Yaslanırsan...
Maçı kazanmanın temel noktasının motivasyon ve inanç olacağı bir oyundu. Daha 30. saniyede görüldü ki, bu iki öğeye de daha fazla sahip olan takım F.Bahçe idi. Hep önde ve doğru zamanlamalı bastılar. İki kanat beki değişerek ve uygun zamanda pas alarak öne çıktı.
Josef, Diego ve Topal; Bilal, Selçuk ve Sneijder'in en büyük silahı pas bağlantılarını, koşarak kesince, büyük üstünlük sağladılar. Kanat ortaları ve duran toplarda etkili de oldu F.Bahçe. G.Saray o kadar boğuldu ki, Sneijder ceza sahası önünden top çıkarmaya geldi. Yasin ve Podolski, iki kanattan gelen F.Bahçe akınlarını savunayım derken hücumda hiç görülmediler.
Ba ve Kjaer, üzerlerine gelen tüm toplara ilk pozisyonda bastı. Buna karşın, hızlı F.Bahçe hücumları iki G.Saray stoperini de sararttı.
Üstün ve ezici oyunun karşılığı da, Gökhan'ın ortasında Muslera'dan dönen topun ribaundunu alıp golü atan Diego ile geldi.
Kısa Olcan'ı unuttular
Volkan'ın yere yatmadığı, Muslera'nın ilk yarının adamı olduğu gerçeği ilk yarının özeti idi.
Duran top, hızlı hücum silahını 2. yarının ilk 10 dakikası kullandı F.Bahçe. Sonra özellikle Van Persie düşünce, ileride top tutamadı.
Burak-Umut değişikliği G.Saray'ı daha da önde oynattı.
Van Persie-Fernandao hamlesi geldi ama 65 sonrası yoruldu Fener ve doğru zamanlamalı paslar azaldı.
Çıkarken kayıplar başladı.
G.Saray ceza alanına daha çok geldi. Aslında iki takımın da orta sahası düşmüştü. Diego-Meireles değişikliği hamlesi geç geldi. "Duran topta uzunlar tutulur, kısalar unutulur" kuralı Olcan'a attırdı ama gol, geriye yaslanmanın da faturası idi.
Sonuçta 3 puanı 60 dakikalık oyunu ile hak eden F.Bahçe, yaslanmanın ve yorulmanın faturasını ödedi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.