Mazereti kalmadı
Ligdeki durumuna bakıldığında, iddiası yok denecek kadar az olan başka bir takım var mıdır ki? Böyle bir mabedi, hem de neredeyse tamamına yakınını dolduracak.
Bu sarı-kırmızı renklere olan tutkudan başka bir şey değildir.
Maça kötü başlama alışkanlığı ilk dakikalarda yine kendini gösterdi. Sivasspor etkili başlayan taraftı. İlk 15 dakikadan sonra kontrolü ele alan Galatasaray çok net olmasa da iki üç pozisyona girdi. Genelde bütün toplar Culio'da toplanıyordu. Ofansif anlamda bir şeyler yapmaya çalışan oyuncular Yekta, Emre ve Culio idi. Yeni transferlerden Yekta ve Culio sanki kırk yıllık Galatasaraylı gibi oynadılar. Takımın eksik yerlerine iyi oturmuşlar diyebiliriz.
Maçın ilk yarısında defansın önündeki Ayhan ve Barış aldıkları pasları oyuna sokmakta ve arkadaşlarına vermekte geç kalınca, takım ileride pozisyon kıtlığı yaşadı. Çünkü Sivas defansı çok çabuk yerini alıyordu. Kazım da kenarlara çok gelince takım hücumda çoğalamadı. Sabri sağ kanadı iyi kullandı. Ama diğer taraftaki Hakan için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ayrıca futbolcuların çoğunda Arena'daki bu ilk ciddi maçta açılış golünü atma hevesi de, yakaladıkları fırsatlarda bencil davranmalarına sebep oldu.
Mekanı harcamamalı
İkinci yarı ise tempolu ve zevkli başladı. Bunda Hagi ve Rıza Çalımbay'ın hücuma yönelik değişikliklerinin etkisi vardı. Stancu atletik yapısıyla dikkat çekti. Adaptasyon dönemini atlatıp, biraz daha güçlendiğinde forvetin verimliliğini artırır.
Ve dakika 70, gol Servet. Herhalde bu gol onun futbol hayatındaki en önemli serveti olarak tarihe adını yazdıracaktır. İkinci golü bulmakta zorlanan Galatasaray, kalesinde gerçekten şanslı bir günündeydi. Her zaman şans yanında olmayabilir. Oyuncular pozisyonları harcarken bu kadar cömert olmamalılar.
Yeni transferler için "tam isabet" denilebilir.
En azından artık elinde geniş bir kadro olan Hagi, mazaretsiz bir şekilde hazırlanarak, matematiksel umudu devam ettirip, taraftara güzel futbol izlettirmeli. Mekanı harcamamalı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.