Olmuyor, olamaz!
Gidişata nereden baktığınıza bağlı olarak son Kasımpaşa maçını "iyi sonuç" olarak değerlendirmek doğru olur. Lig 15.'si kendi sahasında lig ikincisinden puan aldı. Hem de galibiyeti kaçırarak. Sezonun gelişimi, Fenerbahçe yorumlarını artık "büyük takım" bölümünden çıkarmak zorunda bıraktı bizi. Çünkü takımın bize verdiği veriler, karşımıza hedefine yürüyen bir performansa işaret etmiyor. Hem kulübü yönetenler, hem de takımın başında olanlar artık hedeflerden vazgeçip, bir an önce kabusu bitirmenin peşindeler. Ama yapamıyorlar. Comolli, "Taraftar haklı, biz de üzülüyoruz" dedi. Malumu ilan ediyor beyefendi. Durumu tersine çevirmek adına gayretiniz nedir, hangi önlemleri aldınız veya nasıl bir yol haritasına sahipsiniz. Bunları açıklasa arkadaş, en azından "durumu fark etmişler" diyeceğiz.
Aslında en kötüsü bu. Sorunu çözebilecek birikim ve tecrübeden yoksun olmak. Vizyona hiç değinmiyorum bile. Eski yönetimler böyle durumlarda oyuncuları ya paralarını vermemekle tehdit eder, ya da çok para vererek istim üstünde tutarlardı. Sonra da bu ödemeleri yapmadıkları için, öteki sezon inandırıcılık biterdi. Ancak futbol cahili Vitor Pareira'nın bile bir planı vardı. Bugün Cocu gitti, Onu getiren Comolli ipleri yardımcısı Koeman'a verdi ve durum senaryosu devam ediyor.
Üç adımda kurtuluş
Daha önce çarenin Aykut Kocaman veya Lucescu'yu takımın başına getirmek olduğunu söyledim. Çünkü iki teknik adam da sıradan kadrolar ile başarılı olmuşlardı. Aykut Hoca Konya'ya gitti, Lucescu milli takımda. O zaman en azından Haziran'a kadar Fenerbahçe'yi ve Türkiye'yi bilen bir teknik adama ihtiyaç var. Ersun Yanal ilk alternatif. Christoph Daum bu tecrübeye sahip ve Tayfun Korkut Ali Koç felsefesinin her bölümüne uygun. Hatta Kemal Özdeş'i de katabiliriz bu gruba. Takım kapasitesinin farkına varıp, oyunu organize edecek yetenekteki hocayı ilk adım olarak takımın başına getirmek zorundalar. İkinci adımda kadro dışı oyuncuların hemen affedilip, yeniden Samandıra'ya döndürülmesi olmalı. Üçüncüsü ise tek forvetli sisteme geri dönecekler. Aklın söyledikleri ile Comolli'ninkiler bu virajda karşı karşıya geliyorlar. Sorunu çözmesi gerekenler aslında problemin kendisi olunca, maalesef böyle oluyor.
Onlar-biz
Derbi cezalarıyla başladı hareketlenme. MHK'nın "ceza verdik" açıklamasıyla da sonuç buldu. Kulüpler Birliği'nin "ayrıcalık" açıklamasıyla da ortaya "onlar-biz" durumu çıktı. Başakşehir'in bu sene şampiyonluğa en yakın takım olması ve bu duruma karşılık verilememesi ile farklı bir tarza geçti G.Saray. Son incelemede VAR devreye girmese G.Saray'ın 5 puan fazlası olacaktı. F.Bahçe ve Trabzon'un yarışa girmesi zor. Beşiktaş istikrarsız. Böyle bir yarışta G.Saray'ın fırsatı değerlendirmesi gerekirdi. Ama sahada bir türlü olmuyor. Bu yüzden, daha önce rakiplerinin de yaptıkları gibi, hakem kararlarındaki "takdir hakkı"nın, kendilerine dönmesi için kamuoyu oluşturuyorlar. MHK'nın açıklamasının ardından, Galatasaray maçlarını yönetecek hakemlerin baskı altında kalmaması mümkün değildi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.