Can yelekleri kaledeydi

Dün gece Mersin'de görmediğimiz bir yağmur gördük.
İyi futbolu göremedik ama "Ben bu maçı kazanırım" ağırlığını hissettirmenin en garantili sistem olduğunu gördük.
Ve Fenerbahçe'nin can yeleklerinin, Mersin kalesinde olduğunu gördük. Adedi 2… Hakan Arıkan ve Sehiç…

* * *

Mersin İdman Yurdu oyunu kontrol altına almak konulu bir başlangıç yaptı ama daha maçın başında Özer'den gelen şok bir gol.
Bu golün bendeki tanımı. "İkinci el pozisyondan birinci sınıf gol."

* * *

Golden sonra Fenerbahçe'de bir oynama isteği.
Pozisyon zenginliği de var.
Emre güç kaynağı. Özer kendini temize çekmiş.
Alex'in 17. dakikada bir pozisyonu var, gol olması gerekir diye düşündüren.
Ama futbolun en güzel tarafı bu... Her pozisyonun karşılığı yok.

* * *

Yağmurun futbola egemen olduğu dakikalar var.
Futbolcuların üzerindeki yükü de ağırlaştıran, bir şelale boşalması sanki.
Fenerbahçe yağmurun dinmesinden sonra aniden yön değiştiren bir nehre dönüştü.
Dönen toplarda ikinci hareket eksikliği, pozisyon olup Fenerbahçe'ye geri dönüyor.
İlk yarının son dakikalarında Fenerbahçe kalesi önünde tartışmaya açık bir penaltı pozisyonu da var.
İlk yarının özetini yaparsam. "İyi futbol kelebek ömrü."

* * *

İkinci yarı, ilk yarının kopya başlangıcında. Yine Mersin'den baskılı oynar gibi bir başlangıç.
Ve yine kaleci hatasıyla gelen Fenerbahçe golü.
Bu golde pozisyonun Arsen Lupen'i Bienvenu'ydu.
Ve bu gol öncesinde, İbrahim Kaş'ın dirseğine sarı değil, kırmızı kart gerekirdi.
Emre'ye yaptığı hareketle oyundan atılırken, nasıl bir futbol zekasına sahip olduğunu da gösterdi.

* * *

Fenerbahçe'de klasik bir hastalık var. Golü attıktan sonra arkaya yaslanmak.
Takımda, rakibin panik yapmasını sağlayacak çabukluk yok.
Fenerbahçe'de öne çıkan isimler Ziegler, Özer ve oyuna girdikten sonra, derinleme hücumun ülkedeki en etkili ismi olduğunu gösteren Stoch'tu.
Mersin'e gelince… Onlar çok isteyip güçlerinin yetmediği bir hayalin kıyısında kaldılar.

* * *

Görünen o ki… Fenerbahçe'nin istediğini almak gibi bir gücü var.
Ama 3 puanı getiren sonuca rağmen gecenin örtemeyeceği sebepler de var.
Onları kim görecek acaba?