Keskin sirke

KESKİN SİRKE

Ne yalan söyleyeyim Lig'i özlememiştim. Yanlış anlaşılmasın, futbol sevgimi kaybetmedim. Sadece ülke futbolumuzun kavga iklimi aklı başında herkes gibi beni de çileden çıkardı. Dev bütçeli transferler zaten olacakların habercisiydi. Daha ikinci haftada hakem kaynaklı sert açıklama ve suçlamalar havada uçuşmaya başladı. Eskiler "keskin sirke küpüne zarar verir" diye boşuna dememiş. "Gelecek haftaları sağlama alma" stratejisi en çok büyüklere zarar verecek. En başta ligin imajı zedelenecek. Reklamveren kayıkçı kavgasından bıkacak. Futbola sponsor olacağına, git kadın voleyboluna para yatır daha iyi. Yayın geliri 5 yılda 5 misli azalmış. Şu ortamda yeni ihalenin farklı olacağını düşünen var mı? Velhasıl, bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete...

ICARDI FARKI

Geçen sene de yazdım. İyi durumdaki Mauro İcardi Ligimizin çok üzerinde bir santrfordur. Henüz tam anlamıyla hazır olmamasına rağmen Trabzonspor ve Molde maçlarındaki gol becerisi, potansiyelini bir kez daha görmemizi sağladı. Arjantinli' nin sadece vuruş yeteneği değil, oyun zekası da üst seviyede. Buradaki kritik nokta mutlu ve huzurlu olmasını sağlamak. Zaten aidiyeti yüksek bir oyuncu. Özel hayatında sorun yaşamazsa katkısı her geçen hafta artacaktır. Sürekli oynaması durumunda İcardi'nin en az 30 gol atacağına iddiaya girerim.

HASATTAN SONRA

Bir Danimarka atasözü, "Eylemden sonraki tavsiye, hasattan sonraki yağmur gibidir" diyor. Dolayısıyla yol yakınken İsmail Kartal'a "naçizane" bir tavsiyem olacak. Elbette futbolcularla çalışan, onları en yakından tanıyan İsmail Hoca'nın kendisi. Yine de Samsun deplasmanında olduğu gibi Szymanski yerine Mert Hakan ile başlamayı sürdürürse başına iş açacağını söylemek zorundayım. Fred ve Szymanski'nin uyumu ne kadar artarsa takıma katkıları o kadar büyük olur. Elbette rotasyon olacak. Ama sezon başı puan toplama, kredi kazanma zamanı. O krediye en çok Hoca'nın ihtiyacı var.

İKİ ERKEN UYARI

Beşiktaş için Pendik maçını sabaha kadar oynasa puan kaybetmez dedim. Yanıldım. Pendik'in ikinci yarıdaki mücadelesini takdir etmemek mümkün değil. Ama Beşiktaş'ın pozisyon harcama cömertliği ve dinamizmden uzak futboluna ne demeli? Aslında temel sorun kadro dernliğinin yetersiz olması. Şenol Hoca'nın yeni transferleri biran önce takıma adapte etmesi şart. Eksik bölgelere takviye yapmak için de vakit kalmadı. Aut pozisyonuna takılıp kalmadan bu puan kaybını erken uyarı olarak görmek gerek. Bir erken uyarı da hakemlere... Standartsızlık kaldığı yerden devam ediyor. Yazmak istemiyordum ama kamp dönemindeki koşu vb. performanslar da gayet kötü gelmiş. Dikkat!

KAPI AÇILDI

Avrupa maçlarından önce Lig karşılaşmalarını erteleme tartışmaları yıllardır sürer durur. TFF bu defa sözü, eyleme dönüştürdü ve Avrupa'daki takımlarımızın maçlarını erteledi. Aslında dört rakibimizin maçlarının da ertelenmiş olması bu kararın gerekçesini güçlendiriyor. Avrupa puanı bu kadar önemliyken yaşanacak her kötü sonuçta fatura TFF'ye çıkarılırdı. Onlar da bunu görüp topu kulüplere attı. Bu kararın sıkıntılarına gelince... Şimdi herkes muhtemel erteleme tarihi olan 27 Eylül haftasının önü ve arkasındaki maçlara bakıp "acaba" diyecek. Bugün sakat olan iyileşir belki ama o tarihteki sakatlıklar "keşke" dedirtecek. Ama TFF'nin derdi daha büyük. Erteleme kapısı açıldı bir kere. Yarın bir gün yeni erteleme isteklerinde ne yapılacak? Unutmadan, geçen sene yoğun fikstür nedeniyle erteleme bekleyen Sivasspor'un günahı neydi peki?