Her şey eksik
Güler misin ağlar mısın? Bir futbol takımı düşünün şampiyonluğa koşuyor.
Koşuyor da bu kadar eksik futbolcuyla mı? Guti, Bobo, Ernst, Zapo, Nihat, Holosko... Üzülmez, Fatih ile Yusuf da Schuster'in kadrosunda düşünmediği oyuncular.
İlk onbirde yer bulan Ferrari ısınırken sakatlanıyor, son anda yerine Ersan görev alıyor.
İnanılır gibi değil, takımın yarısı yok, seyirci desen o da yok.
Seyirci konusuna gelince tarafsız sahaya maç almanız tamam ama en azından taraftarların maça gelmesine izin vermek gerekir.
Hem seyirci, hem de başka bir şehirde maç oynuyorsunuz. İkisinin birden olması anlamsız.
Şu maça limit koyarsınız ona göre seyirciyi stada alırsınız. Ve bu iş renklenir.
Bu kadar futbolcunun olmadığı takımdan üst seviyede performans bekleyemezsiniz.
Schuster'in de ilk haftalara kulübesinin zenginliğine güvenerek yapmış olduğu rotasyonları bu kez yapma şansı düşük. Hep söylerim sahadaki 11 elbette ki önemli ama maçın bütün bir bölümüne baktığımız zaman kulübedeki zenginlik te ayrı bir önem taşımaktadır.
Ali'nin ilginç bir stili var
Temposu düşük bir maç olduğu için neyin ne olacağını kestiremiyorsunuz.
Bir anda mağlup duruma düşüyorsunuz, bir anda beraberliği buluyorsunuz.
Yenilen golden hemen sonra gol atmak şanstı. Ali Kuçik, Schuster'in bu konudaki istikrarının tohumudur. Bu tohum iyi beslendigi müddetce yeşerecektir. Enteresan bir stili var, ilginç bir oyuncu. Attığı gole de çalımlara da paslara da bakın. Kendini geliştirmek zorunda.
Çünkü bu takım Beşiktaş. Quaresma normal olarak zorlanıyor.
Bir Guti'nin oynaması onun için büyük bir avantaj. O olmayınca haliyle istediklerini yapamıyor.
Özkahya güzel sakin bir maç yönetti.
Çünkü seyirci yoktu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.