Fondöten
Bir leopar, anne maymunun boynunu kırıp öldürüyor.
Olası bir sırtlan saldırısına karşılık, anne maymunu ağaca çıkarıyor ki, annenin koynundan bebek maymun düşüyor.
Leopar şaşırıyor ve ölü anneyi bırakıp yavru maymuna dönüyor.
Anne şefkatiyle yavruyu koruyor onu koynuna alıyor.
Televizyonda izlediğim bu görüntülerden çıkan sonuç.
Genlerine itiraz eden leopar, yavru maymuna annelik eden yanını bizlere gösteriyor.
Mesele çocuk olunca, leopar için bile dünya duruyor.
Bizim ülkemizde futbol denince dünya duruyor. Ve adına taraftar denen hayvanlar, ne çocuk dinliyor, ne kadın.
Ki, insanlığın yaradılışında leoparlık yoktur.
Hey sen!
Eski yıl gitti diye kafana takma.
Kim değişmiş ki, sen değişesin.
Hazır lige de ara vermişken, sen kendine ara gaz vereceksin.
Ödemen gereken senettir zorbalığa olan sadakatin.
Yine tükür, söv, saldır, döv!
Sakın ha kendine müdahale etmeyeceksin. Delikanlılığına laf söyleyen olursa...
Küfrü basıp yürüyeceksin.
Seni baştan çıkaracak türlü halleri var futbolun.
Sana yapılmasını istemediğin her şeyi başkalarına yapacaksın.
Doğru adammış, yanlış adammış diye sorgulamak yok.
Başkanına tapacaksın.
Başka takımda olsa, "Nerde lan bu hakem adaleti" diye şikayet edeceğin adamlar senin takımında forma giyiyorsa.
Böylesine ibadet edeceksin.
Annenden bile geçeceksin de, takımından vazgeçmeyeceksin.
Sahte penaltıya atlayan futbolcunu ayıplamayacaksın, hakeme ana avrat söveceksin.
Haksızlığa saksıdaki çiçekler bile ayaklanır da, kulüp yazarın adalet adına kılını kıpırdatmayacak.
Tasmasını bile sen tutacaksın ve böylelerine bayılacaksın.
Ama aynı biçimdeki rakip takım yazarlarına, "Erkekçe yaz" diye kıyameti koparacaksın.
Delikanlısın ya!
Sana da mı saldırdılar?
Sen de mi yaralandın?
Görünmesin diye yaralarına fondöten süreceksin.
Yakışmadı mı?
Eee, böyle delikanlılığa bu kadar taş da bizden olsun.
Kusuruma bakmayacaksın!
* * *
KULÜP ONLARIN!
Galatasaray, Colin Kazım'ı transfer etti.
Formasını yere atan bir sportmenlik düşmanını. Kelepçeli seks alemcisini.
Gazete haberlerinde Pitbull'una kuzu yediren sevgi arsızını. Ve bir küfürbazı. HHH Neymiş, özel sözleşme yapmışlar!
Ne zavallı bir yaptırım!
Bir adama forma giydirmek bu kadar ucuzsa, sözleşme yapmak pahalı bir gösteriş mi sayılıyor? HHH Bekleyin, Adrian Mutu da yoldaymış.
Kokain alemlerinin kralı.
Galatasaray takımının asaletini Hagi ve Adnan Polat'a bırakanlar, tarihe atılacak imzaları nasıl silecekler?
Kazım'ın attığı golle mi?
Ali Sami Yen'in adını stadından silen birinin, Galatasaray tarihiyle ilgili olmadığını söylersem haksızlık etmiş sayılmam. HHH Adnan Polat ve Adnan Sezgin, Hagi gibi kendilerine uygun bir adamla Galatasaray'ı tarihi bozguna uğratmakla kalmadı.
Asaletini de yok ediyorlar.
Herhalde Galatasaray Kulübü'nün sahibi bu iki Adnan!
Onları taraftar bile gönderemediğine göre.
* * *
KATİL VE ZORBA CENNETİ!
Galatasaray-Fenerbahçe U 17 maçında, küçücük çocukları dövenler serbest bırakıldı. Galatasaray U 17 Takımı'na 6 maç seyircisiz oynama cezası verildi.
Azılı katillerin bile özgür bırakıldığı ülkeyiz biz.
Katillerle barışık yaşayan devlet düzeninin çocuklarımıza ödül vereceğini mi sanıyordunuz?
* * *
ABDULLAH ERCAN: EMEKÇİ
Efendiliğin geçerli olmadığı bir ülkede, kendi halinde yürüyen adamlar vardır.
Başarılıdır, saygılıdır ve her şeyden önemlisi emekçidir.
Ülkeyi tararlar, gencecik futbolcuların peşinden koşarlar.
Şart koşarlar adamlığı.
Böyle adamları severiz. Abdullah Ercan gibi... Abdullah Ercan 4 yıldır Futbol Federasyonu'nda altyapıda görevli.
Yabancı cennetine yerli bir çırpınış.
15 ile 17 yaş grubu milli takımlar düzeyinde başarılı turnuvaların adamı için hizmet daha yeni başlıyor.
Geleceğin teknik adamı olarak.
* * *
İSİMSİZ MEZARLAR
Mahallelerin delikanlıları vardı, su katılmamış.
Dünya barışına imzaydı mahallelere attıkları imza.
Tribünlerdeki ve futbol takımlarındaki ruh, onların ruhunun yansımasıydı.
Asayiş onlarla berkemaldi, bakmayın bitirim denildiğine.
Kan kusarlardı da "Kızılcık şerbeti içtik" derlerdi.
Hepsi geceleri tek tabanca, hiçbiri silah kullanmazdı.
Onların ömürleri doludizgin ama acımasızca geçti.
Çocukları su sattı, simit sattı ama kendisini satmadı.
Delikanlı ruh bitti, ülkenin her şeyi bitti.
Şimdi bu topraklar tarihinin en ahlaksız dönemini yaşıyor.
Şimdi delikanlılar ruh satıyor kadın satıyor, dostunu satıyor.
Unutkan bir tarihimiz var.
Oysa isimsiz mezarlarda ne yiğitler yatıyor.
* * *
TAKIM RUHU MU ÇETE Mİ?
Beşiktaş'ın transferlerini yere göğe sığdıramıyorlar. Yıldırım Demirören'in heykelini dikecekler.
Sırnaşmak için sebep çok! Quaresma'nın sezon başı hali sapına kadar futbolcuydu.
Sonraki halleri kompleksleri dışa vurmuş tribün oyuncusu.
Her şeyin tek sebebi Quaresma'ysa...
Gelen arkadaşları "sempatik çete elamanları" olarak lanse ediliyorsa.
Ve yerli futbolcu kompleksinin çeteye karşı organize olma ihtimali yok sayılıyorsa.
Kimsenin ülke gerçeklerinden haberi yok demektir. Beşiktaş'a gereken takım ruhuydu.
Onu hâlâ transfer edemediler.
* * *
HAFTALIK
Kulüp başkanlarının karşısında ekranda süs bitkisi olanlar. Hiç olmazsa kaktüs olsalar!
Beşiktaş taraftarları Antalya'da Nihat Kahveci'yi omuzlarına almak istedi. Ben bu futbolun ikinci yüzünü hiç sevmiyorum. Bu sahteliği.
Bir Haldun Üstünel'i, bin tane Adnan Sezgin'e tercih ederim. Öncelikle zarafeti ve adamlığı için.
Spordaki şiddeti tartışan ekran ağaları... Önce para için her şeyin ırzına geçen yorumculuğu ortadan kaldırsın! Şehveti, popüler yavşaklığı. Ve çeteciliği.
Kazım gittiğine göre... Önder Turacı'nın Fenerbahçe'den neden kovulduğunu, bir yönetici bizlere açıklar artık! Sırlar saklanmayı sevmez!
Eli kalem tutamayan adamların bu meslekte ne kadar pahalı ve değerli olduğunu bizlere gösteren hakem ve futbolcu eskilerine teşekkür ederiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.