Dakika 39!
Guti futbolumuzun taçlı kralı. Örnek alınabilecek ender futbolculardan biri. Fakat haftalardır kendisini gözlemliyorum.
Belli ki özel hayatıyla ilgili sorunlar yaşıyor ve bunları aşamıyor. Biliyorsunuz, sürekli magazin basınına malzeme olmaya başladı.
Şu görünen iki sarı kart işte bu yaşadığı sıkıntıların psikolojik patlaması. Bir de şu itiraz işi var.
Futbolcular sarı kart gösterilmesi için hakeme işaret ediyorlar. Avrupa'da bu tip isteklere hakemler kart gösterip futbolcuyu oyundan atmıyorlar. Ben ayrıcalık tanınması anlamında söylemiyorum.
Bursasporlu Volkan da böyle ucuz bir şekilde oyundan atılmıştı. Guti de basit bir işaret olayından atıldı.
Bülent hoca defansını kapalı tutup, orta sahasında çok oyuncu bulundurarak forvette de Batuhan'ı kullanarak Beşiktaş'ı yıkmayı planlayan bir takım sahaya sürdü. Schuster de orta sahada güçlü bir üçlü oyuncu bulundurdu. Ama bu oyuncular Ernst, Necip, Aurelio oyuna ağırlıklarını koyamadı.
Schuster'in eli kolu bağlı
O zaman dengeler Eskişehirspor'un lehine döndü. Yani maç başladı, birden bire çok önemli pozisyonlar Beşiktaş kalesinde göründü. Ersan düşünün sahanın en iyisi, kaleci Cenk deseniz en iyisi. Tabii şimdi bir de 10 kişi kalınca oyunun dengesini bozdu ve mağlubiyetin geleceğini önceden belli etti. Tello hamlesi yapılmış en doğru hareketti.
Oyuna ağırlığını koydu. Beni niye gönderdiniz diye de sitemini yansıtmış oldu. Burada şunu da göz ardı etmemeli; o kadar çok sakat oyuncu var ki, Schuster'in eli kolu bağlı.
Yani şimdi Ali Kuçik'i övüyoruz, iyi oyuncu olacak diyoruz. Ama Bobo'nun, Nobre'nin oyunda olması çok farklı şeyler. Hücum gücü zayıflayan Beşiktaş 10 kişi kalınca bloklar arasındaki mesafe de çok açıldı. Oyuncular çok yoruldu.
Bünyamin Gezer kontrollü, güvenli bir maç yönetti.
Ama 39. dakikada Guti'nin atılması maçın en önemli anı oldu. Beşiktaş'ın bu kırılma noktasından
sonra yapacağı hiçbir şey yoktu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.