Kalite
Ünlü Romalı tarihçi Gaius Crispus, "Kalite mükemmel olan ile iş görebilir olanı birbirinden ayıran şeydir" demiş. Galatasaray'ın ligde ve kupada yakaladığı galibiyet serisi işte bu kalite farkından, elindeki üst kalite oyuncuların çokluğundan kaynaklanıyor. Son örneği, Alanyaspor ile oynanan Ziraat Türkiye Kupası maçında, Mertens'in attığı golde yaşadık. Tek kelimeyle kalite damgalı bir goldü. Çünkü o golde, Napoli ve Belçika milli takımı ile bu tip golleri leblebi gibi atmış üst kalite bir oyuncunun imzası vardı. ,
Yaşlı olduğu gerekçesiyle eleştirilen Gomis'in sezon başında sarı-kırmızılı takımın lige tutunmasını sağlayan gollerini kim unutabilir? PSG'nin 50 milyon ödediği Arjantinli yıldız İcardi'nin Fenerbahçe derbisinde on beş dakikaya sığdırdığı gol ve asisti kaç oyuncu yapabilir? Peki, yıllardır Galatasaray kalesinde şampiyonluklara damga vuran Muslera gerçeği göz ardı edilebilir mi? Oliveira, Torreira... Liste uzayabilir. Bu oyuncuların hepsi üst düzey kaliteye sahip, kritik anlarda takımları adına fark yaratabilecek isimler. Dolayısıyla transfer mühendisliği denilen şey doğru yapılır, kaliteli futbolcular kulübün bütçesini alt üst etmeyecek şartlarda alınabilirse farkın sahaya yansıması kaçınılmaz oluyor. İşte bu kalite farkı nedeniyle Galatasaray Süper Lig ve Kupa'da en büyük şampiyonluk adayıdır.
BEŞİKTAŞLI DURUŞU
Kimse kusura bakmasın! Beşiktaş taraftarına, camiaya mal olmuş bir gerçektir bu. Baba Hakkı'dan mı? Yoksa Seba'dan dolayı mı dillere pelesenk oldu bilemem. Bildiğim armasına aşık, efendi, gururlu, fedakar, kanaatkar ve dürüst futbolsever profilini tarif etmek için uygun bir tanım olduğudur. Elbette futbol coğrafyamızdaki her şey gibi bu duruşun da erezyona uğradığını söyleyenler çıkabilir. Neyimiz eskisi gibi ki? Vakti zamanında bu duruştan dolayı Vedat kaptan "Beşiktaş formasını üzerimde taşırken yalan mı söyleyeceğim?" diyerek rakibine tekme attığını kabul etmiş, yıllar sonra önemli bir oyuncu olmasına rağmen Nouma yaptığı hareket nedeniyle takımdan uzaklaştırılmıştı. Örnekler çok. Tahmin edebileceğiniz gibi gündemdeki Aboubakar transferi nedeniyle yazıyorum bunları.
Kupadan elense de Ligde hala "bir ihtimal daha var" diyen Beşiktaş için ara transfer çok önemli. Vincent Aboubakar gol yollarında etkili, Weghorst'tan sonra ilaç olabilecek, Beşiktaş'ı ve Lig'i yakından tanıdığı için uyum problemi yaşamayacak bir futbolcu. Ancak ayrılırken isminin etrafında oluşan soru işaretleri akıllardan çıkmış değil. Bu transfer sonuçlanırsa, Aboubakar'ın mutlaka konuya açıklık getirecek tatmin edici bir açıklama yapması gerek. Yoksa bu Beşiktaş'ın da, Vincent Aboubakar'ın da yumuşak karnı olur.
ARDA JESUS VE KUPA MESAİSİ
İspanya Süper Kupa maçında Barcelona, Real Madrid'i 3-1 yenerken 18 yaşındaki Gavi ve 20 yaşındaki Pedri gol atınca aklıma bir kez daha Arda Güler geldi. Arda, Şubat ayında 18'e basacak. Fizik kalitesinde eksiklik olabilir ama yıldız kumaşını ve büyük yeteneğini kim inkar edebilir? Gaziantep maçından sonra Jesus'un, rakip takımdaki Markoviç'i överken, Arda için temkinli konuşması birçok futbolseverin tepkisini çekmişti. Arda hepimizin göz bebeği olduğundan Jesus'un sözlerine ekstra reaksiyon göstermiş de olabiliriz. Ama bir gerçek var. Arda'nın daha çok süre alması, yaşıtları yol alırken, yaya kalmaması gerek.
Rize maçında ilk on birde başlaması bu açıdan önemliydi. Ancak yaptığı asiste rağmen maç eksiği belli oldu. Daha çok oynadıkça ritm kazanacaktır. Sırası gelmişken, Fenerbahçe'nin son haftalardaki düşük ritmi ve üretkenlikten uzak futbolu Rize maçında da devam etti. Bu gidiş bir an önce son bulmazsa bedeli ağır olacak. Ne de olsa her rakip Rize değil. Son bir söz de Jesus'a... Sezon başından beri onu çok övdük. Hak etmişti. Ama son dönemdeki bazı açıklamalarıyla bilerek ya da bilmeyerek sanki futbolu icat eden kendisiymiş ve Türkiye'ye gelmesi büyük bir lütufmuş gibi izlenim bırakıyor. Bu algının bir an önce giderilmesi ve futbol kamuoyu ile arasındaki sıcak ilişkinin yeniden kurulabilmesi için hem Portekizli hocaya hem de yöneticilere görev düşüyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.