Şampiyon gibi başlamalı
Galatasaray son iki sezonun Süper Lig şampiyonu apoletiyle Şampiyonlar Ligi arenasında sahneye çıkıyor. Geçen sezon sonuç anlamında tatmin edici olmasa da, B.Münih ve M.United maçlarında ortaya konan pozitif futbol herkesin hafızasında. İsviçre Ligi şampiyonu ve İsviçre Kupası'nın sahibi Young Boys ciddiye alınması gerekmekle birlikte kesinlikle elenmeyecek rakip değil. Klasikleşen "köy takımı" yakıştırmasına ya da "Galatasaray'ın üçte biri kadar değeri var" klişelerine girecek olan varsa peşinen yapmasın! Karşımızda öyle bir rakip yok! Üstelik artık hemen her Avrupa takımı fizik kalitesi ve taktik disipliniyle bize sorun çıkartabiliyor. Elia, Ugriniç, Monteiro ve Camara yabana atılacak oyuncular değil. Geçmişte Basel ve İsviçre U21 takımını çalıştıran Patrick Rahmen'de dikkat edilmesi gereken bir teknik adam. Ne var ki sezona sakatlıklar ve ayrılan oyuncular nedeniyle iyi başlamadıklarını biliyoruz. Kalite olarak Galatasaray'ın gerisinde oldukları da ortada. Eğer Okan Buruk tam anlamıyla konsantre olur ve futbolcular da ciddiyetle işlerine sarılırsa tur için avantajlı bir sonuçla İstanbul'a dönmek zor olmayacaktır. Unutmadan maçın Alman hakemi Daniel Siebert deplasman takımları için avantaj denebilecek şekilde, temaslı oyuna izin veren ve baskı altına girmeyen bir isim. Yalnız kolay penaltı çalma gibi bir özelliği olduğunu da hatırlatalım. Aman dikkat!
ÖZEL BİR SORUN
Jose Mourinho hakkında çok fazla konuşacağımıza emindim. Ama bunun ağırlıklı olarak saha dışı hareket ve açıklamalardan kaynaklanacağını düşünmüştüm. Yanılmışım. Mourinho, Türkiye'ye cismen geldi ama motivasyon problemi yaşadığından mı ya da ligi küçük gördüğünden mi bilemiyorum, saha içi tercih ve uygulamaları konuşulmayı fazlasıyla hak ediyor. Öncelikle hemen her futbolsever onun sonuç odaklı, garantici denebilecek mantalitesini bildiğinden sorunun bu olmadığını belirtmeliyim. En azından ben Mourinho'dan Jesus gibi önde basan, sürekli hücumu düşünen bir oyun anlayışı beklemiyordum. (Umarım F.Bahçe yönetimi de bu peşin kabulle onunla anlaşmıştır) Fakat Haziran'dan beri Türkiye'de olan bir teknik adamdan futbolcularını, takımının hangi oyun yapısına uygun olduğunu, camianın beklentilerini ve rakiplerini daha iyi tanımasını beklerdim. Hem oynattığı ve oynatmadığı oyuncular, hem de saha içi hamleleriyle "büyük teknik adam" beklentilerinin uzağında bir performansla başladığını kabul etmeliyiz. Portekizli 'nin bildiklerini unutacak hali yok. Mutlaka doğru kadro ve doğru oyunu bulacak, ligin dinamiklerini anlayacaktır. Ama bunu en kısa zamanda yapması gerekiyor. Lig uzun bir maraton olsa da, camianın atı alanın Üsküdar'ı geçmesine zerre kadar tahammülü olmadığı kendisine anlatılmalı.
ÖZNEMİZ YİNE HAKEMLER
Sezon başladı ve beklendiği gibi hakem konusu yine başköşeye oturdu. Maç değerlendirmelerinde yine en çok hakemleri konuşuyoruz. İşin aslı bu konuyu hiç kaşımak istemeyenler bile yapılan hataların büyüklüğü nedeniyle iştahla hakem meselesini konuşurken buluyor kendilerini. Yeni TFF başkanının açıklamalarına rağmen, ilk iki hafta en çok konuşulan konu VAR'ın oyuna protokol dışı müdahale edip, etmediği oldu. Kendi adıma İcardi'nin iptal edilen golünde VAR müdahalesini hatalı buldum. En-Nesyri'nin pozisyonu penaltı ve kırmızı kart olmalıydı. Göztepe'nin iptal edilen golünde ve Rafa Silva'ya yapılan sert harekette ise VAR'ın devreye girmesi son derece doğruydu. Bu arada yardımcı hakemlerin sezona formsuz başladığını da söylemek gerek. Fazlaca yanlış ya da erken bayrak kaldırdılar. Hakemler açısından dikkat çekici bir başka hata ise sarı kart standartsızlığıydı. Yine de benim açımdan ilk iki haftanın en büyük yanlışı Göztepe-Fenerbahçe karşılaşmasında yaşandı. Ali Koç ve yanındakiler deplasman tribününün önündeyken temsilci ve hakemin yaptığı ortak yanlış zamansız bir kaosun içine sürükledi bizi. Saha alanı ve çevresinde ilgili, ilgisiz, akreditasyon kartlı veya kartsız çok sayıda kişi varken hakemin ikinci yarıyı kesinlikle başlatmaması gerekirdi. Hakem sadece düdük çalmak için değil, sahanın hâkimi olmak için orada. Hakemler hataları nedeniyle futbolumuzun öznesi olmaktan sıyrılıp, bunun gibi kriz anlarında inisiyatif alarak doğru anlamda özne olmalılar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.