Sana git demeyeceğim ama git Jesus
- Ender Bilgin Yazıları
- 13 Mayıs 2023, 21:22:20, Güncelleme: 14 Mayıs 2023, 06:50:11
Başka hoca olsa Fenerbahçe için ne fark ederdi?
Fark ettiğiniz üzere başlık Özdemir Asıf'tan… Ama başlığın nüvesi Jesus konusunda yaşadığım kararsızlığı anlatıyor. Aslında karar var da, söylemek biraz zor geliyor. Açıkçası sezon başında hemen herkes gibi ben de "işte budur" demiştim. Ufak, tefek büyük hoca inatçılıkları sergilese de Jesus ile F.Bahçe'nin özlediği dinamik, agresif, ofansif futbol geri dönmüş, kenarda da tıpkı sahadaki takımı gibi dinamik, agresif ve iştahlı bir teknik adam görmeye başlamıştık. Ne olduysa Dünya Kupası arasından sonra oldu ve Jesus hızla değişmeye başladı. Üstelik sahadaki takım da ona ayak uydurdu. Dinamik takım yerini ağır oynayan, ön alan baskısını bölük pörçük yapabilen, iştahı azalmış, ofansif çözümleri sınırlı, vasat bir futbolcular topluluğuna bırakmıştı. Jesus kendini inkar edercesine kadrosunu belli oyunculara endekslemiş, forma adaletinden uzaklaşmış Arda, İsmail, Serdar gibi oyuncuları kenarda unutmuştu. Saha sonuçlarında sıkıntı başladığı sırada Jesus 'da, "Gidecek mi, kalacak mı?" diye papatya falı açanlara malzeme vermeye başladı. F.Bahçe özellikle büyük maçlarda sınıfta kaldı. Bu görüntüye rağmen lider Galatasaray bir türlü yarışı koparamayıp, Sarı-Lacivertliler de son dakika golleriyle zirveye tutununca çıkmadık canda umut vardır misali küçük bir toparlanma oldu. Adının anıldığı Flamengo ve Brezilya milli takımı başka sulara yelken açınca Jesus işine biraz daha odaklandı. Takım da toparlanır gibi oldu ama bir kere büyü bozulmuştu. Kolay gibi gözüken İstanbulspor ve Giresunspor maçları asıl yıkımı getirdi. Bu arada kadro tercihleri, oyuna giren ve çıkan oyuncular konusunda hep tartışmalı işler yaptı Jesus. Ama gönül bağını kopartan olay başkadır. Portekizli teknik adam, "F.Bahçe kaç sezondur son haftalara iki kupada birden iddialı girdi ki?" ifadesiyle çalıştığı kulübü bir nebze olsun tanıyamadığını ortaya koydu. Velhasıl sorum şu: Jesus değil de Aykut Kocaman, İsmail Kartal ya da Emre Belözoğlu olsa F.Bahçe için olumsuz anlamda ne fark ederdi? Jesus ile olumlu anlamda ne değişti? F.Bahçe için başarı son haftalara iki kupada birden iddialı girmek mi? Fiyatfayda dengesine de bakmayı unutmayın. Jesus ve ekibinin aldığı ücreti yukarıdaki üç isim bir araya gelse alamaz. F.Bahçe Türkiye Kupasını kazanabilir. Bu kupa Jesus'un kalmasına da yol açabilir. Ama birçok F.Bahçeli 'nin içi buruk, kalbi fazlasıyla kırık kalır. Jesus yeniden ilk haftalardaki görüntüsüne evrilir mi bilemiyorum. Yok, mevcut hali devam edecekse artık şiirin aslına dönecek ve "Sana gitme demeyeceğim" Jesus!
SÜYUU VUKUUNDAN BETER
Erman Hoca, beraber yaptığımız 90+1 programında önemli bir habere imza atarak MHK yönetimi ile iki gözlemci arasında yaşanan olayı gündeme getirince ortalık karıştı. Sonrasında Lale Orta bu iddiaya yanıt vermek amacıyla bir açıklama yaptı ki tam anlamıyla şüyuu vukuundan beter. (olayın gerçekleşmesinden daha kötü) Lale Hanım, "Gözlemciler, MHK adına görev yapıyor. İki gözlemci arasında puan farkı olduğu zaman MHK, o puan farkıyla ilgili geri dönüş isteme hakkına sahiptir" diye konuştu. MHK Başkanının bir vurgusu daha var. Orada da "Başarı veya başarısızlık MHK'ye aittir. Gözlemcilerle aynı görüşte değilseniz MHK'nin görüşü esastır" ifadesi dikkati çekiyor. O halde iki açıklamaya iki soruyla cevap verelim. MHK her halükarda son sözü söyleyecekse neden gözlemcilere ihtiyaç var? Ve ikinci soru: MHK hangi gözlemci için devreye giriyor? Notu düşük olan için mi, yoksa yüksek olan için mi? Kendi adıma MHK Başkanının açıklamalarını futbol kamuoyunu tatmin etmekten uzak buldum. Gözlemcilerin yetkisini sorgulatacak, puanlamaya doğrudan etki edecek bir yönetim anlayışını doğru bulmak mümkün değil. Unutmadan, yeni hakem klasmanlarını belirlemek için aşağı yukarı bir aylık ömrü kalmış mevcut MHK yönetiminin çalışma yaptığı bilgisi de geliyor. Dilerim doğru değildir.
KİM SAKİN KALACAK?
Ligde sayılı haftalar kalmışken baskıyı hissetmemek, sakin kalabilmek çok zor. Şampiyonluk yarışı kadar, lige tutunabilme mücadelesi verenler için de geçerli bu durum. Lider Galatasaray en yakın rakibi Fenerbahçe puan kaybı yaşamışken bile, Başakşehir karşısında bu baskının etkisini fazlasıyla yaşadı. Dolayısıyla artık hem oyuncuların, hem de teknik adamların sakin ve soğukkanlı kalabilme becerisi ön plana çıkacak. F.Bahçe'nin Giresun beraberliği bu nedenle mental olarak da Galatasaray'ın önünü açtı. İnanın hala her maç zor. Stres ve kaygı zihinsel olarak herkesi yıpratacaktır. Sarı-kırmızılı takım açısından bu aşamada Okan Hoca kadar yöneticilere de çok iş düşüyor. Hedef üçte üç yaparak derbiye çıkmak olsa da, futbolcuların maç maç düşünmesini sağlamak, baskının boyutunu doksan dakikalara bölebilmek gerek. Düşme hattında da işler karışık. Ümraniye'yi bir kenara koymak durumundayım. F.Bahçe'den puan almasına rağmen hala ikinci zayıf halka Giresunspor. Kasımpaşa ve Ankaragücü için de kalan haftalar kolay geçmeyecek. Bakalım hangi teknik adamlar zihinsel olarak futbolcularını ayakta tutabilecek. Öyle ya, deniz sakinken dümeni herkes tutar!