Hakem problemi
- Ender Bilgin Yazıları
- 25 Aralık 2020, 22:02:43, Güncelleme: 26 Aralık 2020, 06:50:11
Havuz problemleri okul yıllarımızın kâbusuydu. Hakem problemi de futbol coğrafyamızın kabusu oldu.
Bu konuda medyanın ve taraftarların bakış açısının körükleyici olduğunu inkâr etmiyorum. Ama hakem camiasındaki klikler de Game of Thrones'u aratmıyor! Yeni MHK yönetimi genç hakemlere şans vererek değerli bir hamle yaptı. Peki, o genç hakemler eş, dost, akraba kontenjanından mı, yoksa liyakatle mi göreve geldi? Gençlere şans vermek iyi, güzel de düzen aynen devam edecekse ne çare?
Sırf genç olsun diye yetenek yoksunu, futbol fakiri hakemlere tahammül gösterecek halimiz yok. Tecrübe maç yöneterek kazanılır ama yetenek yoksa gelişim nasıl olacak?
Son Fenerbahçe-Başakşehir maçı da gösterdi ki genç hakemlerimizden bazıları bu seviyenin hakemi değil.
İşin kötüsü ileride de olamayacaklar.
Umarım ahbap çavuş ilişkilerinden dolayı yetenekli gençlerin önü tıkanmıyordur.
Yoksa vay halimize!
A-SOSYAL
MEDYA
Artık iyice emin oldum. Sosyal medya toplum sağlığı için zararlı bir mecra. İnsanların ya da kurumların birbirlerine kontrolsüz şekilde sövdüğü, bilgi kirliliğinin diz boyu olduğu, gerçek ve sahte içerikler arasında tam bir kaosun yaşandığı, siber zorbalık, özel hayat gizliliği ihlalleri ve linç kampanyalarının sınır tanımadığı sözüm ona özgürlük ortamı!
Bu sınır tanımazlığın son örneğini F.Bahçe-Başakşehir maçından sonra G.Saray resmi hesabının yaptığı paylaşım ve üzerine F.Bahçe hesabından gelen cevapla yaşadık.
Bu paylaşımları taraftarlar yapsa bir nebze anlarım da yapanlar yüz yıllık kulüplerin resmi hesapları olunca aklım almıyor. Bu işler bu kadar basit mi?
Tribüne oynamak adına her yol mubah mı?
Vah bize!
YAYIN KERİZİ
-Bölüm 2-
Bir süre önce köşede benzer başlıkta bir yazı kaleme almış ve yayıncı kuruluşun bazı içerik taahhütlerini yerine getirmediği için izleyicilerini keriz yerine koyduğunu söylemiştim.
Geçtiğimiz hafta başka bir garabetle karşı karşıya kaldık. Süper Lig takımlarının maçın başındaki protestoları sırasında kadro vb. grafiklerle ekran perdelendi.
Aksini yapsalar işlerini kaybetme riskleri olan maç spikeri kardeşlerimiz de olaya kayıtsız kalıp, bir şey anlatamadıkları için eleştiri oklarının hedefi oldu.
Yayıncı kuruluş, Federasyon ve Kulüpler arasındaki sorun "güneş balçıkla sıvanmaz" misali büyüdükçe büyüyor. Bu işin sonu iyi değil ama benim şu anki merakım farklı.
Mesela takımlar aynı protestoyu karşılaşmanın 30'uncu dakikasında yaparsa yayıncı kuruluş görüntüyü nasıl perdeleyecek?
Tam komedi!
ÇAVUŞESKU ETKİSİ VE SUMUDICA
Romanya, 1989'a kadar 40 yıl boyunca komünist rejimin etkisinde kaldı. Doğu Bloğu'nun en korkulan gizli polis gücü Securitate'nin etkisiyle sokakta konuşmak bile tehlikeliydi. Komünist diktatör Çavuşescu devrilip rejim yıkıldıktan sonra sosyal yaşamdaki rahatlama kolayca fark edilmeye başladı.
Rumen halkı serbestçe konuşabilme özgürlüğüne kavuştu.
Biraz da bu yüzden midir bilinmez, ülkemize gelen Rumen teknik adamlar genellikle ağızlarına geleni esirgemeyen tipler çıktı. Lucescu Galatasaray'ı çalıştırırken, "Köpekler istedi diye atlar ölmez" dediğinde yer yerinden oynamıştı.
Şimdilerde Gaziantepspor ile fırtına gibi esen Marius Sumudica da söz ve eylemleriyle vatandaşını bile geride bıraktı.
Ancak kimi zaman kantarın topuzunu kaçırsa da hem Kayserispor, hem de Gaziantepspor kariyeri "iyi hoca" olduğunu gösterdi. Her şeyden önce Sumudica zeki bir teknik adam!
Hem saha içi, hem de saha dışında… Dilinin ve tepkilerinin ayarı olmadığını artık iyi biliyoruz.
Bu özelliği büyük takımlarda çalışma ihtimalini de azaltıyor.
Açıkçası onun derdi de büyük takımdan çok, büyük para gibi duruyor. Bol sıfırlı teklifler aldığını açıklayarak ayrılabileceğini ima etmesi de yine bu yüzden.
Şahsen ben ülkemizden ayrılsa da bir gün onu dört büyüklerden birini çalıştırırken görebileceğimize inananlardanım. Seversiniz ya da nefret edersiniz. Ortası yok! Ama kabul edelim ki Sumudica Süper Lig'in rengidir.