Montella'nın yerlileri
Son 38 maçını kaybetmemiş Dünya üçüncüsü Hırvatistan'ın karşısına Süper Lig'den sekiz oyuncuyla çıktı Montella. Riskli ama doğru oyuncu seçimi, doğru oyun ve inanmış bir takımla çok zor deplasmandan üç puan ile ayrılarak EURO 2024'ün kapısını ardına kadar açmamızı sağladı.
Montella'nın elinde sihirli bir değnek yok. Ama Stefan Kuntz'a göre çok önemli bir artısı var. Ligimizi, oyuncuları ve neler yapabileceklerini iyi biliyor. İki yıl bizimle yaşadığı için oyuncuları daha iyi anladığı, onları maça çok daha iyi motive etmesinden belli. Letonya'yı yendiğimiz anda kimin ne yaptığına bakmaksızın Almanya biletini alır ve Haziran ayına odaklanırız.
Ama önce Letonya'yı yenelim. Kapanan ve sürpriz arayan Letonya karşısında, Hırvatistan zaferinin sarhoşluğundan kurtulmuş motivasyonu yüksek bir takım olmalı.
Onları yendikten sonra Almanya'da hedefi ne kadar büyütebileceğimizi düşünmeye başlayabiliriz.
Unutmadan.
Takım olarak çok iyiydik ama İsmail-Salih ikilisine özel vurgu yapmak gerek. İsmail Yüksek için 1,5 yıl önce bu köşede yazdıklarım arşivde duruyor.
İsmail, A takıma kadar hiçbir alt milli takım grubunda oynamadı. Yurt dışından oyuncu bulalım ama gözümüzün önündekini kaçırmayalım. Bir zahmet!
YİNE, YENİDEN AVCI
Yunan filozof Heraklitos, "Aynı nehirde iki defa yıkanamazsın" demiş. Bugünlerde bu sözü genellikle "denenmişi denemeyeceksin" demek için kullanıyoruz. Oysa filozof, "Artık ne nehir aynı nehir, ne de sen aynı sensin" demek istemiş ve değişimin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapmış. Abdullah Avcı'nın, ikinci Trabzonspor dönemine başlaması aklıma bu sözü getirdi.
Ama niyetim "denenmişi denemeyeceksin" demek değil, filozofun söylediği gibi "şartlar şimdi daha farklı" demek. "Avcı neden gitti, niye dönüyor?" diye düşünen çoktur.
Muhtemelen dönemin başkanı ile arasındaki bağlar kopmuştu. Şimdiki başkan Ertuğrul Doğan ile yakın olduğu herkesin malumu.
Trabzonspor'u şampiyon yapan teknik adam olarak ciddi bir kredisi varken yeniden takımın başına geçmesi sürpriz olmadı.
Ancak şu anda hem kendi takımı, hem de rakipleri farklı. Trabzonspor, Avcı'nın son yılında iyi bir transfer politikası izleyememişti.
Bu sezon da transfer çok iyi gitmedi. Son hafta yapılan hamleler işi biraz toparladı.
Avcı ile Trabzonspor mutlaka olumlu gelişme kaydedecektir. Ama geçmişte yaşananların aynen tekrar edeceğini düşünmek gerçekçi olmaz.
Şimdi ne Galatasaray aynı Galatasaray, ne de Fenerbahçe aynı Fenerbahçe… Avcı adına ne değişmiş? Onu da zaman gösterecek.
BURAK YILMAZ MI, YILAR MI?
Beşiktaş'ta yeni hocayı vakit geçirmeden belirlemek için başkan adaylarının aynı teknik adamın ismi üzerinde fikir birliğine varması güzel olurdu.
Ama adaylar netleşmediği gibi, böyle bir uzlaşma ortamı da sağlanamadı. Hal böyle olunca Burak Yılmaz'ın seçime kadar takıma vaziyet etmesi kararı alındı.
Kolay olmayacak. Burak üst düzey kariyere sahip bir futbolcu. Teknik adam olarak da başarılı olabilir.
Ancak zaman gerek. Eğitim, çalışma ve deneyim gerek.
Uzun lafın kısası boyacı küpü değil ki, hemen daldırıp çıkarasın. Ülkemizde teknik adam vasfı kolayca alınıyor.
Lisanslar arkadan geliyor.
Elbette kimse Amerika'yı yeniden keşfetmiyor ama Üniversite'den çıkan öğrenci de bir günde Profesör ilan edilmiyor. Velhasıl, Burak Yılmaz, Galatasaray ve belki de Fenerbahçe derbilerine çıkacak. Antalya, Samsun ve Ankaragücü deplasmanlarına gidecek. Avrupa da cabası.
Zorluk derecesi yüksek olan bu maçlarda rüştünü ispat ederek teknik adamlık basamaklarını üçer, beşer çıkabileceği gibi, tam tersi bir performans da gösterebilir.
Hem kendisi hem Beşiktaş için riskli bir süreç. Siyahbeyazlılar açısından zor bir dönem başlıyor.
Bu elbise Burak'a uyacak mı, büyük mü gelecek?
Yakında göreceğiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.