Koeman ilaç olur mu?
Cocu'nun gidişinin ardından göreve gelen yardımcısı Erwin Koeman, bir haftada üç maç yönetti; derbiyi deplasmanda berabere bitirdi, Kadıköy'deki ikisini kazandı. Derbinin özel şartlarını bir kenara koyarsak, içerdeki Anderlect maçının tamamında, Alanyaspor karşısında ise ikinci 45'te 'dayak' yedi. Ama kazandı.
Maçları değiştiren Valbuena'dır, onu oynatan ise Koeman... Yani karşımızda Advocaat'ın analitik zekasını hatırlatan ve doğru sonuç için hesap yapan bir teknik adam var. Eğer kısa bir yol ve baş ağrısının azalması isteniyorsa, Koeman ile devam edilir. Peki; sorunları çözer veya beklentileri karşılar mı?
Cocu'dan pozitif oyun ve gençlere değer katması isteniyordu. Takımı yönetemedi, beklenenleri karşılamadı ve arkasında da bir düzen bırakmadı.
Koeman'ın bu konudaki fikirlerini veya planlarını henüz bilmiyoruz.
***
?
Başkan Ali Koç ve ikinci başkan Semih Özsoy, eğer 'devam' diyeceklerse, Koeman'ın planını dinleyip, kendilerini ikna etmesini sağlamalı. Ancak onların da elleri kolları bağlandı, hareket alanları kısıtlandı. Çünkü düşme hattından yeni uzaklaştı Fenerbahçe ve artık iyi oynama lüksü yok. Kazanmak, puan toplamak zorunda.
Belirttiğimiz gibi; Anderlecht topu almış Kadıköy'de, Fenerbahçe mücadele etti. Alanyaspor oyunu tek kale yaptı, takım sonuna kadar gol yememeye uğraştı. Bundan sonrasında da aynısını yapmak zorundalar. Çünkü sistemleri de yok, oyuncu becerisi de sınırlı.
Ama bu dönemi, genç oyuncuları gruba katarak, onları ilk 11'in parçası haline getirerek ve yenilenmeyi geliştirerek sürdürebilirler.
Camiya bunları anlatsınlar, taraftarın desteğini alsınlar, ondan sonra da baskıyı azaltıp, yollarına devam etsinler.
GÜNEŞ'İN BAŞARISI
Sezona başlarken transfer masasında yöneticilerine, "Önce takımdakilerin parasını verin.
Oyuncu istemiyorum" diyen, aklı başında tek adam Şenol Güneş. Takımı temmuzda topladığında Cenk 6 ay önce gitmişti. Tosic, Talisca ve Fabri de ayrıldı.
Bu oyuncuları Negredo takip etti. Direkt oynayan 5 oyuncusunu kaybeden bir hoca, yoluna devam edebilmek için kalanların parasının ödenmesini istedi.
Bugün kayıp puanlar veya son 8 maçtaki tek galibiyetiyle konuşuluyor Beşiktaş. Yaşlanan takımı yenileyemedikleri gibi, ellerinde de tutamıyorlar. Bu bir eleştiri değil, mecburlar bu oyuncuları satmaya veya bu bonservis gelirlerine.
O nedenle Şenol Güneş'i eleştirirken, doğru tartı kullanmak gerekir. Beşiktaş oynadığı her rakibi hala tehdit ediyor ve öne doğru oynamaya çalışıyor.
Bu kadar erozyona uğrayan, ödemelerde problemler yaşayan ve yaşlanan bir kadronun, çalkantılar yaşaması kaçınılmaz. Buna rağmen hala zirvenin adayı olarak kalıyorlar ve potansiyellerini koruyorlarsa, bu Şenol Güneş'in başarısıdır.
ŞOTA'NIN HAKKI
Trabzonspor'un başına geçtiğinde, kaleci Esteban'ı transfer etti Şota.
Onur Kıvrak'ın yedek kaldığını öğrendiğinde, "sakatım-hastayım" diyerek oynamak istemediğini açıkladı. "Bu nasıl kaptan, takımın yükünü taşıması lazım" diye isyan etti, kadro dışı kararı da aldı.
Sonra; Trabzonspor taraftarları, "Sen git, Onur kalsın" diye bağırdılar. Bugün, Trabzonspor yönetimi, kulübün içindeki bu keyfiyeti bitirmeye karar verdi. Burak Yılmaz ile beraber. Bir takımda sorunlar yaşanırken, tecrübeli isimler oyuncuları kenetlemek, bir araya getirmek yerine, problemi yaratanlar oluyorlarsa böyle bir karar kaçınılmazdır.
Şota'nın tespitleri, o günlerde değer bulsa, bugün Trabzonspor daha farklı bir yerde olur muydu? Her şey farklı olurdu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.