Gerçek büyüklük...
Galatasaray, tarihinin en kötü sezonlarından birini geride bıraktı. Geride bıraktıkları arasında tarihsel olaylar da vardı. Ali Sami Yen Stadı'nın terk edilmesi ve kongrede yaşanan yönetim darbesi gibi… Her gecenin bir sabahı vardır derler, öyle ya da böyle, gece bitti, şimdi yeni günün beklentisi sardı her yanı. Fatih Terim'in adının verdiği coşku bile sabahın ilk ışıkları gibi bir çok yüreği rahatlattı. Gerçi, '2.Terim dönemi' nedeniyle soru işareti taşıyanların sayısı da az değil ama genel hava olumluya dönmeye başladı.
Terim'in ekibinin kimler olacağı da merak ediliyordu. Bülent Ünder'in son Konya maçından sonraki serzenişleri Bülent hoca ile yolların ayrılacağının işaretleriydi.
Peki ya Tugay Kerimoğlu ne olacaktı? Sezon ortasında takım ona emanet edilmek istenmişti, şimdi ise kartlar yeniden dağıtılırken Florya'nın dışında kalıverdi.
Ama Florya'ya Ünder ve Kerimoğlu kadar değerli isimler girdi. Terim, 2000 yılında UEFA şampiyonu olduğu kadrodan 4 futbolcuyu yardımcılığına getirdi: Hakan Ünsal, Hasan Şaş, Vedat İnceefe, Taffarel.
Hedef bayrak dikmek mi?
Buradaki tek handikap, 4 ismin de doğru düzgün teknik kariyerlerinin olmaması. Hagi gibi futbolculuktan kopamama sendromu yaşayabilirler.
Fatih hoca bu süreci iyi yönetebilirse sosyal ilişkileri de güçlü olan, sadece kendi taraftarlarından değil tüm futbol camiasından saygı gören bu yardımcılardan geleceğin teknik direktörleri çıkabilir.
Yardımcılarla birlikte binanın temeli atıldı, şimdi sıra katları çıkmada. Her transfer (dış ve yeniden kazanılacak iç transferler) binayı yavaş yavaş ortaya çıkaracaktır şüphesiz.
18. şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe'yi de tebrik etmek gerekiyor. Her yıl yarışın içinde kalacak bir sistemi oturttular.
Ama bazı taraftarların içlerindeki kompleksi atmalarını sağlayamadılar. Galatasaray Lisesi'nin kapısına sarı-lacivertli bayraklar asmayı, Bahçelievler'deki UEFA Kupası Anıtı'na Fenerbahçe bayrağı dikmeyi değil, benzer anıtlara sahip olmayı hedefleselerdi…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.