'Kulüp' demek zor
_Rijkaard'ın, iyi olduğu bir dönemde Servet'i yedek bırakmak istemesini doğru buluyor musunuz?
Servet'i de bitirmek için çok uğraştı. Ne oldu?
Servet'in tutacağı Emenike paçavra etti Galatasaray'ı. Oynayacağı rakip de kim var, ne var, ne yapar; farkında değil adam...
_Servet'in yokluğunda Neill penaltı yaptırdı, haftalardır forma giymeyen Gökhan Zan da bekleneni vermekten uzaktı.
Türkiye'de Emenike ile boğuşabilecek stoper sayısı üç ya da dört. Emenike ile başa baş boğuşacak, fizik olarak boğuşacak, sürat olarak boğuşacak. Bunların başında da Servet geliyor. Adam tam Emenike'nin oynayacağı maçta Servet'i kadro dışı bırakıyor ve de çocukları güldürecek komikbir açıklama yapıyor: "Efendim, milli maç için..." Yok ya. Ne zamandan beri Hiddink ile dostsunuz, kardeşsiniz. Birbirinizi düşünmeye başladınız. Yerin dibine sokuyordun Hiddink'i.
Galatasaray'da sorun Rijkaard'da değil. Rijkaard'ın ne olduğu geldiği günden beri meydanda. Galatasaray'da sorumlu Adnan Polat da değil; Adnan Polat, Galatasaray'a başkanlık yapamayacağını iki senedir kanıtlıyor.
İki senedir Adnan Polat, Aziz Yıldırım'ın gölgesi gibi, Aziz'in bir adım gerisinde... Aziz ne derse ona kafa sallayan bir adam. Türk medyasında 'Aziz Yıldırım'ın yaveri, hası' diye adı geçmeye başladı.
Galatasaray'ın tarihinde böyle bir başkanlık yok. 'Fenerbahçe- Galatasaray dostluğu' demek Galatasaray Başkanı'nın Fenerbahçe Başkanı'nın 'yaveri, hası olması' demek değil. Bunlar dostluk değil.
Adnan Polat'ın bu haline Galatasaray yönetimindeki üyeler ses çıkarmıyorlar, yönetim kurulunda kalmaya devam ediyorlar. Galatasaray kongresi de ses çıkarmıyor.
Böylece ben 4 sene evvel, "Böyle bir kongreye sahip kulüpte üye olmam bana onur getirmez" diyerek Galatasaray üyeliğinden istifa ettim. Ne kadar haklı olduğumu anlıyorum.
Bunlar Özhan Canaydın'a da biat etmişlerdi, şimdi de Adnan Polat'a biat ediyorlar.
110 imza olağanüstü kongre için yeter. Şu Galatasaray kongresinden 110 tane adam çıkmıyor. "Nereye gidiyor bu kulüp" diyen 110 tane adam çıkmıyor. Böyle bakıyorlar gidişe... O zaman Galatasaray'ın bir kulüp olduğundansöz etmek dahi zor. Ne mutlu bana ki o kulüpten istifa etmişim.
YILDIRIM'IN KARARI DOĞRU
_Fenerbahçe, Gençlerbirliği'ni 3-1 gibi net bir skorla yendi. Medyada ortaya çıkan isimler Aykut Kocaman ve Niang oldu. Bu da ilginçti. Fenerbahçe'yle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Fenerbahçe ve Aykut Kocaman'ı değerlendirmek için Fenerbahçe'nin zorlu rakiplerle oynamasını beklemek lazım. Sahada 'Gençlerbirliği' diye bir takım yoktu.
Gördüğüm en kötü Gençlerbirliği'ydi. Hiç mücadele etmediler.
Yani İstanbul'a turist gelmişler. 'Boğaz'da rakıbalık keyfi yapalım, sonra da dönelim' demişler gibi bir halleri vardı. Bu takımı yendiği için Fenerbahçe ya da Aykut Kocaman için 'Vay be' dersem çok erken konuşmuş olurum. Belki iyi şeyler yaptı Aykut ama bu Gençlerbirliği'ni herkes yenerdi.
_Gençlerbirliği karşısında ilk 11'de Brezilyalı olarak sadece Alex vardı. Bunu bir dönemin sonu olarak değerlendirebilir miyiz?
Brezilyalıların olmamasının işaretinin Aziz Yıldırım'dan geldiği biliniyor. Aziz Yıldırım bunları göndermeye karar vermişti ve de bu doğru bir karar.
Aziz Yıldırım'ın yüz kararından doksan dokuzunu eleştiririm ama bu doğru bir karar. Çünkü ben basketboldaki Amerikalılar ve futboldaki Brezilyalılara çok kızıyorum.
Bunların içinde doğruları var ama büyük bir kısmı elinde bavul, kim para verirse oradan oraya dolaşanlardan oluşuyor. Bu adamlardan hayır gelmez. Bunlar paralarını alır, giderler. Takım ruhu yoktur, arkadaşlık ruhu yoktur.
'F.BAHÇE DESTANI' YAZMAM
_Niang 6 maçta attığı 7 golle büyük bir coşku yarattı. Kezman ve Güiza'dan ağzı yanan Fenerbahçe aradığı forveti bulabildi mi?
Tekrar söylüyorum. Fenerbahçe'nin zorlu maçlarını, güç maçlarını seyretmemiz lazım. Biraz terlediğini görmemiz lazım.
Benim için Fenerbahçe; ağustos ayında iki Avrupa kupasının ikisinden de elenen takımdır. Ve de Avrupa'da esamesi okunmayan takımlara karşı elenen takımdır. O zaman ben oturup burada şu 'olmayan Gençlerbirliği'ni yendi' diye Fenerbahçe destanı yazmam. Evvela o ayıbı temizleyecekler. Ağustos ayında iki defa elenmenin ayıbını bir temizlesinler ondan sonra konuşacağız Fenerbahçe'yi.
Şimdi mevcut Fenerbahçe için şunları söyleyebiliriz;
1- Rakipler çok zayıf.
2- Kim ne derse desin; hakemler müthiş Fenerbahçeli.
Her maçta müthiş bir hakem desteği ile oynuyor Fenerbahçe.
Şu kadar rahat bir maçta bile en az iki sarı görebilirdi.
İki kırmızı kart, ikişer sarı karttan çıkabilirdi Fenerlilere!
Fener her maça 14 kişiyle çıkıyor. Avrupa'da 14 kişi olmayınca tokadı yiyip, gidiyorsun!
* * *
ARKASINDA TÜRKİYE YOK
_Dünya Supersport Şampiyonası'nda Kenan Sofuoğlu ikinci kez şampiyon oldu.
Kenan, Supersport'tan çıkmalı. Supersport, Kenan'a hafif geliyor artık. Ama Kenan'ın 'Supersport'tan çıkması' demek bu Kenan'ın kararı değil. Dünya ikincisi olan basketbolcularımıza adam başı birer buçuk milyon veren devletin Kenan Sofuoğlu'na sahip çıkması gerekiyor. -Bu şampiyonlukla 200 altın kazandı. Kenan Sofuoğlu bu işi kendi merakı ve de bulduğu dış sponsorlarla yapıyor. Yabancı takımlar, yabancı markalar. Arkasında Türkiye yok. Kazandığı zaman Tük bayrağı ile dolaşıyor çocuk pistte ama arkasında Türkiye yok. Kenan'ı Türkiye'nin sahiplenmesi lazım. Maddi olarak sahiplenmesi lazım. Kenan artık birinci kategoride yarışmalı.
_Aslında bireysel olarak da müthiş bir başarı... Geçmişine baktığımız zaman 'dramatik' denilebilecek bir hayat hikayesi olduğunu görüyoruz. Abisini motosiklet kazasında yeni kaybetti. Bu açıdan da kazandığı şampiyonluk çok özel...
Bir filme konu olabilecek hayatı var Kenan'ın. Amerika'da olsaydı Kenan'ın hayatı şimdiden film olmuştu.
Dramatik de değil trajik bir hayat. İki kardeşini motosiklet kazasında kaybettiği halde motosiklette ısrar ediyor. İkinci kez Dünya Şampiyonu oluyor ve ikinci kez ülkesinde kucaklanmıyor. Kenan'a sahip çıktılar mı?
Basketbola gösterilen sahiplenmenin onda birini Kenan'a gösteren oldu mu acaba Türkiye'de? Telefon edilip kutlandı mı? 'Sana şu kadar ikramiye veriyoruz' diyen oldu mu? Bu kadar motor markası var Türkiye'de. Bir tanesi 'Bundan sonra her şeyin bana ait' dedi mi? Üç tane gazete de iki manşet. Bitti, gitti.
CESUR, YÜREKLİ, TARAFSIZ OL
_Geçen hafta Cüneyt Çakır, Rubin Kazan ile Barcelona maçını yönetti. Performansını nasıl buldunuz? Türk hakemliği açısından bir kilometre taşı olarak kabul edilebilir mi?
Her Türk hakemi Avrupa maçını iyi yönetir. Benim için 'Türkiye'de yönetsin' göreyim. Cüneyt Çakır'ın Türkiye'deki son maçını hatırlıyorum. Yüz karasıydı. Çünkü Türkiye'de baskı altında ve Türkiye'de Fenerbahçeli olmak zorunda!.. Fenerbahçe yoksa Galatasaraylı olmak zorunda.
Galatasaray yoksa Beşiktaşlı olmak zorunda. Ama Avrupa'da maçı özgür yönetiyor. -İki penaltı kararı verdi ve bu penaltılar sonucu belirledi. Futbolun 19 tane kuralı var. 10 yaşındaki çocuklar da bu kuralları öğrenir. Zor bir şey değil futbol hakemliği.
Yeter ki cesur ol, yürekli ol ve tarafsız ol. Türkiye'de tarafsız da değiller, yürekli de değiller. Onun için Türkiye'de kötüler.
Dünya Kupası final maçını yönetse Cüneyt Çakır, fark etmez. Ben, Türkiye'deki maçı adam gibi yönettiğini göreyim. Öyle bir iki maçla Türk hakemliği olmaz.
* * *
ZARI ATIYORUZ
_Almanya ve Azerbaycan maçlarından nasıl bir futbol ve sonuç bekliyorsunuz? Biz 2010'da Dünya Şampiyonu olabilirdik. Güney Afrika'ya gidemedik bile. Bizim grubumuzda bizi geçip giden İspanya, Dünya Şampiyonu oldu. Biz o İspanya'yı geçebilirdik. Aynı durum devam ediyor. Çünkü dünyada hiçbir takım ayılıp bayılacak bir futbol oynamıyor. Dünya futbolu bizim için fevkalade müsait şu sıralar... Mahkum çıkacağımız hiçbir takım yok. İspanya'sı dahil, Messi'li Arjantin dahil. Ama galip çıkacağımız maç da yok; Azerbaycan dahil. Çünkü bizim ne oynayacağımız da belli değil. Böyle bir takım yapamadık. Sabah gazetesinde bir istatistik vardı. Oynama oranı yüzde 50. Hiç oynamayan ya da 5 dakika, 15 dakika, 20 dakika oynayan adamın maçta ne yapacağını nereden bileceksin? Zarı atıyoruz. Düşeş gelirse orada Almanya'yı yeneriz. Hepyek gelirse hezimete uğrar döner geliriz.
SAKATLAR KOŞARAK GİDİYOR
_Milli oyunculara verilen primler de tartışılmaya devam ediyor. İki maçı da kazanırsak 4 maçta verilen prim miktarı 350 bin euro'ya çıkacak. Dengesizlik yaratması nedeniyle kulüplerden de bu konuda şikayetler yükselmeye başladı.
Aykut Kocaman yerden göğe kadar haklı... Yine Türk milletinin parasıyla büyük bir hovardalık yapılıyor. Her biri zaten dolar ve euro milyoneri futbolculara bir maçın galibiyet primi olarak 100'er bin euro veriliyor. Dünya Şampiyonu olan Amerikan Basketbol Takımı 25 bin dolar alıyor. Oynamak da şart değil, sakat sakat oraya çağrılmış olabilirsin, tribünde de oturabilirsin ama ilan edilen 26 kişinin içinde olduğun için 100 bin euro'yu cebe atarsın. Oh ne güzel ya!.. O zaman koştura koştura gidiyor oyuncu. 'Ben sakatım' demiyor. Durup dururken 100 bin euro'yu cebe atmak varken niye 'ben sakatım' diyeceksin.
* * *
SAFAHAT YAŞIYOR
_Almanya ve Azerbaycan ile iki kritik maç oynayacağız. Kadroda yine sakat oyuncular ve kendi takımında forma giymeyen isimler var. Hiddink'in aynı isimleri tercih etmesini neye bağlıyorsunuz?
Hiddink'i suçlamıyorum. Sen birtakım geri zekalıları bulmuşsan ve onlardan milyonlarca euro kazanıyorsan; bu adama ne diyebilirsin?
Ben Mahmut Özgener'e bir soru sordum NTV televizyonunda... Dedim ki "Benim 25 yıldır dostumsun.
Sana bir de kamera göndereyim. Ne dersen aynen yayınlanacak. Şu Hiddink'in sözleşmesinin ana hatlarını açıkla. Bu adam kaç para alıyor?"
Hiddink'in yıllık maliyetini ben "4 milyon euro" dedim. "Yanlış Hıncal ağabey; en az 8 milyon euro" dediler.
Bu uçak biletlerini kimden alıyor? İkide bir Hollanda'ya tatile gidiyor. Otel paralarını kim ödüyor?
Sezon başından beri Türkiye'de seyrettiği maç sayısı altı! Bunlardan üçü de Türk takımlarının Avrupa maçı. Yani seyrettiği Türk takımı 9 tane, 12 tane de değil.
Onları da tekrar seyrettikleri var. Aynı takımın maçını iki kere seyrettiği de var. Türk Milli Takımı'nın hocası 7 tane Türk takımı seyretmiş. Bank Asya dahil bütün takımları seyretmesi gerekirken...
Çünkü o başarısız olmuş bir Fatih Terim'in üzerine geldi. Hayır! Fatih Terim'in yardımcısı Oğuz Çetin ve Fatih Terim'in takımı ile aynen devam ediyor. Bir Hiddink takımı, bir Hiddink esprisi, bir Hiddink konsepti getirecekse ikinci lig hatta üçüncü lig dahil her şeyi izlemeli ki birtakım oyuncuları keşfetsin.
Onları keşfedemeyince işte hiç oynamayan Nihat, hiç oynamayan Semih, hiç oynamayan Tuncay, hiç oynamayan ne kadar adam varsa onlarla milli takım yapıyor. Alay eder gibi!
Fatih Terim'in takımını aynen ilan etmek için ben adama 8 milyon euro neden vereyim? 'Geri zekalı' dediğim zaman kimse hakaret olarak almasın bunu. Hakaret anlamında katiyen söylemiyorum.
Hiç maç seyretmeden senden önceki hocanın takımını aynen açıklamak için 8 milyon euro alıyorsan ortada bir gariplik var. Biri birini kazıklıyor! Akıllı adam kazıklanmaz. Söylemek istediğim bu.
Ama Mahmut Özgener kendi cebinden kazıklansa buna itirazım yok. Banane. İş adamı, batar gider.
Hayır! Benim cebimden kazıklanıyor. Türk halkının vergileriyle hiçbir iş yapmayan Hiddink'e 8 milyon euro ödeniyor.
Dedim ki "Bunun cevabını ver. Sana bir kameraman göndereceğiz. Ne söylersen söyle aynen yayınlanacak."
Pazartesi günü çekime gittim. Fuat Akdağ'a "Mahmut kameraman istedi mi" diye sordum. "Hayır" dedi. Çünkü söyleyecek lafı yok. Sevgili Mahmut kardeşimin söyleyecek lafı yok.
_Hiddink biraz da eleştirilerden olsa gerek, Beşiktaş'ın Rapid Wien maçında kendini gösterdi.
Tribündeydi!..
İzlediği maça bakar mısın? Rapid Wien-Beşiktaş. Viyana, Avrupa'nın en güzel şehirlerinden birisi. Orada en güzel otellerde kalıyorsun. Hıncal Uluç'un parasıyla kalıyorsun, keyfine bakıyorsun. Ama 6 Türk futbolcusu seyrediyorsun. Allah'tan Rapid'de 3 tane Türk oyuncusu oynuyor. Beşiktaş'ta 3 Türk var çünkü! Alay eder gibi. Adam alenen alay ediyor. Türkiye'de, Beşiktaş- Trabzon maçı var. Tabii Trabzon'a gidilir mi? Nuri Şahin ile Hamit Altıntop'u seyredecekmiş! Bayern Münih maçını seyretmek için Almanya'ya gidiyor. Trabzon ile orası bir mi? Nuri ile Hamit Altıntop'un seyredilecek nesi var?
Dünya bu ikisini ezbere biliyor. Gel de Trabzon'da bir bak. Adam resmen Türk halkının vergileriyle safahat alemlerinde. Bunun sorumlusu da Mahmut Özgener.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.