Kılıçla mı gidecek?

Adem'in ilk karısı Lilith, eşitlik iddiasında bulununca gönderilir. Yerine ise Adem'in kaburgasından Havva yaratılır. Galatasaray'da olan da bu... Liseliler, Rönesans Avrupası'nın ressamlarını derinden etkileyen bu yaradılış efsanesini bugüne taşıdı; kendilerinden, içlerinden, etlerinden-kemiklerinden birini lider yaptı. Seçimde üç aday vardı, üçü de liseliydi, düşünün artık gerisini... Peki Ünal Aysal ve yönetimi ne yapar? Ne yapabilir? Artıları, eksileri nelerdir? Bir kere, 59 yaşındaki Aziz Yıldırım'ın ulaştığı kulüp yöneticiliği tecrübesinden yoksun. Ama Aysal, 70 yaşın getirdiği olgunluğa ve hayat tecrübesine sahip. İkincisi, tıpkı Ali Uras'ın altında Faruk Süren, Alp Yalman'dan oluşan bir kadronun kurulması gibi, Aysal'ın altında da Galatasaray'ın gelecek 20 yılı "planlanmış" durumda! Üçüncüsü Abdurrahim Albayrak gibi kamuoyuna sıcak gelen isimler yönetime alındı, yönetimsel bazda halktan tamamen kopulmamış oldu!

Taraftar çabuk terk eder
Kağıt üzerinde birçok doğru bir araya getirildi. Ama gerçek şu ki, futbol tüm doğruları yapsan da kesin sonuç alınan bir mecra değil. Bülent Tulun'un profesyonel desteğine, Dürüst'ün tecrübesine, Öztürk'ün enerjisine, Albayrak'ın sempatikliğine rağmen yeni yönetimin işi kolay değil. Bir kere futbol takımını değiştireceksiniz. Yeni kadrodan büyük başarılar beklemek hayalciliğe girer! Ve hâlâ 2000'de yaşayan taraftarın, muhtemel başarısızlıkta yeni yönetime de güvenini çabucak sarsılacaktır... Galatasaray'ın ihtiyacı olan sabır, zaman ve sevgidir. Cemal Özgörkey başkan adaylığını bırakırken, "Galatasaray'a sevgisizlik hakim olmuş" demişti. Galatasaray'ın asıl sorunu bu. Yıllarca üst düzey Galatasaraylılar Ünal Aysal için "Devletle sorunu var" propagandası yapmıştı. Oysa Aysal'ın Türkiye'yi yurt dışında en iyi temsil eden iş adamlarından biri olarak Cumhurbaşkanı tarafından verilen Yüksek Liyakat Madalyası var... Bakalım Ünal Aysal yönetimi, kongrenin kendisine verdiği muazzam desteği değerlendirebilecek mi? Yoksa, kılıçla gelen kılıçla mı gidecek?