Fenerbahçe'nin son beş maçta üç yenilgi alması bardağı taşırdı. Üstelik bunlardan ikisi ezeli rakipler Trabzonspor ve Galatasaray'a karşı. Aslında mesele liderin dört puan gerisine düşmek değil. Mesele sezonun ilk bölümündeki coşkulu, tempolu, üretken futbolun yerinde yeller esmesinde... Mesele Jesus'un büyük maçlarda oynatmakta ısrar ettiği üçlü savunma kurgusunda...
Bir türlü vazgeçemediği Gustavo ve Rossi gibi oyuncularda... Ve yine artık herkesin ezberlediği oyun planı ile bu plan işlemediğinde devreye B planı sokmamasında! Gördüğünüz gibi iş dönüp dolaşıp Jesus'a geliyor. Peki, bu kadar övdüğümüz, başarılı işlerine şapka çıkardığımız Hoca'ya ne oldu? Fenerbahçe'de ne değişti? Fenerbahçe'de iki büyük sıkıntı var. İlki tempolu ve baskılı futboldan uzaklaşmak. Çünkü Fenerbahçe önde pres yapmayıp, tempolu oynamayınca rakip için işler kolaylaşıyor.
Böyle olunca hücumda skor üretmek zorlaşıyor, savunmada ise rakipler defans arasına ve arkasına daha kolay sarkıyor. Üstelik bireysel defolar da ortaya çıkıyor. İkinci sıkıntı aslında ilkinin de sebebi. Portekizli hoca, her önemli teknik adam da olduğu gibi büyük bir egoya sahip. Benimsediği oyun planından ve oyuncu grubundan vazgeçmiyor. Farklı planlara gerek duymuyor. Örneğin sezon başından beri set oyunu için seçenek üretmeye çalışmıyor. Oysa kafasında farklı kurgular olsa, bazı oyuncuları dinlendirerek, başta Arda olmak üzere yeni isimlere şans verse... Ve elbette takımın temposunu yeniden yükseltse... Jesus bunların hepsini yapabilecek beceriye sahip. Yapacak mı? Onu birlikte göreceğiz. F.Bahçe için kaybedilmiş bir şey yok. Ama Jesus sekiz maçlık zorlu süreçte yukarıda belirttiğim sıkıntıların üstesinden gelemezse atı alan Üsküdar'ı geçer!
OKAN HOCA BÜYÜK OYNUYOR
Galatasaray çok zor bir takvimi kayıpsız atlatarak zirveye kuruldu. Beşiktaş, Başakşehir ve Fenerbahçe'yi yenmek, Sivas deplasmanından kayıpsız dönmek kolay iş değil. Farklı derbi galibiyeti moral olarak da yelkenleri rüzgarla doldurdu.
Bu galibiyet serisi "Büyük takım için hazır mı?" tereddütlerine yol açan Okan Buruk ile ilgili soru işaretlerini de ortadan kaldırdı. Okan Hoca artık büyük takım teknik direktörü olmuş ve yerine yakıştırılan teknik adamların ipini çekmiştir. Devre arasında iki, üç takviye daha yapmayı planlayan Galatasaray bugün itibariyle şampiyonluğun bir numaralı adayıdır. Kısa vadede maç takvimi çok iyi.
İcardi 'nin dönüşü de muhteşem oldu. Artık inisiyatif Sarı-Kırmızılılara geçmiş durumda. Bundan sonrasının sevabı da günahı da Okan Buruk'a yazılır.
WEGHORST GERÇEĞİ
Weghorst'un Kasımpaşa maçında attığı golden sonra tribünlere giderek sergilediği duygusal veda sahnesi Beşiktaş açısından planları değiştirdi. Yönetimin elbette haberi vardır. Dünya Kupası'ndan sonra beklenmedik bir gelişme de değil. Ancak işin ciddiyet kazanması hızlı oldu. Bir oyuncunuz (Hele kiralıksa) Premier Lig'den teklif alırsa bu işten kar etmeye çalışmak tek doğru çözüm olur.
Yoksa gitmeyi kafasına koymuş adama "gidemezsin" demek çok zor. Yakın zamanda bunu Kim Min Jae örneğinde yaşadık. Üstelik o Fenerbahçe'nin tapulu oyuncusuydu. Ancak Beşiktaş'ın da eli armut toplamıyor. İyi pazarlık yaparak para kazanmak gerek. Tabii istekler kararında olmazsa çıkmaz sokağa girmek de var. Artık top yönetimde. Sonrası doğru takviyeyi yapmaya kalıyor. Aboubakar ismi camiayı heyecanlandırdı. Fiyatı az değil. İşte bu yüzden Weghorst'tan gelecek para daha da önem kazanıyor. Önümüzdeki hafta hareketli geçecek.
ABDULLAH AVCI'NIN HAMLESİ
Abdullah Avcı farklı Alanya yenilgisinden sonra, "Ne yapsak olmuyor. Hastalıklı bir durum var" diyerek topu yönetimin önüne bıraktı. Trabzonspor'un son dört deplasman maçını kazanamayıp, kalesinde on iki gol görmesi az şey değil. Aynı sezonda iki kez beş gol yemek de cabası. Zirvedeki takımlarla puan farkı açılıyor. Bu sezon avuçtan kaymak üzere. İşte Avcı bu noktada kritik bir hamle yaptı. Yönetim ya Hocasına güvenip, bazı radikal kararlar alacak ya da "iki tarafı da yıpratmaya gerek yok" diyerek yeni bir teknik adamla yola devam edecek. "Şampiyon Hoca'nın kredisi bu kadar az mı?" derseniz... Görünen o ki, Hoca ile Başkan'ın arası pek iyi değil. Yapılan transferlerin büyük bölümü tutmadı. Bütçe açığı artıyor. Dolayısıyla ayrılık ihtimalini göz ardı etmemek gerek. Takım içinde, hatta yönetimde sıkıntı olduğu da aşikâr. İş ayrılık noktasına gelirse ufukta olağanüstü genel kurul da var demektir.