Fırtına
Türk futbolu, karanlıktan uzaklaşmak için ne kadar bahane uyduruyorsa. Gerçekte karanlığa o denli yaklaşıyor.
Futbol Federasyonu Başkanı'na bakıyorum.
Temsil gücü zayıf adama.
Galatasaray-Fenerbahçe maçı için öyle bir gün ve saat belirliyor ki... Aynı gün Trabzonspor-Lille maçının 21.45'te başlamasının onun için hükmü yok.
Bu basiretsiz federasyon, kendi ülkesindeki futbol karşılaşmasının, Şampiyonlar Ligi maçının başlamasından en az 1 saat önce bitmiş olması gerçeğinden haberdar değil.
Bu başkan yanında çalışan insanlardan bile habersiz.
Kimse ondan tedbil-i kıyafet dolaşıp, hafiyelik yapmasını beklemiyorsa.
Dünyadan bihaber bir Federasyon Başkanı'ndan da bizler hiçbir şey beklemiyoruz.
Hakem infilakı ayrı mesele.
Adaletsizliğin karnı deşildiğinde karşımıza hep hakemler çıkıyorsa... Biz nasıl inanacağız, hakemlerin gördüğünü çaldığına..
Emekleri çalmadığına.
Fenerbahçe-Karabük maçında Aytekin Durmaz'a baktım. Hataları ve cinayeti birbirinden ayırmak gerek.
Durmaz'ın Fenerbahçe-
Karabük maçında cinayetler senfonisi vardı.
Alex'in yüreklerde sabıkası yok ki, gardını alırken yumruk ya da dirsek attığı varsayılsın.
Alex gibi birinin CV'sine "dirsek attı" sabıkasını yüklemek insafa sığmaz.
Ama sistem bu hakemleri koruyor, besliyor, sonra yan kuruluşlarda yorumcu yapıyor.
İşin en traji-komik yanı Emre Belözoğlu'nun maçtan sonra hakemler hakkında yorum yapması.
Bu ülkede yürekli her hakemle, Emre Belözoğlu hiçbir maçı tamamlayamaz. İşaret parmağını hakemlerin gözüne sokuyor da... Yürekli bir hakem, Emre'nin tavrına karşı elini cebine sokamıyorsa.
Bu Emre, "Kimse hakem için konuşmasın, herkes kendi adamına, futbolcusuna ve hakemine sahip çıksın" diyorsa.
Biz de Emre'ye diyelim ki… Sevgili Emre, hakem sana tokat atıyorsa, öteki yanağını uzat. Hakem sana kartını gösteremiyorsa, sen cebinden kartını çıkar kendine göster.
Bunları da yapamıyorsan, aynaya bak. Lütfen!
İnsanın derin bir offf çekesi geliyor, bu garip ülkede.
Futbolun, değerlerin çiğnendiği karnaval olduğunu söylesem ne yazar.
Falanca ırkçı yazar daha anlamlı şeyler yazar.
Kadavra borsasında değer bulan teknik adamları işaret etsem ne olur!
Gönül gözüyle bakmayı öğrenemeyenler dünyasında.
Bırakın yükselen değer alçaklık olsun.
Popüler olmak için her yolu deneyen sürüngenlerle renk bulsun hayatlar.
Bırakın ekran saraylarında fındık kıran cariyelerle kurtulsun futbol.
Nasılsa Hırvatistan maçından sonra kopacak fırtına, her şeyi silip süpürecek.
Futbolumuzun kaç paralık olduğunu öğreneceksiniz!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
