Gürcan Bilgiç

Gürcan Bilgiç

14 Ağustos 2010 | Cumartesi

Akıl oyunları

Spor Toto Süper Lig başlıyor. Adı gibi, formatın da değiştiği, yeni bir sahne var önümüzde...
14 kulüp teknik adamlarını korudu. Yeniler ise bize göre eskiler. Bilmediğimiz yok aralarında. Demodeler var yine görevde. Oyunu oynamak değil de bozmak üstüne yapılandıran. Ama çoğunluk 'fark' yaratacaklarda.

Önümüze gelecek olan 'Akıl oyunları'... Sonuna kadar mücadele edecek, sahanın her yerine koşacak ve vazgeçmeyecek on birler olmasını bekliyoruz. Şenol Güneş, Aykut Kocaman, Rijkaard ve elbette Ertuğrul Sağlam. Tribünleri ikna edecek tempoları savunan, bunu oyuncularına öğütleyen liderler. Schuster de ilk maçında altı ofansif oyuncu oynattı diye eleştiri aldı. O da güzelliklerin peşinde... Ümit Özat gibi genç ve futbolu bilen, gelecek yılların efsanesi olmaya aday bir teknik adam, iyi bir kadro yakaladı. Bülent Uygun, yeni Bucaspor'u yeniden inşa etti. Aylardır yabancı ligleri araştırıyor, isimsiz yetenekleri notlarına yazıyordu. Şimdi güvendiği eskiler ile tanınmayan yenileri bir araya getirdi. Tolunay Kafkas, Gaziantepspor ile iddialı bir kadro yakaladı. Rıza Çalımbay, Eskişehirspor'un eksiklerini önemli oyuncularla tamamladı.

Hepsi yeni kuşağın sarmaladığı, futbolun gerçeklerini iyi yaşamış profesyoneller.
Akıl oyunları, eskiden zor olanları, şimdi daha da zor şekillere sokarak önümüze getiriyor. Keyifli bir lig bizi bekliyor.

* * *

ŞANSAL AĞABEY
Şansal Büyüka, Lig TV'deki yöneticilik görevini bıraktı. Sadece Maraton ile ilgilenecek, aktif olarak koşuşturmanın içinde yer almayacak. Zorlu bir ameliyat geçirdi. Zamanı artık kendisine ve ailesine ait. Kendisi bizim efsanemizdir. Benim meslek hayatımın en önemli figürüdür. Bir çoğumuzda hakkı var. Ayrılış kararı medyada bir eksen kaymasına yol açacaktır. Çünkü Şansal ağabey durduğu yerden, bir çok dengeyi gözeterek, küçükleri büyüklere ezdirtmiyordu. Digitürk'ün yeni politikaları içinde, yeni genel müdür Kadir Kardaş'ı zor günler bekliyor.

* * *

YASAKLANAN HABERCİLİK
Lig TV'nin Spor Toto Süper Lig için ödediği muazzam para, futbol pazarını korumak adına, tekelleşmeye başka bir boyut getirdi. Yayıncı kuruluş yaptığı maddi fedakarlığın karşılığında, haklı olarak, "ilk" kalmak istiyor. Maçların tüm detaylarını elinde tutarak, başka kanallarla paylaşmak istememesi de çok doğal. Futbol seyircisinin kendi ekranlarında tutarak, yatırımından para kazanmak, en azından zarar etmemek isteyecektir. Bu bağlamda maçtan sonra haberciler ile takımların yüz yüze kaldıkları 'mix zone'u, Futbol Federasyonu ile ortak bir karara vararak kaldırttılar. Yani, maç sonrasında kulüp doktoru, yöneticisi, futbolcusu veya yedek oyuncusu ile kimse görüşemeyecek. Basın toplantısına gelenlerle her şey sınırlanacak. FIFA ve UEFA organizasyonlarında mix zone'da çekim yapmak yasaktır. Fotoğraf da çekemezsiniz. Ama istediğiniz kişiye soru sorar, cevap verirse, haberleştirebilirsiniz. Federasyon, yayıncı kuruluşun isteği üzerine, bu imkanı gazetecilerin elinden aldı. Lig TV elbette ödediği paranın karşılığını almak isteyecektir. Ama haberin önüne geçmeye çalışmak doğru bir tavır değil. Bugün yayın çekleri ile mutlu olan kulüpler, öbür gün canları yandığında yine medyada kendilerine yer arayacaklar. Haklarını savunacakları platform, futbolcularını görüştürmedikleri gazeteler olacak. Bu uygulama iki tarafı da memnun edecek şekilde yeniden düzenlenebilir.

* * *
'BEN APTAL MIYIM?'
Aykut Kocaman, Saracoğlu'nda ikinci 45'e Alex'i çıkarmayarak, kendisinden öncekilere ait olamayan bir cesaretle karar verdi. Fenerbahçe'deki yeniden yapılanmada takımı oyunculara endeksli olmaktan çıkararak, bir bütün içinde değerlendirilmesini sağlamak ilk hedef. Burada teşhis önceliği Alex'e nasip oldu. Bundan sonra takımdaki diğer 10 kişi kendileri hakkındaki kararın da kenardakinin dudakları arasında olduğunu çok iyi anladı. Kocaman, Alex ile bir kriz yaşamak istemiyor. "İşime yarayacak oyuncuyu, oynatmayacak kadar aptal olabilir miyim?" diyerek de ön yargısızlığını vurguluyor. Burada altı çizilen hassasiyet; takım ritmi. Eğer bu ritmi kim kendine uydurmak isterse, yeri saha değil, kulübe veya tribün olur. Böylesine radikal mesajların verildiği, söylenenler ile yapılanların benzeştiği bir süreç, çok sancılı geçer. Kaderi sahadaki oyuncuların performansına bağlı olan bir teknik direktörün, "Hiç birimiz değerli değiliz. Değerli olan kulüptür" ahkamını kesmesi ve tavizsiz kalmasının sonucunu hep birlikte göreceğiz. Belki de iki ay sonra yaşanacaklar, bir anda öne alındı. Bu krizi iyi yönetirse, Aykut hoca hedefine çok çabuk varır.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor