Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

11 Ekim 2011 | Salı

Hiddink kovulmak istiyor

"Bu maçı kazanmamıza imkan yok" diyen hocadan ne beklenir ki!.. Almanya maçında kenarda takımın ne moral hocası, ne de taktik hocası vardı . Löw'ün herhalde Türkiye'ye sempatisi var. Yoksa maç beşe altıya giderdi. Almanlar paslarını oyunu ileriye taşımak için atarken biz ise tam tersini yaptık

* * *

-Milli takım Almanya'ya yenilerek grupta ikinci olma şansını zora soktu. 3-1'lik mağlubiyet için neler söyleyeceksiniz? Nerelerde hata yaptık?
Hiddink, Türkiye'yi kafasında bitirmiş.
Maçın görüntüsü o... Maçtan önce yaptığı konuşma da o... Maç boyu yönetimine de baktım; takımın ne moral, ne taktik hocası vardı.
Sözleşmesine mali konuların gizli kalması için özel madde koydurduğu için 'Hiddink, yollanırsa ne olur!' bilemiyorum.
Ama Türkiye'yi kafasında bitiren birisi istifa etmiyorsa eğer belli ki tazminat almak için kovulmayı istiyor.
Maçtan 3 gün evvel "Bu maçı kazanmamıza imkan yok" diyen bir hocadan zaten ne beklersin ki!.. 'Bu takım yenilecek' dedi açıkça!..
Sahaya çıkardığı takıma baktım; uzaktan kumanda ile milli takım ancak bu kadar yönetilir. Kafasındaki birtakım isimleri sıralamış. 'Bunlar Türkiye'de ne yapıyor' diye bakmamış!
Milli maçtan 3 gün evvel Türkiye'ye geleceksin, milli takım hocası olacaksın, eşek yükü ile para alacaksın, o kadar çok para alacaksın ki bunun açıklanmasını da istemeyeceksin, rahatsız olacaksın açıklanmasından!..
Türkiye bir an evvel Hiddink'ten kurtulmalı...

İŞE YARAMAZ KOŞULAR
-Hiddink maç sonrası, "Taktiği oturtamadım. Bunu üstüme alırım ama oyuncular fizik olarak bitkinliklerini kendileri sorgulamalı" dedi. Benzer bir eleştiri de Hamit'ten geldi. Oyuncuların yenilgideki payı nedir?
Hamit kısmen haklı ama oyunun içinde olduğu için neyin yanlış olduğunun farkında değil. Maçı tekrardan izleyip, bir baksın bakalım; kabahat içeride oynayan oyuncular da mı yoksa kenardakiler de mi?
Türk takımı da koşuyordu hem de belki Almanlardan fazla koşuyordu zaman zaman... Ama başta Hamit olmak üzere milliler işe yaramaz koşular yapıyordu.
Alman takımının, hemen hemen tümü topsuz koşunun ne olduğunu biliyordu. Biz kalecinin asisti ile 2 gol yedik. Kaleci kime yaptı o asistleri; topsuz koşan iki adama...

TOP ALMAK İSTEMEDİLER

Türkiye, atağa geçmişken, stoperleri, bekleriyle ileri çıkmışken, kaleci topu kaptığı anda 'Bana at' diye biri gösterdi kendini... Kalecinin yapacağı iş artık topu ona atmak. Eliyle atsa çok daha kolay; ayakla vurmak zor o mesafeye...
Ama onu da başardı. Niye başardı; çünkü orada bir adam vardı topu alacak...
Maçın 90 dakikasını Hiddink izlesin.
Bir Alman topu ayağına aldığı zaman en az üç Alman, kendini gösteriyor, topu almak için... Nasıl gösteriyor; bağırıp çağırarak değil. Topu rahatça alabileceği bir yere koşarak... O koştuğu yerde topu aldığı zaman topu kendisine verenden oyun bakımından daha ileride oluyor. Yani adam topu ona verdiği zaman oyunu ilerletmiş oluyor. O topu ayağına aldığı zaman yine en az üç Alman, 'Topu bana ver' diye kendini gösteriyor. Bunlardan birine verdiği zaman oyun bir adım daha ilerlemiş oluyor.
Yani paslarının büyük bölümü oyunu ilerletmeye yönelik. Pası veren, kendisinden daha iyi durumdaki birine veriyor.
Biz de neredeyse tam tersi!.. Egemen, kendi 18'i üzerinde bomboş... Civarında hiç kimse yok. Topu önündeki Mehmet Aurelio'ya atıyor, Mehmet Aurelio preste...
Sen boştasın, topu verdiğin adam preste! Bu pas oyunu ilerletmeye yarar mı? Pres altında olan Aurelio'nun yapacağı başka bir şey olmadığı için topu yeniden Egemen'e veriyor.
Egemen bu defa Sabri'ye veriyor.
Sabri de preste!.. Sabri bakıyor, topu kaptırma riski var o da Egemen'e veriyor.
O sırada biz mağlup durumdayız.
Galip durumda olsak oyalanırız, 'vakit geçiriyoruz' mantığı var. Mağlup durumdayız!.. Yani yaptığımızın mantığı da yok.

EGEMEN NİYE ÇIKMIYOR?

Peki o bomboş vaziyetteki Egemen, topla en azından 5-6 metre daha çıkmayı niye düşünmüyor? Boş çünkü...
Pres altında olan adamdan daha iyi durumda... Ama ileride, oyunu ilerletecek pozisyonda hiç kimse hareketlenmiyor.
Hiç kimse 'Topu bana at' demiyor!
Hiç kimse topu istemiyor! Taç atarken bile 'Topu bana at' diye kendini gösteren yok!

FİNALLERDE İŞİMİZ NE!
-Seyirciyi nasıl buldunuz? Arena seyircisi çok suskundu. Buna karşılık maça gelen beş yüze yakın Alman şov yaptı.
Takımın teknik direktörü "Biz bu maçı alamayız" dedikten sonra...

-Seyirci buna rağmen gelmiş. 50 bin kişi vardı maçta...
Gelir. Bir defa Arena'nın o kadar çok reklamı yapıldı ki... "Harika stat. Bilmem ne stat" diye. İnsan da bir görme merakı uyanıyor. Ne olursa olsun neticede milli maç...

-Artık grupta ipler elimizde değil. Azerbaycan'ı yensek bile bu bize yeterli olmayabilir. Gönlümüz Belçika maçında Almanlarla birlikte olacak. Almanlar, Belçika'yı da yener mi?
Normalde Almanya'nın Belçika'yı yenmesi lazım. Ama normal gider mi işler bilemiyorum. Bütün bu aleyhteki durumlara rağmen biz de Almanya'yı yenebilirdik. İlk yarıda girdiğimiz pozisyonları değerlendirebilseydik.
Onun için futbolda her şey olabilir.

BU TAKIM AVRUPA ÜÇÜNCÜSÜ
Hiddink'e göre, 'Belçika haddini bilmeli. Almanya'yı yenmeyi aklından bile geçirmemeli!' ama!.. Adamların yenmeleri lazım. Beraberlik bile işlerine yaramıyor. O zaman yenmesi lazım olan takım da kazanabilir. Herkes bizim gibi değil. El oğlu bizim gibi düşünmüyor.
Ama play-off'a gitmenin anlamı ne!.. Bu kafadaki bir takımın karşısına play-off'ta kim çıkacak da biz onu geçeceğiz.
Hiddink play-off maçı öncesinde yine 'Haddimizi bilmemiz lazım' diyecek!
Diyelim ki zar düşeş geldi, playoff'u da geçtik. Bu kafa ile ne işimiz var bizim finallerde!.. Kendi sahanda oynadığın Almanya maçına 'Haddimizi bilelim' diye çıkarsan ne işimiz var! 'Haddimizi bilelim' dediği takım Avrupa üçüncüsü... Son Avrupa Şampiyonası'nın üçüncüsü Türkiye... Hiddink bunları bilmiyor mu; biliyor.
Ama kafasında bitirmiş Türkiye'yi...
Kelime aralarındaki şifreler bu... Kenarda dururken vücut dili bunu söylüyor. 'Ben bu ülkeden gitmek istiyorum.
Tazminatımı verin, beni gönderin' diyor.

* * *
RIDVAN'A SORUYORUM
-Kendilerini gizlemelerinin sebebi ne? Hata yapmaktan mı korkuyorlar?
Değil. Bu böyle bir çalışma yapılmadığını gösteriyor.
Ancak milli maçtan üç gün Türkiye'ye gelen bir hocanın yapabileceği iş bu...
Löw'ün Alman futbolcularıyla çalıştığı belli... Çünkü gördüğümüz her şey çalışma sonucu...
Benim adamım, topu aldığı zaman tek başına koşuyor. Çünkü topu verebileceği kimse yok. 'Gittiğim kadar giderim, kaptırdığım yerde de biter.' Kaptırıyorlar da zaten... Ama koşuyorlar...
Gökhan Töre, ikinci devre girmesine karşılık koşmaktan öldü.
Burak koşmaktan öldü. Ama neye yaradı koşmaları?
Hamit koşmaktan öldü. Takımın en çok koşanlarından biriydi Hamit ama en kötülerinden biriydi. Çünkü hiçbir topu kullanamadı. Ama niye kullanamadı? Çünkü kullanacağı kimseyi bulamadı. Senin hocan bir hücum nasıl yapılır, top orta sahadan nasıl çıkarılır öğretmemiş, umurunda da değil. Umurunda olan adam ikinci yarı başlarken Selçuk'umu çıkarır?

KİMSE ANLAM VEREMEDİ

-Selçuk niye çıktı anlamadım açıkçası!..
Kimse anlam veremedi. Topu akıllı kullanan orta sahada oyun kuracak tek adam o... "Aurelio'yu mu çıkarır, Sabri'yi mi çıkarır" diye düşünüyorum ben; Selçuk'u çıkardı!
Maç 0-0 başladı, '0-0 bitsin' diyorsan bütün bu savunmaya çok destek olabilecek adamları, işte "Ön libero" dediğim kazmaları tonla oynatabilirsin. Ama Almanya öne geçmişken artık senin en azından bir gol atman gerekirken Selçuk'u oyundan aldın mı intihar ediyorsun!
Löw'ün herhalde Türkiye'ye sempatisi var. 2-0'dan sonra ağırdan aldı oyunu. Biz golü atmasak üçüncüyü de atmazlardı. Öyle hissetim ben. Beşe altıya giderdi maç...

FUTBOLCULARI KÖTÜLEDİ

-Hakan Balta'nın 2-1'e götüren golünden sonra milli takımda bir hareketlenme oldu. Bu arzu penaltı golüyle birlikte saman alevi gibi söndü!
Maç boyu bizim çok hareketlenmemiz oldu. Birinci yarıya şöyle bir bak; topu oynayan Almanya... Ama gol pozisyonuna giren taraf biziz...
Adamların golü onların uyanıklığı kadar, bizim aptallığımızdan geldi.
Kalecinin asisti ile golü yiyorsan sen 'Bir gaflet içindesin' demektir. Bizim net pozisyonlarımız var.
Almanya daha iyi oynadığı halde biz daha net pozisyona giriyorsak; bu ne demektir? Bunu özellikle, takımın kenar yönetimini değil de ısrarla futbolcuları aşağılayan Rıdvan (Dilmen) kardeşime soruyorum:
Bu neyi gösterir?
İyi oynayan takım değil, kötü oynayan takım daha net pozisyonlara giriyorsa; bu neyi gösterir? Birtakım adamların bireysel üstünlüğünü...
Sen kötü de oynasan; bir güzel pasla senin bir adamın gol pozisyonuna girebiliyor. Demek ki senin o güzel pası verecek adamın da var, boşa kaçıp gol pozisyonunda bekleyecek adamın da var. Ama bunu oyuna yerleştiren kenarın yok.

* * *
BATIRMAK iÇiN UĞRAŞIYORLAR
Maçta öncesinde ve sonrasında en konuşulan isimlerden birisi kuşkusuz Arda Turan'dı. Maç öncesinde katıldığı ziyaretler, açılışlar var. Verdiği röportaj da çok konuşuldu.
İyi performans gösteremedi ve maçtan alındığında da Hiddink'e tepki gösterdi. Arda ve bu yaşananlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Hiddink gibi Arda da Türkiye'den kopuk. Biz onun bu kopukluğunu gazlamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz; federasyon başta olmak üzere...
Bir ay evvel yapılmış röportajı tam maç günü federasyon dergisinde yayınlamak, ne demek? Maç Arena'da oynanıyor ve Arda o röportajda Arena seyircisini eleştiriyor! Yani Arena'da aslanların önüne atıyorlar Arda'yı; zavallı Hıristiyan olarak!
Fenerbahçe medyası Arda'nın, Galatasaraylı olmasını hâlâ hazmedemedi.
Arda'yı her fırsatta batırmak için yarışıyorlar. Bu ülkede Arda'nın sahibi yok.

ÖZÜR DİLEMESİ GEREKİYOR
Var; Hiddink... Yani, Hiddink'in maç boyu yaptığı tek doğru hareket Arda'yı kenara almaktı. Arda da onun farkında değil.
14 numara kenarda kalkmadan iki dakika evvel Arda oyundan atılıyordu.
Kaleciye yaptığı, aklıma hayalime sığmayan bir hareket var. Iska geçti. O 'haince' diyebileceğim tekme kalecinin bir yerine gelseydi Arda kırmızı kart görmekle de kalmaz en az 5-6 maç ceza alırdı UEFA'dan...
Hiddink o maçı kaybettiğinin farkında. 'Gelecek maçlar için hiç olmazsa Arda'yı kurtarayım' diye düşündü.
Maç boyu yaptığı en doğru hareketti. Alkışlanacak hareketti.
Ama Arda öyle öfke içinde ki kaleciye yaptığı hareket de öfkesini gösteriyor zaten, farkında değil niye kenara alındığının!..
Hocasına teşekkür etmeli ve özür dilemeli... 'Beni oyundan aldığın için teşekkür ederim' demeli... Ama gönlü kırık... Gene de bana sorarsan takımın en iyilerinden biriydi.




Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor