Sorun kulübede
Taraftar güce güç katmaya, formada ter olmaya gelmiş. Gelmiş ama, yedek kulübesinde malzemeci Süreyya ve Ünal, fizyoterapist Ilie, tercüman Tuğkan ve diğerleri yeri kapmış. Koskoca Beşiktaş, dün gece maça çıkarken ancak saha kenarına koyabileceği dört oyuncu bulabilmiş. Beşiktaş, ülkenin en geniş kadrosuna sahipmiş. Sahipmiş ama, sakatlıklardan dolayı istenilen takımı kuramıyormuş.
İşte böyle kötü bir durumda başlanan maçta, sahada yer alanların kendisini göstermesi gerekiyordu. Belki zaman zaman ellerinden gelenin fazlasını yapsalar da, kaçınılmaz sonun ne olacağını onlar da biliyordu.
Rakip ise, Beşiktaş'ın bu zaafını iyi değerlendirdi ve ilk devrede bulduğu golle üstünlüğü yakaladı. Hatta sayılmayan golleri verilse, ortalık tümden toz duman olacaktı. Allah'tan devrenin son anlarında Maicon oyun dışı kaldı da, ikinci devre bütün hatlarıyla saldıran bir Beşiktaş izledik.
Futbolculara laf etmem
Ancak izlemek yetmedi. Sonucu değiştirmek için yapılan hamleler arka arkaya gelirken, bu sefer de ikinci golü kalemizde gördük.
Tabii bu arada sağlı sollu ceza sahasına yollanan topların hepsi rakip savunma oyuncuları tarafından birer birer uzaklaştırıldı.
Eğer, bu işi kanattan çözemiyorsan, ortadan gideceksin. Ama o da denenmedi ya da panik haliyle denenemedi. İşin özeti şudur ki; eksikler senin başının belası. Buna rağmen bir 11 kurup sahaya çıkıyorsun. Üstelik rakip devre bitmeden eksik kalıyor. Yani maçı çevirmen an meselesi. Ama beceremiyorsun. Futbolculara tek laf etmem. Sorun kulübedeki beyefendide. Bir de onun çok güvendiği kalecide. Üzüldüğüm durum Beşiktaş'ın yenilmesi değil. Yenersin, yenilirsin.
Ama tribündeki inanmış insanlara yazık.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.