Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

19 Ekim 2011 | Çarşamba

Fener'den korkmak lazım

Hakemler Fener olunca daha tutucu oluyor Bekir'in harika smacını görmedi
Hakemlerde, 'Federasyon vurdu, hukuk vurdu biz de vurmayalım' havası var

Kimse Stoch'un golü koklamasını, pozisyonlara girmesini dikkate almamış
Mersin çok iyi takım ama kanatlardan gelip Nobre varmış gibi ortalar yaptı


Fenerbahçe, Mersin İdman Yurdu'nu mağlup ederek yeniden liderliğe yükseldi. Verilmeyen bir penaltı ve İbrahim Kaş'a çıkan bir kırmızı kart var. İki tarafın kaçan pozisyonları da var. Siz maçı nasıl değerlendireceksiniz?
Bence maçın özeti Mersin oynadı, Fener kazandı. Fenerbahçe'nin iki gol dakikasına bak, Mersin bunaltıyordu Fenerbahçe'yi ikisinde de... O sırada Fenerbahçe golü attı; nasıl attı? İki ayrı kalecisinin iki akla hayale gelmez hatasıyla...
Bu iki hatanın dışında da Fenerbahçe'nin özellikle Stoch ile girdiği pozisyonlar var ama onların hepsi, "Ölmüş eşek, kurttan korkmaz" anlayışı ile Mersin'in gözü kara saldırıları sonrasında doğan ve Stoch'un hızından ve oyun zekasından doğan gol pozisyonları...

PSİKOLOJİK OLARAK ETKİLENİR

Maç sonrası çıkan gazetelere baktım.
Stoch adına da fena halde üzüldüm. "Takım kaptanı Alex, Stoch'u fırçalamış." "Teknik direktör Aykut Kocaman, Stoch'u fırçalamış." Sen neredeyse adamı, takımdan sil! Oynatma oynatma sonra son dakikalarda oyuna sür; o adam o toplara rahat vuramaz.
Maç eksikliğinden vuramaz, hırslı olduğu için, 'Siz beni oynatmıyorsunuz, ben size gösteririm' düşüncesi içinde vurduğu için vuramaz, psikolojik olarak da...
Ama nasıl golü kokladığını, o pozisyonlara nasıl girdiğini kimse dikkate almamış! Vay efendim, 'Stoch kaçırmış da dönen top Mersin'in golü olmuş!..' Bunlar tam tabelacı lafları... Oynadığı 25-30 dakikada Stoch, Fenerbahçe'nin vazgeçilmez adamlarından biri olduğunu gösterdi, bana sorarsan...
Tabii "Mersin oynadı, Fener kazandı" derken şunu da ihmal etmemek lazım; Fenerbahçe'nin en önemli adamları eksik. Kalecisinden başlayarak...
Bu takımın da süper futbol oynamasını beklemek zor: takımda neredeyse ilk defa bir araya gelen adamlar var ve de deplasmandasın ve de lige iyi başlayan takımlardan biriyle oynuyorsun.
Fenerbahçe'nin kontrollü, dikkatli oynaması normal. Bu eksikler nedeniyle yadırgamadım.

DAHA DA İYİ OLABİLİR

Mersin çok iyi takım. Onların da tabii eksikleri Nobre'ydi. Nobre çok iyi kafa golleri atan bir adam ve bu sene Mersin'in attığı 9 golden 5'inde onun imzası var. Mersin'in oynadığı futbola baktım; kanatlardan geldiler ve hep ortada Nobre varmış gibi ortalar yaptılar. Ama Nobre yoktu. Fenerbahçe savunması iyi olduğu için o kanat akınlarının pek çoğu çevrildi, kaleciye bile varmadı.
Fenerbahçe'nin eksikleri kadar Mersin'de Nobre'nin olmaması da önemliydi.
Maçın 90 dakikasını golsüz götürmelerinin bir sebebi de buydu. Fenerbahçe eksiklerini kaparsa daha düzelir, daha iyi oynar. Mersin iyi takım; özet bu... Ama şunu unutmayalım; Mustafa Denizli hep, "Kötü oynadığı zaman dahi kazanan takımdan korkun" der.
Fenerbahçe, sezonun en kötü oyunlarından birini oynadığı halde maçı görüntü olarak en azından rahat kazandıysa demek ki bu sezon şampiyonluğun en büyük adayı...
Penaltı konusuna gelince... Önemli olan niye verilmediği?

RESMEN KENDİSİNİ ATTIRDI
"
Hakemler bu sezon penaltı çalmaya korkuyor" demiştiniz daha önce...
Evet ama Fenerbahçe olduğunda daha da tutucu oluyorlar. Fenerbahçe'nin lehine olan pozisyonlarda hakem hatası neredeyse yok. Bugün mesela Ahmet Çakar, çok haklı olarak soruyor: İptal edilen Mersin golünde; Zurita'nın topa dokunup dokunmadığı belli bile değil! Fener kendi kalesine atıyor golü... Kafayı vuran Fenerli futbolcu...
Fakat o kafaya uzanan Zurita'nın eli var. O el değdi mi değmedi mi; yakın çekimle ancak fark edebilirsin.
Ta nereden o eli görüyor hakem!..
Buna karşılık Bekir'in harika smacını görmüyor!.. Bu nasıl oluyor!..
Şimdi şöyle bir psikolojik bir durum var. Ben hakemlerin kasten böyle yaptıklarını iddia etmiyorum. Ama bilinç altına yerleşirse bir şey, onu görürsün, bunu görmezsin!.. Bu daha kötü... 'Sezon başından beri Fenerbahçe'ye hukuk vurdu, federasyon vurdu bir de biz vurmayalım' havası var sanki hakemlerde... Fenerbahçe aleyhine olunca ödleri patlıyor.
Kırmızı kart çok doğru. İbrahim Kaş resmen attırdı kendini... Allah'tan Aziz Yıldırım içeride... Yoksa o iki kaleci hatası ve arkadan İbrahim Kaş'ın kendini attırması üzerine, 'Ooo Aziz işi bitirmiş' derdi özellikle Galatasaray camiasının fanatikleri...
Gerçi yine demişlerdir: 'İçerde bile...' Ama işte futbol bu... Böyle goller yiyebiliyorsun...
Böyle kendini attırabiliyorsun.

* * *
DİLERİM ESKİYE DÖNMEZ
Tabii artık iddianame bekleniyor. Henüz açıklanmamasına karşın Aziz Yıldırım'ın savunmasını dahi hazırladığı ifade ediliyor. Fenerbahçe yönetimi ise muhalif isimlerle, camianın ileri gelenleriyle bir araya gelip bu konuda bir yol haritası belirlemeye çalışıyor. Bu yaşananlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bizim inanışlarımızda şerlerden doğan hayırlar da vardır. Fenerbahçe'de biraz öyle oldu. Fenerbahçe camiasında bir toparlanma görüyorum. Kulübe adım atamayacağı söylenen insanlar şimdi yeniden döndüler, kabul edildiler.
Özellikle Aziz Yıldırım tarafından tasfiye edilenlerin hepsi, bugün Fenerbahçe'yi sahipleniyorlar ve bu sahiplenmeye mevcut yönetim de itiraz etmiyor 'Sen kim oluyorsun.
Biz seni istemiyoruz' da demiyor.
İddianame ne olursa, sonuç ne olursa olsun dilerim ki bu yol devam eder. Çünkü Aziz Yıldırım'ın bence en büyük yanlışı Fenerbahçe'de tek adam yönetimiydi. Kendisine muhalif herkesi tasfiye ederek, uzaklaştırarak ihraç ederek hatta... En büyük yanlışı oydu.
Zor günler camiayı birleştirdi. Yarın iyi günlere gelinince inşallah eskiye dönülmez. Bu bir ders olur. Fenerbahçe'nin birliğinin beraberliğinin ve bütünlüğünün tek adam yönetiminden çok daha güzel, çok daha doğru olduğu kabul edilir.

* * *
ÖZER DEĞERİNİ BULMADI
Özerde nefis bir gol attı. Hem zamanlama hem de vuruş tekniği açısından takdire değer bir goldü.
Orada bir defa zekâ çok önemli...
Beynin düşündüğünü ayağa yaptırmak da işin yetenek faslına geliyor.
Orada ben de düşünürüm topu kaleye vurmayı ama kendi kaleme de gidebilir top.
Özer, Fenerbahçe gelmeden önce de buydu. Onun için Fener'e geldi.
Ama Fenerbahçe'de bir yandan teknik direktörlerin ona güvenmemesi, yabancıların tercih edilmesi; bir yandan sakatlıkları onu geriye attı. Özer, milli takımın değişmez oyuncularından biri olacak yetenekte bir adamdı Fenerbahçe'ye gelmeden evvel ve Fenerbahçe'ye geldikten sonra gelişeceğini düşünüyordum ama Fenerbahçe'de değerini bulamadı. Talihsizlikleri de var ama Fenerbahçe hocalarının yanlış tercihleri de var.

* * *
BENİ ZİYARETE GELMEZ MİSİN!
Şike soruşturması kapsamında son olarak Beşiktaşlı yabancı futbolcular, tutuklu bulunan Havutçu ve Adalı'yı ziyaret etti. Daha önce de yöneticiler Emre, Alex gibi oyuncular gitmişti. Bu tür ziyaretlere nasıl bakıyorsunuz?
Ben şimdi herhangi bir sebepten tutuklansam sen beni ziyarete gelmez misin? Bunun altında bir şey aranır mı? Her hafta gel buraya 'Hıncal ağabey' diye bana altmış bin tane soru sor, ondan sonra ben tutuklandığım zaman 'Yok aman ben Hıncal'a gitmeyeyim' de sağda solda dedikodu yapmasınlar!.."
Böyle şey olur mu? İnsanlık başka şey... Elektrikli sandalyeye oturmama karar verirler. Oturana kadar gelir beni ziyaret edersin. O başka iş, bu başka iş. Yani ben bunu anlamıyorum.
Vay efendim, 'Bilmem kaç milletvekili Deniz Feneri sanıklarına gitmiş.
Bilmem kaç milletvekili Ergenekon'a gitmiş!' Biraz daha genç olsaydım bunlar babamın arkadaşları olacaklardı. Gitmez miyim? Babamın sınıf arkadaşını içeri almışlar, gitmez miyim? Bizim eve yemeğe gelmiş, gitmiş bin defa.
Ailemize girmiş adamı içeri almışlar gitmem mi? O başka iş, bu başka iş...

* * *
ÖNCE İDDİANAMEYİ GÖRELİM
Ben haklı olduğuma inanıyorsam kimse davamdan vazgeçiremez. Ama soru işaretleri varsa o
zaman farklı davranırım

Ben haklı olduğuma inanıyorsam kimse davamdan vazgeçiremez. Ama soru işaretleri varsa o zaman farklı davranırım
UEFA nezdinde lobi ve kulis çalışmaları yapılması kararlaştırıldı ama UEFA ve Platini, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'ın açtığı davaları geri çekmeden bir yaklaşımda bulunmak istemiyor. Hatta Platini görüşmek için bu davalardan vazgeçilmesini bir ön şart olarak sunuyor.
Fenerbahçe ve Yıldırım bu aşamada ne yapmalı; davalarında ısrar etmeli mi?
Bu konuda fikir yürütmek için olayların içinde olmak lazım. Ben haklı olduğuma inanıyorsam beni kimse davamdan vazgeçiremez. Bu dava bir yerde de onur davası... Ama kafamda birtakım şüpheler varsa, soru işaretleri varsa o zaman başka türlü davranırım. Ya da derim ki 'Ben haklıyım ama benim yüzümden, kulübüm zor duruma düşüyor. O zaman kendimi feda ederim.' Ama bunların herhangi biri konusunda fikir yürütmek için olayları bilmek lazım. Hiçbir şeyi bilmiyoruz.
Hiçbir şey bilmediğimiz zaman da yaptığımız yorum değil dedikodu olur.

KİMSENİN KÖLESİ DEĞİL

Onun için önce bir iddianame açıklansın, dosyaları görelim. Belgeler nedir? Ne vardır, ne yoktur? Ondan sonra 'Bu şeylerle UEFA'dan çıkmak zor. Gidin UEFA ile anlaşın.' Ya da deriz ki 'Bu delillerde, belgelerde bir şey yok. Platini Mlatini tanımayın. Sonuna kadar gidin.' Türkiye kimsenin kölesi değil. Çünkü Fenerbahçe'yi de aşar. Türkiye'nin davası olur.
UEFA, sezon başında Avrupa Ligi'nden ihraç ettiği Sion'u, İsviçre yerel mahkemesinin haklı bulmasıyla yeniden turnuvaya almak için hazırlıklar yapıyor. Bu Fenerbahçe için de bir umut olabilir mi?
Bunların hepsi dedikodu... O konuda da okuyorum haberleri.
Yerel mahkemenin kararıyla, UEFA'nın alakası yok.
UEFA'yı bağlayacak iki tane mahkeme var; birisi CAS bir tanesi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor