Arda ve Arda
- Ender Bilgin Yazıları
- 03 Mart 2022, 20:52:35, Güncelleme: 04 Mart 2022, 06:50:18
Biri 35 yaşında... Galatasaray alt yapısında başlayan futbol kariyerinde yolu Atletico Madrid ve Barcelona gibi dünya devlerine kadar uzandı. İspanya'da İki yüzün üzerinde maça çıkıp, otuz yedi gol attı. Yurt içi ve dışında sayısız şampiyonluk yaşadı.
UEFA Süper Kupası'ndan, Dünya Kulüpler Kupası'na, Kral Kupası'ndan Avrupa Ligi'ne kadar… On üç kupası var. Milli takımdaki golleri ve 2008'de elde edilen üçüncülükteki büyük payı hala akıllarda.
Diğeri henüz 17 yaşına yeni bastı.
Gençlerbirliği alt yapısından Fenerbahçe'ye geldiğinde daha on dört yaşındaydı.
Dereağzı'nda kısa zamanda farkını belli etti. U19 Takımıyla çıktığı 22 maçta 10 gol, 7 asistle oynayarak A takıma yükselmeyi başardı. İki Avrupa maçında yaptığı asistler ve Lig maçlarındaki etkili oyunu onu bir anda göz önüne taşıdı. Yolun başında olsa da Fenerbahçelilerin bu sezona dair belki de en büyük tesellisi oldu.
Seveni gibi sevmeyene de çok olabilir.
Elbette hataları da olmuştur.
Ancak Arda Turan Türk futbolunun son dönemde yetiştirdiği en önemli ve en kariyerli futbolculardan biri hatta birincisidir. Bu anlamda genç futbolcular için en önemli referanstır.
Arda Güler pırıl pırıl parlayan genç bir yetenek. Ama çok çalışmak, basamakları adım adım çıkmak, saha içi kadar saha dışında da kendisini iyi yetiştirmek zorunda. Arda Turan doğruları ve yanlışlarıyla onun için çok önemli bir örnek. Doğruları alıp, yanlışlardan sıyrılacak.
Çok yetenekli futbolcuların nasıl bir anda kaybolup gittiğini aklından hiç çıkarmayacak.
Büyürken küçülmeyi öğrenecek.
Bu yolda elbette aile desteğinin çok büyük önemi var. Gönül, genç Arda'yı gelecekte City'de, Madrid'de, Münih'te görmek istiyor. İnşallah gün gelip onun hakkında konuşurken hem saha içi hem de saha dışında iyi bir rol model olduğundan bahsedebiliriz.
VAR BİR HİKMET'İ
Hikmet Karaman 90'lı yılların sonundan beri teknik direktör olarak futbol coğrafyamızda boy gösteriyor. Bir dönem Almanya'da yaşayıp, teknik adam lisansını orada aldığı için anadili gibi Almanca konuşur. Osieck, Saftig ve Denizli'nin yardımcılığını yapması Almanya altyapısının sonucudur.
Kocaelispor ile Türkiye Kupası'nı kazanıp, Ç.Rizespor ve Antalyaspor'u Süper Lig'e çıkararak 2000'li yılların ilk yarısında bir hayli sükse yapmıştı.
Sonra aynı çizgiyi tutturamadı.
Bir ara Bursaspor'da çıkış yapsa da orta sıraların hocası olarak kaldı.
Oysa neredeyse 30 yıldır futbol sahnesinde olmasına rağmen günümüzün değişen futbol anlayışına ayak uydurmayı başarıp, kendisini güncel tutabilen az sayıda teknik adamdan biridir Karaman. Bu sezon Kayserispor ile yakaladığı ivme bir kez daha onu gündeme taşıdı. Lig ve kupadaki son 14 maça 8 galibiyet, 4 beraberlik sığdırdı. Sakatlık ve covidle uğraşmasına rağmen, son 1 ayda dört büyüklerin tamamına kafa tuttu. Kupada 5'te 5 yapıp, sadece bir gol yedi. Hem Fenerbahçe, hem de Beşiktaş'ı eledi. Özetle eldeki imkânları en doğru kullanan teknik adam olarak herkese "ben bu işi iyi yapıyorum" mesajı verdi. Hikmet Karaman yıllar sonra adeta küllerinden doğdu. Alkışı hak ediyor.
SOZ UCAR MI?
O dönem İsmail Hoca'yı sert şekilde eleştirdiğimi hatırlıyorum. Söz bir kez ağızdan çıktı mı, onun esiri olacağını bilmesi gerekirdi. Kartal daha sonra, "On kişi kaldıktan sonra daha kontrollü oynadığımızı belirtmeye çalışmıştım" diyerek yaptığı büyük gafı düzeltmeye çalışmıştı. Bir teknik adam için belagat ve vücut dilini doğru kullanmak çok önemlidir.
Aslında sporcuların da, teknik adamların da iyi bir iletişimciden ders almalarında fayda olduğu aşikâr.
Ancak İsmail Hoca'nın bu defa yaptığı hata belagat değil, bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor ki bu daha da kötü. Kartal, "Bütün Türkiye Arda'yı konuşuyor, demek ki doğru iş yapıyorum. Son zamanlarda Fenerbahçe'de gençleri oynatan tek teknik adam benim galiba" deyince, "Acaba ben mi yanlış hatırlıyorum?" diyerek bilgisayar başına geçtim. Gayet doğru hatırlıyormuşum. Antalya, Rize ve Helsinki maçlarında forma giyen Arda'yı yanına alıp basın toplantısına bile çıkmışlığı var Pereira'nın. Kaldı ki, U19'daki performansıyla sadece Fenerbahçeliler değil, pek çok futbolsever de çoktan onu konuşmaya başlamıştı. İsmail Hoca'ya büyük takım teknik adamlığının saha içi kadar, saha dışını da doğru yönetmek olduğunu hatırlatmama gerek yok elbette.
Ama "Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösterenlerdir" sözünü hatırlatmak zorundayım. Detaylar önemlidir Hocam!
HAYDİ MAÇA!
eksenli yıllarda Bakırköy'den maçlara dolmuş kalkardı. Dolmuş dediysem Chevrolet, Buick, Plymouth'lardan bahsediyorum.
Kâhya durmadan bağırırdı.
Haydi maça! Haydi maça! diye.
Pazar günkü Fenerbahçe- Trabzonspor maçı nedense bende yine o havayı yarattı.
Kadro kalitesini sahaya doğru yansıtan, doğru ve istikrarlı oyun karakteri olan, teknik adam etkisi net şekilde görülen Trabzonspor kağıt üzerinde ağır basıyor.
Ama elbette maçlar sahada kazanılıyor.
Fenerbahçe ve İsmail Kartal adına sezonun belki de en önemli maçı bu. Taraftar bu sezon ancak kalan büyük maçlar kazanılırsa biraz olsun teselli bulabilir. Fenerbahçe kolay gözükmese de kazanabilecek oyuncu potansiyeline sahip.
Hamsik ve Hugo'nun eksikliği önemli. Ama Bordo-Mavili takım eksik bile olsa oyun karakterini hiç bozmuyor. Eğer Trabzonspor bu maçı da kazanırsa şampiyonluk bir yana, ligi süpüren güçlü takım imajını pekiştirmiş olacak. Gücü var mı? Fazlasıyla var. Dolayısıyla bizi çok keyifli bir maç bekliyor. Son olarak… İki takım da gol bulur ama kazanan olur mu emin değilim.