Golsüz bitmez
Yılın son derbisi saçma sapan Dünya Kupası arasının bir hafta öncesine denk geldi. Valerian İsmael'in ömrü yetmediği için, mücadele teknik adamlar açısından "eşik maçı" olmaktan çıktı. İki takımın zirvedeki geleceği adına konuşmak için de erken. Daha köprünün altından çok su akar. Yine de derbi galibiyeti Galatasaray'a da Beşiktaş'a da ilaç gibi gelir. "Beraberlik kimseyi üzmez" maçı değil bu! Hele Fenerbahçe son iki maçını kazanırsa… Hep söylediğim gibi derbide ev sahibi bir adım öndedir. Okan Hoca artık "acaba" ları ortadan kaldırmak zorunda. Şenol Güneş böyle maçları çok oynadı.
"Şampiyonluk yolunda yürümeye hazırım" mesajı vermek için daha iyi fırsat olur mu?
Galatasaray adına Abdülkerim'in cezasının bir maça inmesi büyük kazanç. Kadro kalitesi ve derinliği ev sahibi lehine gibi görünse de bu derbi o kaba sığmaz. Sonucu kestirmek güç ama bu defa golsüz bir maç izlemeyeceğimize eminim.
Geçen hafta, "Yazılım elini çabuk tutup Halil Umut Meler yazmış" demiştim.
Açıkçası şu ortamda hakemin yerinde olmak istemezdim.
Nihayetinde eldeki en kariyerli isim düdük çalacak.
Çok formda olmasa bile kimse bu tercihe burun kıvıramaz. Umalım da sadece futbol konuşulsun.
AVRUPA BİLANÇOSU
Avrupa'da dört takımla yeni yılı görmeye alışık değiliz.
Açıkçası insan futbolsever olarak keyifleniyor. Klasmanda yirminci sıradan başlayıp, on ikiye çıkmak cabası. İlk on için önümüz de açık. Fenerbahçe'nin play-off oynamadan 16'ya kalması mükemmel oldu. İlk D.Kiev maçı ile Perşembe akşamı oynanan karşılaşmaya bakarak Sarı-Lacivertli takımın kaydettiği büyük aşamayı net olarak görebilirsiniz.
Bu Jesus farkıdır. Trabzonspor'un muhtemel rakipleri arasında eleyemeyeceği bir takım yok. Başakşehir'in son 16 turunu geçerek çeyrek final göreceğine de yürekten inanıyorum.
Sivasspor'a gelince… Rıza Hoca haklı. Bu kadro kalitesi ve derinliği ile grup lideri olmak onları diğer takımlarımızın önüne geçiriyor.
Ancak inanç ve disiplin ile elde edilecek bir başarı bu. Hepsinin yolu açık olsun. Unutmadan, bu iş en çok yayıncıya yarayacak.
ARDA'YA BAK JESUS'U TANI
Arda 17 yaşının çocuksu görüntüsüyle bir Avrupa karşılaşmasında gol atıp, asist yapan tarihteki en genç Fenerbahçeli futbolcu olmayı başardı. D.Kiev gibi sert bir rakibe karşı ilk on birde başlayıp turun kaderinde rol oynamak genç bir futbolcu için büyük referanstır.
Arda Avrupa piyasasındaki CV'sini parlatmaya devam ediyor. Biraz daha güçlenir ve mücadele ritmini geliştirirse değerini ikiye, üçe katlayacak.
Bakın, oyun aklı ve becerisi için tek kelime bile etmiyorum! Jesus da ona bu pencereden bakıp, sistemli olarak şans veriyor. Futbolcu oynayarak gelişeceği gibi oynayarak da yok olabilir.
Her şey ayarında ve zamanında yapılmalı.
Jesus'un teknik adam becerisi onun yarınlarına doğrudan etki edecek.
Annesinin rahatsızlığı bu yaşta bir çocuğu nasıl etkiledi diye düşünen oldu mu acaba? İnanın Jesus düşündü.
"Arda az süre alıyor" diyenlerin büyük bölümü, biran önce Fenerbahçe'den gitsin sevdasında. Elbette gitsin.
Ama zamanında. Ama her anlamda hazır olduğunda. İyi teklifler evdeki hesabı bozabilir ama bence 2024 yazını beklemek en doğrusu olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.