Taraftar travmayı atlattı
Fenerbahçe'de herkes birbirine soruyor; "Hiç daha önce böyle rahat bir sezon geçirdik mi?" diye… Çünkü her kupayı alışlarında, her maça çıkışları bıçak sırtıydı.
Kazanmaktan başka çareleri olmadan oynuyorlardı.
Takım da kendi arasında yapmış bu anketi. Sadece Emre Belözoğlu, "Galiba 99'da Galatasaray'daydı" demiş... O da hatırlamıyor, ne zaman kafasının rahat ettiğini.
Herkesin saygısı var
Nedenleri ne olursa olsun, böylesine gösterişli bir puan farkı küçümsenemez.
Çünkü Fenerbahçe sadece Karabük'te rakibine bıraktı kontrolü. Diğer tüm maçlarında ip elindeydi, sonuna kadar mücadele etti, herkesin saygısını kazandı.
Ve Ersun Yanal'ın daha birinci haftada söylediği gibi şampiyonluğa yürüyor, hatta maç sayıyor.
Hocalarını hatırladılar
Bu durum Fenerbahçe taraftarı tarafından da henüz anlaşılamadı.
Son maçlarda şampiyonluk kazanan, kaybeden bir takımın sevdalısı olarak ancak 27. haftada teknik direktörlerini hatırlayabildiler.
Bursaspor karşısında skor 3-0'a gelince, Ersun Yanal'a tezahürat başladı, hem de tüm stattan. Birden bire ruh halleri değişti, "korkacak bir şey yok" dediler. Kutlamaya başladılar, travmadan kurtuldular.
Yanal ve talebeleri, Fenerbahçeliler'in "ruh hasarlarını" tamir etti. 27 hafta sürdü ama bitti.
SALiH, ALEX OLUR MU?
Genç bir futbolcu için, büyük beklentiler taşımak, hatta bunu dillendirmek Türkiye'de çok doğru değil. Bu vizyonu hazmedip, dik kalabilen sayısı çok az çünkü. Ama Bursaspor karşısında ilk on bir oynayıp, resitale yakınlaşan bir klasla oynadı Salih Uçan… Ayağına top gelmeden, pas kararını veriyor.
Pas şiddeti ve kalitesinde takımın çok önünde.
Etrafını iyi süzüyor ve doğru yere yönlendiriyor topu. Bir hamle sonrası gol pozisyonuna dönüyor çünkü. Temposu henüz düşük. Maç eksiğinden olabilir. Henüz takım onu keşfedemedi, bu yüzden topu istediği anlarda, bazen tercih edilmedi.
Ama devamlılık Salih Uçan'ı Fenerbahçe'nin yeni Alex'i haline getirir. Hem de koşan, mücadele eden, takım disiplinine uyabilen bir Alex…
DERBİ-SEÇİM-ESPRİ
Fenerbahçe tribünleri "İmparator Fatih Terim" tezahüratı ile sataşıyor Galatasaray'a… Ama sosyal medyadan, seçim gündemiyle nefis bir twit geldi.
Sahibi Lube Ayar; "Galatasaray'ın kazandığı iller; İstanbul ve Kayseri" diye yazmış… Taraftar rekabetindeki incelik ve doğru sataşmanın örneği…
MANCiNi-DROGBA
Aykut Kocaman, lügatımıza bir anlayış soktu: Teknik Direktör Takımı… Kocaman, kendi prensiplerini, anlayışını, bunu yapan oyuncularla sahaya yansıtmak istedi. Önce tüm Brezilyalılar ters düştü, Alex ile nokta koyuldu.
Takımın tek vücut haline gelmesi, herkesin bir parçayı oluşturması ile mümkündü.
Mancini de kendi takımını kurmak istiyor.
Oyuncu yapısından doğan aksaklıkları gidermek adına, devamlı sistem ile oynuyor.
Geldiğinde de aynısını söylemişti, uygulamalarında da benzerini yaptı; kolay gol yenmesine çare bulmaya çalıştı.
Ama bu anlayışın içinde, topun arkasına geçmeyen oyuncuları ile problemi var.
Karabük'te Drogba'yı oyundan almasını, bir çok kişi "teknik" olarak yorumladı ve eleştirdi. Böyle bir kararın "teknik" değil, "idari" olabileceğini akıllarına getirmediler.
İşler sora girdiğinde, mücadelesinden "taviz" verdiğiniz oyuncularınız, lider hale gelmesi gerekir. Drogba oyundan çıkana kadar bunu yapmadı. Sneijder yapmaya çalışıyor. Burak Yılmaz beceremiyor. Mancini geriye getiremedikleri, skora da katkıda bulunmadıklarında bir karar vermek zorunda. Eğer bu Drogba'yı bu halde oynatmaya devam ederse, takımın geri kalanından bir şey isteme hakkını kaybedeceğini biliyor.
Kaybedilen puanlar elbette bir fatura çıkartır.
Ama Kayseri ve Konya maçlarında iki direkten dönen top gol olsa, bütün fikirler değişecekti. Tabela üstünden konuştuğumuz sürece, ne teknik adamları, ne yapmaya çalıştıklarını anlarız, ne de doğru bir eleştiri üretebiliriz.
Not: Eğer durum böyleyse, bunu açıklamayan, insanları bilgilendirmeyen ve eleştiri zemini oluşturmayan da hatalıdır.
DERBİNİN ÖNEMİ
Belki lig periyodu için maçın sonucu çok önemli değil.
Düşünsenize Galatasaray 13 puanlık farkı, 10'a indirmek için çıkıyor sahaya.
Ama iki büyük takımın mücadelesi her zaman saygıyı hak eder, iddiasını korur.
Her şeyin ötesinde geçen seneki maç öncesinde "Ligin şampiyonu belli, sıra ağabeyini öğrenmeye geldi" diye yazdım.
Birinci ile ikincinin maçında böyle bir unvan yaratıldı artık.
Başkanının arabasına yüklenecek kadar sabır sınırında olan Galatasaray taraftarının, bu sezon tek beklentisi bu maç artık. O yüzden sadece maça çıkılmayacak, koca bir yılın hesabı görülecek, hayal kırıklıkları tamir edilmeye çalışılacak.
Ve ligin "ağabeyi" belli olacak.
HESAP ŞAŞTI
Sezonun ilk yarısı bittiğinde, Galatasaray derbisine en az 15 puan farklı gitmek vardı akıllarda.
Burada kazanarak, şampiyonluğu kutlamak istiyordu Fenerbahçeliler… Hesap iki puan şaştı. Belki kaybedilmesi çok zor bir süreçteler ama, Arena'dan kazanarak dönerlerse, bu kez Kadıköy'de sezonun finalini yapacaklar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.