Seni içime gömdüm
Galatasaray-Bursaspor maçında hakem oyunu en çok önemseyen ismi kartla 'ihraç' edince anladım ki mevzu çok başkaymış. Neill belki de ciddiyetinin hesabını ödüyordu son haftalarda. Gittikçe yükselen sinir katsayısı da bunun göstergesi.
Daha agresif, daha görevi dışı işlere kalkışmasının gerekçelerinden biri ofansa katkı ise bir diğeri de bu olsa gerek.
Bursaspor kalecisi İvankov'un gittikçe yükselen tempo karşısında '5' dakikayı yiyebilecek 'cevvaliyeti' gösterdiği anların ardından "Kaldığımız yerden devam ediyoruz kimse dolmuşa gelip yayılmasın!" tavrının gerekçesi de.
Galatasaray'ın bu zamana kadar bulduğu en iyi defans koordinasyonu boşa çıkaracak 'densizliklerin!' nedenini sorgulamak gerekir bu nedenle... Neill, Hakan Balta ve Sabri...
Bu maça kadar birkaç kez aynı düzenekte oynadılar ve en başarılı 'grup' oldular. Maçları izleyenler bu 'ancak birkaç kere gerçekleşebilen!' başarılı kurguyu ayırt edebileceklerdir.
EĞİTİLMİŞ YETENEKSİZLİK!
Ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Fenerbahçe karşısında 'öğrenilmiş çaresizlik!' yaşayan bu 'mücadele ekibinin!' yine rakibi de dahil olmak üzere bir maçta neredeyse tüm takım atağa kalkarak; o kadar önemsenen yetenek (!) içinde birinin, çerçeveyi bulup topu içeriye gönderememesinin adını da koyalım; 'eğitilmiş yeteneksizlik!' Kimse üstüne alınmaz ama bunu 'iki takım' adına da söylüyorum… Ne şaşırtıcı şeyler vardı; Zapo'nun atılması?
Peki Arda'nın Bursaspor kaptanı Ömer'e her Bursaspor yan top organizasyonunda bel-kol sarılması? Bir 'şampiyonluk maçının!' Galatasaray tarafı geniş olanaklarını kullanarak pas yapmaya çalışan Elano'yu ardından böyle maçlar için 'çook!' şeyler beklediğimiz Arda'yı dışarı alıp zaten maçta kendiliğinden adam eksilten Rijkaard'ı nereye koyacağız peki? Bir türlü kendini oynayamayan futbolu düşünüyorum sadece, bir roman tümcesi var aklımda: Yat sevgilim yat! Seni içime gömdüm!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.