bunu Rijkaard ve futbolcuların da bilmesini istiyoruz ama Elano'nun dışında bir tek şut girişiminde bulunan yok. Bir pozisyonda Caner'i 'sıkı bir tekmeyle' yıkıyorlar ikinci yarının hemen başında ceza sahası içinde ama Nonda bu 'biçme'den kazanılan penaltıyı kalecinin ayaklarına vurduruyor. Antepliler sağlam adamlardan kurmuşlar ekibi. El ayak buz kesmiş ama iyi savaşıyorlar... Eksik kaldıktan sonra iki kere daha fazla oynuyorlar. Alan savunması üzerine kuruyorlar 'müdafalarını'. Galatasaray bu oyun sisteminde devam ederse bir 'ayak içi' dokunuşla gol bulursa maçı kopartacak. Tam bunları düşünürken Arda'nın 'yan orta-incesine' arka direkte Sarp dokunuyor, hem de tam tariflediğimiz ve düşündüğümüz biçimde.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.